Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 20/12/2018 tarih ve 2017/187 Esas 2018/431 Karar sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan esas incelemesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE : Davalı hakkında Hatay İcra Dairesinin 2016/15363 Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında toplam 17.379,16 TL alacağın tahsili için ilamsız takip başlatıldığını, davalı tarafça takibe itiraz edildiğini, davalının itirazında, 20011022 abone nolu su sayacının kendisine ait olmadığı ve söz konusu gayrimenkulü 12/12/1967 tarihinde sattığı gerekçesiyle ödeme emrinde yazılı borcu kabul etmediğini belirttiğini, davalının taşınmazı satmış olmasının abonelik sözleşmesinden kaynaklı sorumluluğunu sonlandırmadığını, davalının, sözleşme süresi içerisinde su sayacından istifade eden üçüncü şahıslara karşı rücu hakkını kullanabileceğini belirterek, haksız ve kötü niyetle borca itiraz eden davalı borçlunun itirazının iptali ile icra takibinin devamına, haksız...

Mahkemece, davalının 30.04.2003 tarihli taksit sözleşmesi itibariyle aboneliğe konu adreste oturmadığı ve taksitlendirme sözleşmesinin kiminle yapıldığının belli olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, su aboneliği nedeniyle ödenmeyen kullanım bedellerinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, aboneliğin davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Abonelik iptal edilmediği ve illiyet bağını kesen haksız fiil söz konusu olmadığı sürece, aboneliğe ilişkin tüketim bedellerinden davalı abone sorumludur. Somut olayda söz konusu aboneliğin fiili kullanıcısının dava dışı kiracı üçüncü kişi olması nedeniyle davalı abone ve dava dışı fiili kullanıcı, ödenmeyen tüketim bedellerinden müteselsilen sorumludurlar....

    - K A R A R - Davacı vekili, davalının tüketilen enerji bedellerini ödemediğini, girişilen icra takibine itiraz ettiğini, tüketilen enerji bedelinden abone sözleşmesinin tarafı ile kullanıcısının da sorumlu olup, davalının icra takibinde belirtilen dönemlerde mecurda kiracı olarak bulunup, kullandığı enerji bedellerini ödemediğini, davacı ile davalının düzenlediği sözleşme feshedilmediği sürece davalının sorumluluğunun devam ettiğini, aboneliğin diğer (dava dışı) borçlu üzerine kayıtlı olmasının davalının sorumluluğunu kaldırmadığını belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına , %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin abone olmadığını, davacı ile sözleşmesi bulunmadığını bu nedenle borcu da bulunmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

      ne devir ve yeni abonelik kaydı yapmadığı, iş bu tarihten sonra, davalı şirkete devir olunan ... nin işyeri ile bağının koptuğu ve fiili su tüketiminin 3.şahıslar tarafından yapıldığı, yine davacı şirkete 22/12/2006 tarihinde müracaat ile taksitlendirme yapan kiracı ve fiili kullanıcı .... .... dan o tarihte mevcut olmayan .... adına imzası ile taahhüt alındığı, bu tarih itibarı ile fiili kullanıcının bilinmesine rağmen, davacı şirketin fiili kullanıcıyı bilmesine rağmen kendi kusurundan kaynaklı abonelik kaydını iptal ve yenileme işlemlerini yapmaması sebebi ile davalı şirketin devir aldığı .......

        Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın menfi tespit ve muarazanın giderilmesi istemine ilişkin olduğu, dosyanın istinaf sebepleri ile birlikte incelendiği ve kararın, mahkemece dosyada bulunan delillerin takdirinde hata yapılmadan iddia ve savunma ile birlikte hukuka uygun şekilde değerlendirilmek suretiyle dairelerince de benimsenen yasal ve hukuksal gerekçelere ve maddi delillere dayandırılarak verilmiş olduğu, yönetmeliğin 24/5 maddesi uyarınca ... ...'ın davacıdan söz konusu kullanım yerinin kullanım hakkına sahip olduğunu belgelemesini isteyebileceği, davacının mülk sahibi olarak kullanım hakkına sahip olduğu, davacı ile yeni abonelik sözleşmesi yapmaktan davalı ... ...'...

