ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/33 KARAR NO : 2024/59 DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) DAVA TARİHİ : 30/09/2019 KARAR TARİHİ : 23/01/2024 Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: 1-Dosyanın 17.06.2021 ve 23.01.2024 tarihinde takipsizlik nedeniyle işlemden kaldırıldığı, 6100 sayılı HMK 320/4 maddesine göre basit usulde açılan davalarda dosyanın bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı ön görüldüğünden, HMK'nun 320/4 maddesi uyarınca DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, 2-Esas defterindeki kaydın bu şekilde kapatılmasına, 3-Alınması lazım gelen 427,60-TL harçtan, peşin alınan 344,97-TL harcın mahsubu ile bakiye 82,63-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 4-Maddi tazminat yönünden davalılar ... Sigorta AŞ ve ... ve Turizm San. Tic....
Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA ESAS NO : 2022/588 Esas KARAR NO : 2023/531 HAKİM : KATİP : DAVACI : VEKİLLERİ : DAVALI : VEKİLLERİ : DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) DAVA TARİHİ : 28/08/2018 KARAR TARİHİ: 05/05/2023 K. YAZIM TARİHİ: 08/05/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı tarafın duruşmaya gelmemesi ve mazeret de bildirmemesi nedeniyle dosya 24/01/2023 tarihinde işlemden kaldırılmış olup, 6100 sayılı HMK'nun 150. maddesi gereğince (3) ay içerisinde dava yenilenmediğinden, davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) DAVA TARİHİ : 02/06/2017 KARAR TARİHİ : 19/10/2021 KARAR YAZIM TARİHİ : 19/10/2021 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İş bu davada, 17/06/2021 tarihinde yapılan duruşmaya davacı vekilinin gelmemesi ve davalı tarafın davayı takip etmemesi nedeni ile HMK.nun 150. maddesine göre dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, dosyanın işlemden kaldırılmasından sonra üç aylık süre içerisinde taraflarca dava yenilenmediğinden 6100 Sayılı HMK.nun 150/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre: 1-HMK.nun 150/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına, 2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 27,90-TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, -HMK 333....
T.M.K.nun 1007 nci maddesi bu bağlamda yorumlandığında, tapu sicillerinin tutulmasından ve bundan doğan zararlardan devletin sorumlu olacağı ilkesinin benimsendiği anlaşılmaktadır. Yasanın bu açık hükmünün kaynak olduğu devletin sorumluluğu tapu sicilinin tutulması sırasında, sicil memurunun hukuka aykırı işlemi ile sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekli ise de eylem yada işlemin kusura dayanması gerekmez. Zira devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Anılan ilke 27.3.1957 tarih ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile benimsenmiş, Borçlar Kanununun 55. maddesindeki sorumluluğun kusura dayanmadığı 22.6.1966 tarih 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile de tekrarlanmıştır. Adam çalıştıran (somut olayda devlet) objektif özen eksikliğinin doğurduğu zarardan sorumludur....
Bu açıklamalara göre işçinin, işçilik alacakları için İş Mahkemesi'ne açtığı dava da, idarenin sorumlu tutulması İş Kanununundan kaynaklanan bir zorunluluktur. Davacı kurum tarafından ödenen kısmın rücuen tahsiline ilişkin davada ise taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılması gerekir. Sözleşmede ve sözleşmenin eki şartnamelerde tarafların sorumluluklarına dair düzenleme bulunması halinde bu düzenlemenin uygulanması gereklidir. Dosyaya sunulan sözleşme içeriğinde, işçilik alacaklarından kimin sorumlu olacağına dair açık bir düzenleme bulunmadığı görülmüştür. Bu nedenle mahkemenin yapılan bilirkişi incelemesi sonucu ödenen bedel yönünden alt işverenlerin 1/2 oranında sorumlu olacağı yönündeki tespiti yerindedir....
Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş,bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış,iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş,değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tesçil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tesçile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür....
Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş,bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış,iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş,değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tesçil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tesçile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür....
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, davacıların dayandığı tapu kaydının Mayıs 1325 tarih 71 ila 80 ve 136 ila 141 numaralı sicilden geldiği, kök tapu miktarının 1.838.000 m² olmasına rağmen Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen ortaklığın giderilmesi davası sonucu, tapu sınırları sabit kabul edilerek 22.201.202 m²'lik kısmın satışına karar verildiği, ilâma dayalı olarak yapılan açık arttırmada, taşınmazın ... ve ... adına tescil edilmesinden sonra, 13.04.1944 tarih ve 118 sıra nosu ile oluşan tapu kaydının zaman içerisinde ifrazlara ve satışa tâbi tutulması sonucu davacılar adına 20/07/1978 tarih 10 sıra numarası ile tapu kaydının oluştuğu, ancak 1980 yılında yapılan tapulama çalışmalarında, tapunun hiçbir parsele revizyon görmeyerek orman niteliğiyle tespit harici bırakıldığı, 1975 yılında orman kadastro komisyonu tarafından 6831 sayılı Kanunun değişik 2. maddesi gereği Hazine adına orman sınırı dışına çıkartıldığı, kayıt kapsamındaki alanın 229...
Davacı vekili, TMK.nun 713/....maddesinde yazılı maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan sebebine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mülkiyetin aktarılmasına ilişkin iptal ve tescil davalarının kayıt malikleri, onlar ölü ise usulen belirlenecek mirasçılarına karşı açılması gerekir. TMK.nun 713/....maddesine dayalı iptal ve tescil davaları taraf teşkili bakımından özellik arzeden davalardır. Bu tür davalarda da davanın kayıt maliki veya maliklerinin usulen belirlenecek mirasçılarına ve Hazineye karşı açılması gerekir. Görülmekte olan davada ... davalı gösterilmiştir. Tapu kaydından malikin kim olduğunun anlaşılamaması halinde TMK.nun 501.maddesi hükmü uyarınca taşınmazlar Devlete kalacağından Hazinenin bu tür davaların sonucu ile ilgisinin bulunması, ayrıca tapu sicillerinin sağlıklı olarak tutulmasından sorumlu olması nedeniyle Hazineye davanın yöneltilmesi gerekir.Açıklanan nedenlerle davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Genel kurala aykırı olarak davalının kusur oranı belirlenmeden, zararın tamamından sorumlu tutulması doğru değildir. Şu durumda; dava konusu olaydaki kusur durumu konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınmak suretiyle davalının, 818 sayılı BK'nun 50. maddesi (6098 sayılı TBK'nun 62) uyarınca kusur oranına göre sorumlu tutulması gerekirken, eksik tahkikata dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/03/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....