"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, 12/12/2014 tarihli dilekçesi ile; müvekkiline ait olan ... ili, ... 116 ada 5 parsel (eski 321 parsel) sayılı taşınmazın müvekkilinin tapulu yeri olduğu halde, orman olduğu gerekçesiyle açılan dava sonucunda tapu kaydının tamamının iptali ile orman niteliğinde Hazine adına tapuya tescil edildiğini, TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicillerinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 10000,00.-TL tazminatın taşınmazla ilgili tapu iptal kararının kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir....
Bundan başka, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, kadastro kayıtlarından kaynaklanan hatalardan da TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Zira, kesinleşen kadastro işlemi sonrasında, bu işlem esas alınarak tapu sicili oluşturulmaktadır. Bu itibarla, tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsamaktadır. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır....
Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunun yukarıda verilen hukuki açıklamalara uygun olduğu, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin dikkate alındığı görülmüş, bununla birlikte mahkememizce sözleşmelerde açıkça "kıdem tazminatından alt işverenin sorumlu olduğu"na dair hüküm bulunmadığı takdirde eşit sorumluluğun devam edeceği kanaatiyle (genel mahiyetteki sözleşme hükümlerinin asıl işverenin sorumluluğunu kaldırmayacağı, genel işlem koşulu olduğu kanaatiyle) davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı lehine; 1.017,24 TL rücuen kıdem tazminatı alacağının Hazmer Yapı .. Ltd. Şirketinden, 1.503,45 TL rücuen kıdem tazminatı alacağının Burhan Turanlı'dan, 1.244,83 TL rücuen kıdem tazminatı alacağının T19 Ltd. Şirketinden, 1.458,62 TL rücuen kıdem tazminatı alacağının T11 Ltd. Şirketinden, 817,24 TL rücuen kıdem tazminatı alacağının T17 1.034,48 TL rücuen kıdem tazminatı alacağının Flaş Turizm .. Ltd....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Uyuşmazlık, hizmet alım sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminat istemiyle ağırlıklı olarak devlet memuru olan davalı gerçek kişilere hitaben açılan davaya ilişkin olup, davanın açıklanan niteliğine göre hükmü temyizen inceleme görevi, yürürlükte bulunan işbölümü uyarınca Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nindir. Her ne kadar, Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu’nun 29.09.2016 tarih, 2016/37422 esas, 2016/36517 karar sayılı ilamı ile; Dairemize gönderilmiş ise de, davanın ağırlıklı olarak devlet memuru olarak görev yapan davalılardan rücuen tazminat talebine ilişkin oluşu dikkate alınıp, maddi hatanın giderilerek görevli dairenin belirlenmesi için dava dosyasının Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Görevli dairenin belirlenmesi için dava dosyasının Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 20.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....
CEVAP : Davalı vekili, cihaz hasarının müvekkili şirketin şebekesinden kaynaklı olup olmadığının tespiti için müvekkili şirket tarafından tutulması yasal zorunluluk olan arıza ve voltaj dalgalanmasına ilişkin kayıtlarda yapılan incelemede ilgili adres ve tarihlerde cihaz hasarına sebebiyet verebilecek voltaj dalgalanmasına ve bununla ilgili herhangi bir ihbara, arıza kaydına ve çalışmaya rastlanmadığını, söz konusu iş yerinin beslendiği aynı trafodan beslenen mahalle ve yakın bölgeden voltaj dalgalanması ile ilgili aynı tarihlerde başka hiçbir müşterinin hasar başvurusu bulunmadığını, başka bir müşteriden hasar başvurusu olmadığını, dolayısıyla oluşan cihaz hasarının müvekkili şirket kaynaklı olmadığını, bölgede meydana gelen arızalarla ilgili arıza kayıtlarını gösterir veriler incelendiğinde söz konusu arızanın müvekkili şirket kaynaklı olmadığının görüleceğini, şebekelerde meydana gelen arızaların müvekkili şirketçe hem yasal olarak hem de zaruri olarak kayıt altına...
Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili 04/08/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; ... ili, ...köyü 190 ada 19 parsel sayılı taşınmazın, dayanak tapuda davacı ... ve diğer hissedar adına kayıtlı iken kadastro tespiti sırasında parselin tamamının ... adına tespit edilmesi üzerine, tapu sahipleri ile birlikte kendisinin de kadastro tespitine itiraz davası açtığını, Marmaris Kadastro Mahkemesinin 2009/274 E. - 2010/280 K. sayılı dosyası ile açılan davanın reddine karar verildiğini ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, belirtilen mahkeme kararıyla müvekkilinin tapu kaydına güvenerek satın aldığı taşınmazın başkası adına tescilinin de kesinleştiğini, tapu sicilinin tutulması ve doğan zararlardan sorumluluğun Devlete ait olduğunu, davacının, taşınmaza ilişkin tapu kaydının düzgün tutulmaması nedeniyle zarar gördüğünü belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 300.000,00....
olması gereken 1327 parsel, 5178 metrekare; 5178 metrekare olması gereken 1328 parsel ise 11.508 metrekare olarak tapu kütüğüne yanlış tescil edildiğini, aradaki fark 6.330 metrekarelik taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufunda olan yermiş gibi belediye tarafından imar uygulamasına dâhil edildiğini, T4 adına tapu kaydının oluşturulduğunu, bu taşınmaz milli emlak müdürlüğü tarafından 10.10.2002 tarihinde ihaleye çıkarıldığını, müvekkili tarafından da ihaleye girilerek 7.600.TL karşılığı satın alındığını, müvekkilinin gerek satın almış bulunduğu ve gerekse önceden adına kayıtlı olan hisselere tekabül eden taşınmazı sattığını, Antalya 4.Asliye Hukuk Hâkimliğinin 1998/458 Esas, 1999/509 karar sayılı ilamı gereğince 11.508 metrekare olması gereken parselin tapu kütüğüne yanlış yazılan metrekare miktari düzeltilince, alıcıların satın almış bulunduğu ve uygulama ile bu taşınmaz üzerine oturan bölümü mükerrer olması sebebi ile iptal edildiğini, taşınmaz miktarlarında azalma olduğunu, (Antalya 1...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 19/03/2019 NUMARASI : 2018/125 E-2019/77 K DAVA KONUSU : Tazminat (Tapu Sicillerinin Tutulması Kaynaklı Rücuen) KARAR : Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/03/2019 tarih, 2018/125 E. 2019/77 K. sayılı hükmünün, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü; İDDİA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Muğla ili, Marmaris ilçesi, Bozburun Köyü kain tapunun 160 ada, 56 parsel sayılı taşınmazın tapuda müvekkili adına kayıtlı olduğunu, davalı hazinenin 30/07/2003 havale tarihli dava dilekçesiyle müvekkili adına kayıtlı işbu taşınmazın 418,85 metrekarelik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle tapu iptali ve kal davası açtığını, Marmaris 1....
Davacı idare, Orman suçu işleyen bir sanığın yakalanmasında görev alan kadrolu işçi Fahri 'nın olay sebebi ile sanığın saldırısına maruz kaldığını, bu sebeple kendisine nakdi tazminat ödendiğini bildirerek 2330 sayılı yasa gereğince ödediği tazminatın rücuen tahsilini istemiştir. Mahkemece, 2330 sayılı Yasa kapsamındaki ödemelerin rücuen tazmininin talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir. 2330 sayılı yasanın 2/5 maddesi gereğince emniyet mensuplarından başka "orman memurları ve personeline" de maruz kaldıkları yaralanmadan dolayı nakdi tazminat ödeneceği öngörülmektedir. Her ne kadar 2330 sayılı yasada ödenen tazminatın sebep olan kişiden rücuen tazminine ilişkin açık bir hüküm yok ise de uygulamada bu tür haksız eylem sonucu ödenen tazminatların eylemi gerçekleştirenden rücuen istenebileceği kabul edilmektedir....
Yerel mahkemenin ilk kararı davacının temyizi üzerine araştırmaya yönelik olarak bozulmuş olup, bozmadan sonra yapılan incelemede davalının kusuru daha az oranda tespit edilerek ödediği tazminat miktarı ve kusur oranına göre davacının 30.205,00 TL rücuen alacak isteminde bulunabileceği hesaplanmış ise de, mahkemece davacının yaptığı ödemeye göre değil, idare mahkemesince hükmolunan miktara göre hesaplama yapılarak daha az miktarda rücuen alacağa hükmedilmiştir....