Taraflar arasındaki asıl davada katılma alacağı ve intifa hakkının terkini davası, karşı davada katılma alacağı ile tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince intifa hakkının terkini davasının tefrikine, kadının katılma alacağı davasının reddine, erkeğin katılma alacağı davasının kabulüne, tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmiştir. Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
KARAR : Kısmen kabul, kısmen ret Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, aidiyetin tespiti ve intifa hakkının terkini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tapu iptali ve tescil davalarının reddine, aidiyetin tespiti ve intifa hakkı terkini davalarının kabulüne karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA 1....
Ancak; 1-Dosyada bulunan dava konusu taşınmazın tapu kaydından, davalılar ... ve ...'ye ait 2/12'şer olan paylarının üzerinde ... lehine intifa hakkı tesis edildiği anlaşıldığından, intifa hakkı sahibinin de davaya dahil edilip, taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, 2-Taşınmazın kamulaştırılması halinde, mülkiyetin yerini mahkemece saptanan kamulaştırma bedeli alacağından, tespit edilen bedelin 4/12 (2/12+2/12) hissesine karşılık gelen paranın bir bankaya vadeli olarak yatırılarak bunun nemasının (faiz gelirinin) intifa hakkı sahibine bu hak sona erinceye kadar ödenmesi gerektiği düşünülmeden mahkemece infazda tereddüt yaratacak şekilde davalılar ... ve ... payları üzerindeki ... lehine tesis edilmiş olan intifa hakkının bu davalılara ait kamulaştırma bedelinin neması üzerinden yürütülmesine, dava konusu taşınmazın tapu kayıtlarında ... lehine tesis edilmiş intifa hakkının kaldırılmasına karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....
TMK m.794’de yapılan tanıma göre intifa hakkı; taşınırlar, taşınmazlar, haklar veya mal varlığı üzerinde kurulabilir. Aksine düzenleme olmadıkça bu hak sahibine konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi sağlar. İntifa hakkının kurulmasına ilişkin m.795 f.1 ve 2 hükümleri uyarınca intifa hakkı; taşınırlarda zilyetliğin devri, alacaklarda alacağın devri, taşınmazlarda ise tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Taşınır ve taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde aksine düzenleme olmadıkça yasanın mülkiyete ilişkin hükümleri uygulanır. Kısaca ve başka bir anlatımla, taşınmazlar üzerinde intifa hakkı yasadaki ayrık durumlar dışında resmi senedin düzenlenerek, ikinci aşamada bunun tapuya tescili ile tesis edilebileceğinden, adi yazılı sözleşmeye dayanılarak bu hakkın tesisi mahkemeden istenemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.4.2005 gününde verilen dilekçe ile intifa hakkına elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, birleşen davada ise, intifa hakkının terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne, intifa hakkının terkini isteminin reddine dair verilen 23.5.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı (davacı) ... Petrol Ürünleri Oto İnş.Taah....
Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davacının TMK'nın 700. maddesi gereğince müvekkiline intifa hakkını tebliğ etmediğini, Yargıtay kararlarından da görüleceği üzere pay üzerinde intifa hakkı bulunmaksızın satış yoluyla paydaşlığın giderilmesi, intifa hakkının ise, pay sahibine düşecek bedel üzerinden devam etmesi gerektiğini, hal böyle iken davacının taşınmaz üzerinde intifa hakkı sahibi değil, paydaş T5’un hissesine düşecek bedel üzerinde intifa hakkı sahibi olduğunu, dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacının ihale salonunda bizzat bulunduğunu, bu durumda davanın süresinde olmadığını, intifa hakkının tesisi hususunda da muvazaa iddiaları olduğunu, ihale odasının kamera kayıtlarının incelenmesi ve tanıkların dinlenmesinin talep edildiğini, riskli yapı konumunda olan bina yıkıldığında taşınmaz üzerindeki intifa hakkının da kendiliğinden kalktığını, yerel mahkeme kararında intifa hakkının hukuki durumunun incelenmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini...
Şöyle ki; Dava konusu taşınmazın tapu kaydında dava dışı... kızı... ile...oğlu... lehine intifa hakkı bulunduğu ve dosya kapsamındaki tapu müdürlüğünün cevabi yazısından intifa hakkının devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, tapu kaydında lehine intifa hakkı bulunan adı geçenlerin nüfus kaydı getirtilerek sağ olduğunun anlaşılması halinde davaya dahil etmesi için davacıya süre verilip, taraf teşkili sağlandıktan sonra, davacı hissesine düşen taşınmaz bedelinin intifa hakkı sona erinceye kadar bir milli bankaya çıplak mülkiyet sahibi bu davacı adına yatırılarak bu bedelin nemalarından intifa hakkı sahibinin yararlanmasına, intifa hakkı sona erdiğinde adı geçen paydaşa ödenmesine karar verilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemesi, Doğru görülmemiştir. Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalılar vekili, tapudan intifa hakkının terkin edilmediğini, haksız açılan davanın reddi gerektiğini bildirmiştir. Mahkemece, bayilik sözleşmesi, ekleri, intifa tesis edilen gayrimenkule ilişkin getirilen tapu kaydına göre, dava açıldığı tarihten sonra dahi intifanın terkin edilmediği, davacı yararına intifanın devam ettiği, intifa hakkı sahibinin gayrimenkulü bayilik ilişkisi çerçevesinde kullanıp kullanmayacağının dava konusu dışında olup, intifa hakkı kalkmadığı sürece davacı kullanımına sunulu durumda olduğu, intifa terkin edilmeden talep edilen bedel iadesinin erken açılmış bir dava durumunda olduğu gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
İlk derece mahkemesince yapılan yargılamanın sonucunda, intifa hakkının terkini işleminin, hak sahibi davacı şirketin vekaletname ile yetkili kıldığı temsilcisi tarafından 05.07.2012 tarihinde gerçekleştirildiği, resmi akit tablosunda davacının temsilcisi tarafından "...yukarıda özellikleri belirtilen taşınmaz üzerindeki lehdarı olduğum intifa hakkının tamamından bedelini aldığımdan çıplak mülkiyeti malikleri lehine terkinini talep ederim..." şeklinde beyanda bulunulduğu, bu beyan sonunda intifa hakkının tapu kaydından terkin edildiği, davacı tarfından intifa hakkına ilişkin bedelin tamamı alınarak çıplak mülkiyetin malikleri lehine terkin edilmiş olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle davacının artık bakiye intifa bedelini isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir....
Türk Medeni Kanununun 794. maddesince intifa hakkı; taşınırlar, taşınmazlar, haklar veya bir mal varlığı üzerinde kurulabilen ve aksine düzenleme olmadıkça hak sahibine konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi sağlayan irtifak haklarındandır. İntifa hakkı sahibi, hakkın konusu üzerinde feri zilyet olduğundan öz ve değerine zarar vermeden o eşyayı kullanabileceği gibi, yasanın zilyede tanıdığı haklardan da yararlanabilir. Buna karşılık intifa hakkı sahibinin hakkın konusunu iyi bir idareci gibi idare etmesi, o şeyin normal bakım ve işletme giderlerine katlanması ve eşyayı intifa süresi bitiminde malike iyi bir şekilde iade etmesi gerekir. Görülüyor ki, intifa hakkı sahibi ile hakkın konusu olan eşya arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Zira intifa hakkı başkasına devir ve intikali mümkün olmayan, ölümle mirasçılarına geçmeyen şahsi irtifak haklarındandır. Şahıs ile eşya arasında bir bağlantı yoksa intifa hakkının da bir amacı kalmaz....