Mahkemece, davacının dayandığı Mayıs 1949 tarihli ve 16 sıra numaralı tapu kaydının geldisi olan Mayıs 1314 D. ve 21 sıra numaralı kök tapu kaydı ile bu kayıttan ifrazen oluşan Mayıs 1314 D. ve 24 sıra numaralı tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve varsa haritaları, kadastro sırasında revizyon görüp görmediği, görmüş ise kadastro tespit tutanakları ve kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları sorulup getirtilmemiş, davacının dayandığı tapu kaydının kapsamında kaldığı kabul edilen ve hükme esas alınan teknik bilirkişi raporuna ekli pafta içerisinde kaldığı anlaşılan 579 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespit tutanaklarının suretleri ile kadastro tespitleri kesinleşmiş ise kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının ve hükmen kesinleşmiş iseler, kesinleşme şerhini gösterir şekilde mahkeme kararı ile Yargıtay ilamlarının onaylı örneklerinin, yine bu pafta içerisinde kaldığı anlaşılan 580 ada 8 ilâ 60 parsel sayılı taşınmazların kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının...
Dava konusu taşınmaza uygulanan davalılar dayanağı Eylül 339 tarih, 5 sıra numaralı tapu kaydına ilişkin olarak dosya içerisinde malikleri ve iktisabı aynı, mevki, dönüm ve hudutları farklı biri Yerel Tapu Müdürlüğünden diğeri Tapu Arşiv Daire Başkanlığından gelme iki farklı tapu kaydı bulunmaktadır. Mahkemece keşifte yerel Tapu Müdürlüğünden gelen tapu kaydı uygulanmış ve hükme esas alınmış olmakla birlikte bu tapuya üstünlük verilmesinin sebebi açıklanmadığı gibi, gerekçede bu kaydın Mayıs 288 tarihli tapudan geldiği belirtilmiş ise de dosya içerisindeki mevcut kayıtlardan 5 sıra numaralı tapunun bahsedilen Mayıs 288 tarihli tapu kaydı ile bağlantısı kurulamamaktadır. Ayrıca mahkemece hükme esas alınan yerel Tapu Müdürlüğünden gelme Eylül 339 tarih, 5 sıra numaralı tapu kaydının revizyon durumu da araştırılmamış, ancak tespit tutanaklarından aynı tapunun 31 ve 32 parsel sayılı taşınmazlara da uygulandığı anlaşılmıştır....
Tapu sicilinin tutulmasında kişi çıkarlarının korunması bakımından uyulması gereken kurallar tapu mevzuatı ile sınırlı olmayıp, bu mevzuat dışındaki hukuk kurallarına ve hukukun genel ilkelerine de uyulması gerekmektedir. Tapu müdür ya da memurlarının ihlal ettikleri hukuk kuralları ister genel olsun ister salt sicilin tutulmasıyla ilgili olsun her iki halde de ortaya çıkan sonuç tapu sicilinin hukuka aykırı tutulmuş olmasıdır (......., Tapu Sicilinin Tutulmasından Doğan Zararlardan Devletin Sorumluluğu, ... 1976, s:63 vd). Bu nedenle sicilin hukuka uygun tutulması kavramı tapu mevzuatına uygunlukla sınırlı bir kavram olmayıp, hukukun genel ilkelerine uygunluk da gerekmektedir. Bunun dışına çıkan her hukuka aykırı davranıştan Devletin sorumluluğu asıldır....
bu nedenle Ragıp Paşa'ya ait bu tapu kaydına tapu memurlarınca gitti tapu kaydı ve kadastro revizyon kaydının işlenmediğini, Ragıp Paşa'ya ait bu tapu kaydının hiç bir gitti ve münakale kaydı olmaksızın tapu sicilinde olduğu gibi durduğunu ileri sürerek, tapuda kayıtlı taşınmazın tespit dışı bırakılması nedeniyle tapusunda yazılı sınırların aynı mahalle ve mevkide bulunan tescil harici bırakılan yere uygulanarak tespiti ile bu surette tapu kaydının düzeltilerek 1953 m²'sinin davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini adli yardım talepli olarak talep ve dava etmiştir....
halinde, hangi tapu kaydına hangi sebeple üstünlük tanındığı gerekçeli kararda açıklanmalı; tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmaza uymadığının belirlenmesi durumunda, davacıların tapu kaydının yanında zilyetliğe de dayandıkları gözetilerek yöntemince zilyetlik araştırması yapılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir....
in dayandığı, tescil ilamı ile oluşan tapu kaydı kapsamında kaldığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı, tescil ilamı ile oluşmuş 17/3/1989 tarih ve 3 sıra numaralı tapu kaydına, davalı Hazine ise 18/12/1953 tarih ve 93 sıra numaralı tapu kaydına dayanmıştır. Kars 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 31/12/1979 tarih ve 1977/180-1979/365 sayılı tescil ilamından davacı dayanağı tapu kaydının tescil krokisi olduğu ve davalı Hazine'nin de bu davada taraf olarak yer aldığı anlaşılmasına rağmen bu tescil ilamının haritası getirtilerek mahkemece yöntemince tapu kaydının kapsamı tayin edilmemiştir....
Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için mahkemece öncelikle, tapu kayıt maliki olan Hikmet'in mirasçısı olan davacıların aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı belirlenmeli, aktif dava ehliyetleri yoksa bu nedenle davanın reddine karar verilmeli; davacıların aktif dava ehliyetlerinin bulunduğunun anlaşılması halinde, tespite esas tapu kaydı, tesisinden itibaren tedavülleri ve varsa haritası mahalli Tapu Müdürlüğünden veya Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığı’ndan getirtilmeli, tapu kaydının başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği sorularak, revizyon görmüşse ilgili taşınmazların kadastro tutanakları ve kesinleşmiş olmaları durumunda tapu kayıtlarının onaylı örnekleri dosya arasına alınmalı, davacıların dayandığı tapu kaydının kayıt maliklerinin, verasete esas nüfus kayıtları yahut veraset ilamları getirtilerek davacılar ile kayıt malikleri arasında varsa irsi ilişki açıklığa kavuşturulmalı ve bundan sonra taşınmazlar başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi...
Mahkemece; müdahil ...’un dayandığı tapu kayıtlarından 19.06.1967 tarih 70 sıra numaralı tapu kaydı mahalline uygulanmadığı gibi, davacı ...’ın dayanağı Ağustos 1953 tarih 27 ve 08.07.1953 tarih 43 sıra numaralı tapu kayıtları ve müdahil ...’un dayanağı Haziran 1967 tarih 69 sıra numaralı tapu kayıtları ile ilgili uygulama da yetersizdir. Sağlıklı sonuca varılabilmesi için öncelikle dayanılan tüm tapu kayıtlarının kadastro sırasında revizyon görüp görmediği Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüklerinden sorularak, varsa revizyon gördüğü parsellere ait onaylı tutanak örnekleri, tutanakları kesinleşmiş ise kadastroca oluşan tapu kayıtları ve komşu parsellerin onaylı tutanak suretleri ile dayanağı olan belgeler getirilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve uzman bilirkişiler huzuruyla keşif icra edilmelidir....
Komşu 36 parsel hakkında açılan davada, Hazinenin dayandığı K.Sani 1942 tarih 154 sıra numaralı tapu kaydı taşınmaz yönünü “Heydoyi Serena” olarak Hazinenin niza konusu parselde dayandığı 1942 tarih ve 155 sıra numaralı tapu maliki olan kaçak ve yitik kişi "Heydoyi Serena"yı doğru olarak okuduğu gibi, Hazinenin dava konusu parsellerde dayandığı K.Sani 942 tarih 155 sıra numaralı tapu kaydının batı hududu “Hohiyi Bedo” olarak komşu 36 parselde dayanılan 1942 tarih 154 sıra numaralı tapu kaydının ilk maliki kaçak ve yitik kişi "Hohiyi Bedo"yu doğru olarak okumuş, böylece tapu kayıtları birbirini hudut göstermiştir. Davacı Hazinenin dayandığı tapu kaydının dava konusu yere ait olduğu anlaşılmakta ise de kapsamı tam olarak saptanmamış, dere ve ... sınırları itibarı ile tapu kaydının miktarı ile geçerli olduğu üzerinde de durulmamıştır....
Mahkemece, davacılar adına tespit gören 236 ada 13 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 01.10.1948 tarih (1) numaralı tapu kaydının 236 ada 13 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte çekişmeli 236 ada 14 parsel sayılı taşınmazı da bir bütün olarak kapsadığı kabul edilmek suretiyle karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmaza, İslam kızı ... adına iskanen tahsis edilen 21.09.1936 tarih (561) numaralı tapu kaydı ile iskanen 21.09.1936 tarih (421) numaralı tapu kaydı ile ... kızı Vasfiye adına tahsis edildikten sonra taşınmazı terk etmesi nedeniyle Hazineye geçen 15.05.1945 tarih (43) numaralı tapu kaydı uygulanmıştır. Ayrıca davacı tarafın dayanağını oluşturan tapu kaydı da 21.09.1936 tarih (421) numaralı iskanen ... kızı Mümine adına oluşan tapu kaydından gelmektedir. Tarafların dayanağını oluşturan her üç tapu kaydı da aynı gün iskanen oluşan, aynı mevkiye ait ve hudut itibariyle birbirlerini okuyan kayıtlardır....