          Davacı tarafından düzenlenen 23.5.2005 tarihli kaçak su tutanağında davalı belediyenin abone olduğu bildirilmiş ve abone numarası da tutanağı yazılmıştır. Davacı, davalı belediyenin abone olmasına rağmen kaçak su kullandığını iddia etmiş olup, davalı bu iddiaya karşı koymamaştır. Hal böyle olunca davalı belediyenin, davacı kurumun su abonesi olduğunun kabulü gerekir. Taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunması ve uyuşmazlığın sözleşme ilişkisinden kaynaklanması nedeniylede zamanaşımı süresinin BK'nun 125.maddesi uyaranıca 10 yıl olduğunda duraksama bulunmamalıdır. Kaçak su tutanağının 23.5.2005 tarihinde düzenlenip, icra takibinin 15.2.2007 tarihinde başlatıldığı ve davanında 9.8.2007 tarihinde açıldığı gözetildiğinde dava zamanaşımı süresinin dolmadğı anlaşılmaktadır. Mahkemece değinilen bu yön gözetilerek, işin esasına girilip hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir....

            Aynı kurul kararının "Abone grubunun tespiti" başlıklı 8.maddesinde; "(3) Aynı anda birden fazla abone grubunun özelliğini taşıyan ve farklı aboneler olarak ayrıştırılamayan kullanım yerlerinin (OSB’ler ve serbest bölgeler hariç) abone grubu söz konusu abone grupları arasında tarife farklılığı olması durumunda tarifesi yüksek abone grubu, tarife farklılığı olmaması durumunda ise tüketim içerisinde daha fazla paya sahip olacağı öngörülen abone grubu olarak kaydedilir. (5) Bir tüketicinin dahil olduğu abone grubunun herhangi bir sebeple Şirket tarafından değiştirilebilmesi için öncelikle bu durum ilgili tüketiciye yazılı olarak bildirilir ve tüketicinin gerekli bilgi ve belgeleri sunabilmesi için tebliğ tarihi itibariyle 30 (otuz) gün süre verilir. İlgili tüketicinin durumunu gösterir belgeleri bu süre içerisinde sunmaması halinde bu tüketici Şirket tarafından öngörülen abone grubuna dahil edilir." denmektedir....

            "İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh HukukMahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Davacı vekili, elektrik kullanım bedelinin tahsili için girişilen icra takibine davalı abone tarafından haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, abonman sözleşmesindeki imzanın sirkülerden de anlaşılacağı üzere müvekkili şirket yetkilisi ...’ya ait olmadığını, davacının alacağını taksitlendirme protokolü yaptığı elektriği kullanan ...’ten talep etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir....

              Somut olayda; Davacının dava konusu elektrik aboneliğine ilişkin taşınmazı 01/12/2006 tarihinde yazılı kira sözleşmesi ile önceki abone ...'tan 1 yıllığına kiraladığı, işyerinin pastahane olarak faaliyet gösterdiği, Davalı tarafından "kurum kayıtlarına göre ,davacının 13/03/2007 abonelik sözleşmesi akdettiği ve 18/02/2010 tarihlerinde aboneliğin sonlandırıldığı bilgisinin yer aldığı, ancak şirket kayıtlarında yapılan incelemede aboneliğin sonlandırılmasına ilişkin bir başvuru evrakının bulunmadığı " şeklinde cevap verildiği, ayrıca davacı tarafından aboneliğin sonlandırılması talebini içerir bir dilekçe örneği, kurum kayıt no vs bilgisi sunulmadığı anlaşılmıştır. İcra takibine konu borç ise; 17/08/2009, 14/09/2009, 15/10/2009, 12/11/2009, 17/12/ 2009, 15/01/2010 ve 12/02/2010 tarihli 7 adet faturadan oluşan elektrik kullanım bedeline ilişkindir....

                HMK.nun 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır.Tüm dosya kapsamından; abonelik sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali davasında; davalı abone olup, -----mevcut olduğundan davalının tüketici olması nedeniyle tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, ------- Bölge Adliye Mahkemesi -----.Hukuk Dairesi'nin --- esas ------ Karar sayılı doğrultusunda bu şekilde işlem yapmak gerektiği, yargılamanın hızlı ilerlemesi ve usul ekonomisi gereği, ayrıca görev dava şartı olup her aşamada değerlendirilebileceğinden duruşma açılmasına gerek görülmeden mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                  UYAP Entegrasyonu