Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 19.08.2011 tarihli bilirkişi raporu ve ekindeki krokide gösterildiği üzere davacının 123 ada 4 parsel sayılı taşınmazı lehine, davalıya ait aynı yer 3 parsel sayılı taşınmazı üzerinden yeşil renkle ve "A" harfi ile gösterilen kısımdan geçit hakkı tesisine karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Davacı, kadim yol iddiasına dayalı olarak tapu iptali ve yola terkin talebi ile dava açmışsa da mahallinde yapılan keşif sırasında davasını ıslah ederek geçit hakkı tesisi isteminde bulunmuştur. Mahkemece bu doğrultuda araştırma ve inceleme yapılarak bilirkişilerden rapor alınmıştır. 19.08.2011 tarihli fen bilirkişi raporu ve ekindeki krokinin incelenmesinde davacıya ait 126 ada 4 parsel sayılı taşınmazın yola cepheli olduğu anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu iptali ve yol olarak terkin terditli geçit hakkı tesisi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 09.06.2020 gün ve 2016/15487 Esas, 2020/3472 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve Dairemizce de benimsenen mahkeme kararının gerekçesine göre hüküm usul ve yasaya uygun bulunmuş, temyiz istemi bu gerekçelerle karşılanarak onanmıştır. Dairemizin onama ilamında düzeltilmesi gereken bir yön bulunmadığından, HUMK’nın 440.maddesindeki nedenlerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir....
Mahkeme de, davacının asıl talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer'i talebi inceleyemez ve karara bağlayamaz. 6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesinde, mahkeme kararında taraflara yükletilen görev ve verilen hakların şüphe ve tereddüt gerektirmeyecek biçimde açık olarak yazılması öngörülmüştür. Hüküm fıkrası, kararın esası olup, açık ve infazı mümkün olmalıdır. Davanın açıldığı tarihteki duruma göre hüküm fıkrasında, asıl talep ile terditli talepler hakkında, şüphe ve tereddüt gerektirmeyecek biçimde, açık olarak karar verilmelidir. Somut uyuşmazlık incelendiğinde, davacı taraf, davalı adına tapuda kayıtlı 192 ada 20 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 100 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile köy tüzel kişiliği adına tapuya kayıt ve tescilini, bu talep mümkün olmadığı takdirde malik olduğu 192 ada 19 parsel sayılı taşınmaz lehine 192 ada 20 parsel sayılı taşınmaz üzerinde geçit hakkı tesis edilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkeme de, davacının asıl talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer'i talebi inceleyemez ve karara bağlayamaz. 6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesinde, mahkeme kararında taraflara yükletilen görev ve verilen hakların şüphe ve tereddüt gerektirmeyecek biçimde açık olarak yazılması öngörülmüştür. Hüküm fıkrası, kararın esası olup, açık ve infazı mümkün olmalıdır. Davanın açıldığı tarihteki duruma göre hüküm fıkrasında, asıl talep ile terditli talepler hakkında, şüphe ve tereddüt gerektirmeyecek biçimde, açık olarak karar verilmelidir. Somut uyuşmazlık incelendiğinde, davacı taraf, davalı adına tapuda kayıtlı 192 ada 20 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 100 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile köy tüzel kişiliği adına tapuya kayıt ve tescilini, bu talep mümkün olmadığı takdirde malik olduğu 192 ada 19 parsel sayılı taşınmaz lehine 192 ada 20 parsel sayılı taşınmaz üzerinde geçit hakkı tesis edilmesini talep ve dava etmiştir....
Davacılar ve asli müdahiller, kadimden beri yol olarak kullanılan çekişmeli taşınmaz bölümünün kadastro sonucunda davalıya ait parsel içinde bırakıldığını ve yol olarak ayrılmadığını beyanla, öncelikle tapu iptali ve yol olarak terkin, olmadığı takdirde ise kadimden beri yol olarak kullanılan kısım üzerinde kendilerine lehine geçit hakkı kurulması istemiyle eldeki davayı açmışlardır. Davalı taraf, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı ve asli müdahillerin tapu iptali ve tescil davalarının reddine, geçit hakkı davalarının ise kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı T2 ile asli müdahil Ahmet Kaya vekili tarafından tapu iptali ve yol olarak terkin talebinin reddi kararına yönelik olarak; davalı vekili tarafından ise geçit hakkı kurulmasına ilişkin karara yönelik olarak yasal süresi içerisinde ayrı ayrı istinaf edilmiştir. Asli müdahil Abdulmuttalip Kaya'nın yerel mahkeme kararına yönelik herhangi bir istinaf başvurusu bulunmamaktadır....
geçit hakkı tesisine karar verilmesini istemiştir....
Davacılar, kadimden beri yol olarak kullanılan çekişmeli taşınmaz bölümünün kadastro sonucunda hatalı olarak davalılara ait parsel içinde bırakıldığını ve yol olarak ayrılmadığını beyanla, öncelikle tapu iptali ve yol olarak terkin; olmadığı takdirde ise kendileri lehine geçit hakkı kurulması istemiyle eldeki davayı açmışlardır. Davalı T8 davayı kabul ettiğini beyan etmiş, davalı T9 yargılama sırasında davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacıların tapu iptali ve terkin taleplerinin reddine; geçit hakkı taleplerinin ise kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından tapu iptali ve yol olarak terkin talebinin reddi kararına yönelik olarak; davalı T9 tarafından ise geçit hakkı kurulmasına ilişkin karara yönelik olarak yasal süresi içerisinde ayrı ayrı istinaf edilmiştir. Diğer davalı T8 tarafından istinaf kanunyoluna başvurulmamıştır....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Dahili davalı T5 vekili istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişiler tarafından geçit hakkı tesisi için 1. ve 2.güzergahta gösterilen devletin hüküm ve tasarrufu altında kamu malı olan çıkmaz yoldan geçit tesisi edilecek yolun belirlenmesi ve geçit tesisine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunda alternatif yollar için hesaplanan geçit hakkı bedellerinin taşınmazların niteliklerine de uygun olmadığından bahisle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının davalılar ... ve ... Köyü Tüzel Kişiliği'ne karşı açmış olduğu davasının husumet yokluğu nedeniyle reddine; davalı ... aleyhine açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının kabulü ile; çekişmeli 192 ada 20 parsel nolu taşınmazın tapu kaydının iptali ile fen bilirkişisinin 15.04.2015 tarihli bilirkişi raporuna ekli kroki de (B) harfi ile gösterilen 93,64 metrekare yüzölçümlü bölümün çeşme ve bahçesi vasfıyla bulunduğu adanın son parsel numarası adı altında Hatip Köyü Tüzel Kişiliği adına; krokide (A) harfi ile gösterilen 1.540,51 metrekare yüzölçümlü bölümün ise kargir ev ve tarla vasfıyla bulunduğu adanın son parsel numarası adı altında önceki malik davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde kendisinin kayden malik olduğu 192 ada 19 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı tanınması istemine ilişkindir....
Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "Mutlak geçit ihtiyacı" veya "Geçit yoksunluğu", ikincisine de "Nispi geçit ihtiyacı" ya da "Geçit yetersizliği" denilmektedir. Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır....