Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ve ... vekili, müvekkillerinin tasarrufun iptali davasında pasif dava ehliyetlerinin olmadığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı ... ve ... Mühendislik ve Mimarlık İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti. vekili, tasarrufun borcun doğumundan önce yapıldığını, mal kaçırma amaçlarının olmadığını belirterek davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, takip konusu alacağın vekalet ücreti alacağı olarak 17.07.2013 tarihinde doğduğu ve 18.07.2013 tarihinde takibe geçildiği, davalı ..., ... ve ... hisselerinin 26.04.2011 tarihli gayrimenkul satış vadi sözleşmesi gereğince 20.12.2012 tarihinde devredildiği, alacağın ise daha sonra doğduğu, davalı ..., ... ve ...'e husumet düşmeyeceğini, tasarrufun iptali konusu olamayacağından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    Mahkemece, tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılması gerektiği, tasarrufun 23.03.3009 tarihinde yapıldığı,borcun 13.04.4009 tarihinde doğduğu, borçlunun ortağı olduğu dava dışı şirketin borçlarından sorumlu olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava önkoşulu olup mahkemece res'en araştırılmalıdır. Somut olayda davalı borçlu....in ortağı olduğu şirkete ait borç 23.01.2009 tarihinde dogmuş, şirket borcunu ödemeyince alacaklı aynı borcu yeniden yapılandırarak bu kez 13.04.2009 tarihinde hem şirket yetkilisi hemde ortaklar şahsi olarak bono düzenleyerek alacaklıya vermiş ve bu bono da ödenmeyince dava konusu takip yapılmıştır....

      Mahkemece, tüm dosya kapsamından, borcun doğumundan sonra taşınmazların gerçek değerinin altında kardeşi olan davalıya sattığı İİK'nun 278/3-1 maddesine göre tasarrufun bağışlama niteliğinde olduğundan bahisle davanın kabulü ile tasarrufun, icra dosyasındaki alacak ve fer'ilerini karşılayacak oranda iptaline karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, İİY'nın 278/3 maddesinde belirtilen yakın akrabalar arasındaki tasarruf bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptali tabi olduğunun öngörülmesine, göre davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Tasarrufun iptali davalarında davanın kabulüne karar verilmesi halinde alacaklının icra dosyasındaki alacak ve ferilerine şamil olmak üzere tasarrufun iptali ile davacıya...

        Taraflar arasındaki davadan dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili; 20.05.2014 tarihli dava dilekçesiyle tasarrufun iptali mümkün olmadığı takdirde ikinci kademede şufa hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.... hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin dava mahkemenin 2014/280 dosyasından tefrik edilerek 20...Esasına kaydedilmiş davaya bu esas üzerinden devam edilmiştir. Ne var ki eldeki dava dosyasında tasarrufun iptali davasının akibeti hakkında bilgi ve belge yoktur. Tasarrufun iptali davasının sonucu şufa davasını etkileyeceğinden Mahkemenin 2014/280 Esas sayılı dosyasının Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 05.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

          Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra takibinin kesinleşmesi tasarrufun iptali davalarında dava koşuludur. Şayet icra takibine karşı yapılan itirazın iptali için dava açılmışsa bu husus ön mesele kabul edilerek bunun sonucu ve dolayısıyla icra takibinin kesinleşmesi beklenmelidir. Somut olayda davacı alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılmış ve Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/05/2007 tarih ve 2004/820 esas 2007/138 karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; anılan hüküm, taraflarca temyiz edilmeyerek 10/09/2008 tarihinde kesinleşmiştir. Başka bir anlatımla davanın dayanağı olan icra takibindeki alacak kesinleşmiş bulunmaktadır....

            Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre,davanın terditli açıldığı, davada muvazaa sebebi ile tapu iptali tescil talebinde bulunulmuş ise de BK'nun 18.maddesi gereğince taraflar arasında işlemin satışa dayalı olup ortada tapuda muvazaalı şekilde düzenlenmiş bir akit tablosu bulunmadığı gerekçesiyle davacının terditli isteklerinden muvazaa sebebi ile tapu iptaline yönelik talebinin reddine,davacı kademeli istekte bulunduğundan dava tasarrufun iptali niteliğinden sayılarak bedelini borçlunun ödeyeceği taşınmazı tapuda oğlu adına tescil ettirmesi mal kaçırma fiilini oluşturduğu, bu işlemin icra takibine konu borcun doğumundan sonra gerçekleştiği, İİK 278/1.maddesindeki şartlar gözetilerek İİK 283.madde gereğince tasarrufun alacak tutarı ile sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle diğer terditli isteği tasarrufun iptali talebinin kabulü ile dava konusu taşınmazda davalı ... adına olan 1/2 pay bakımından takip konusu asıl alacak ve ferileriyle sınırlı olarak borçlunun...

              Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı ...’a satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili ile davalı ... davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taşınmazın satışının borcun doğum tarihinden önce yapıldığı, muvazaanın kanıtlanamadığı ve tasarrufun iptali şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                iptali istemine ilişkindir....

                  Davacı tarafından davalının 48 nolu parseldeki hissesinin 20.2.2003 tarihli resmi akit tablosu ile satın alındığı, dava dışı şirket tarafından davacı ve davalı aleyhine açılan tasarrufun iptali davasında mahkemece 23.3.2005 tarihinde İİK'nun 278/2 maddesine göre tasarrufun iptaline karar verilip, Yargıtay aşamasından geçerek 2.10.2006 tarihinde kesinleştiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Mahkemece, tasarrufun iptali nedeni ile davacıya ait hissenin halen satılmadığı, yani davacının aktifinde bir azalma meydana gelmediği, bu nedele bu aşamada davacının davalıdan satış bedelini istemesinin 2010/190-12772 yerinde olmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir. İİK'nun 283. maddesine göre, tasarrufun iptali davasının kabulü halinde, dava konusu olan mal borçlunun mülkiyetine geri dönmez, bu davadaki davalının ( 3.kişinin ) yine o malın maliki olarak kalmakta devam eder....

                    Davalı ... vekili, takip konusu alacağın muvazaalı olduğunu, tasarrufun borçtan önce yapıldığını, avukat olan müvekkilinin davalı ...'dan alacaklı olduğunu, davacı ve borçlunun aynı vekille temsil edildiğini davanın muvazaalı açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre iptali istenen 14.9.2012 tarihli tasarrufun 1.5.2013 tanzim tarihli senetten önce yapıldığı, borcun tasarruftan önce doğduğu yönünde davacı tarafından bir talepte bulunmadığı gerekçesiyle davanın önşart yokluğundan reddine verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

                      UYAP Entegrasyonu