Somut olayda; 62 parsel tapu kaydının beyanlar hanesine miktar fazlası belirtmesi Hazine tarafından tutanağın kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık süre içerisinde işlendiğine, kadastro tutanağı 16.01.1960 tarihinde kesinleştiğine, dava ise, 27.04.2006 tarihinde açıldığına göre, hak düşürücü sürenin varlığı nedeniyle davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Diğer taraftan davacılar, Hazine’ye ait tarım arazilerinin satışı hakkındaki 4070 Sayılı, tapu fazlalıklarının Hazine’ye ait olduğuna ilişkin tapu kayıtlarında şerh bulunan taşınmaz mallardaki fazlalıkların bedeli karşılığı tapu maliki veya mirasçılarına satılmasına dair 4706 ve 4706 Sayılı Kanunda değişiklik yapan 4916 Sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvurulduğunu da ileri sürmemiştir. Hal böyle olunca, mahkemece re’sen gözetilmesi zorunlu hak düşürücü sürenin varlığı nedeniyle davanın reddi yerine, istemin yazılı bazı gerekçelerle hüküm altına alınması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir....
Taraflar arasındaki el atmanın önlenmesi, ecrimisil ve tapu kaydındaki kira şerhinin silinmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 30.10.2023 gün ve 2023/4259 Esas, 2023/5161 Karar sayılı ilâmı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen hususlar daha önce temyiz nedeni yapılmıştır. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, Dairemizce de benimsenen ve Yargıtay bozma ilâmı uyarınca bozmaya uygun olarak verilen mahkeme kararı gerekçesine göre, ilâmımız usul ve yasaya uygun olup, düzeltilmesini gerektirir bir neden bulunmadığından, HUMK’un 440 ıncı maddesindeki nedenlerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu kaydındaki takyidin silinmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 12.12.2005 gün ve 2005/8618-11290 sayılı ilamiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı ... Sicil Müdürlüğü vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen yönler, daha önce temyiz nedeni yapılmıştır. Yerel mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve dosya içeriği gereği usul ve yasaya uygun bulunmuş, temyiz istemi bu gerekçelerle karşılanarak karar onanmıştır. Dairemiz onama ilamında düzeltilmesi gereken bir yön bulunmadığından, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440.Maddesindeki nedenlerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir....
Ancak; Sanığın sabıka kaydındaki ilamın silinmesi için katılana dilekçe yazdırdığını ve sabıka kaydındaki ilamın da silindiğini beyan etmesi karşısında, söz konusu dilekçe ve sabıka kaydı araştırılmadan hüküm kurulması, Yasaya aykırı ve sanık ... müdafîinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesinden başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine,06.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Kısaca söylemek gerekirse, 137 ada 6 parsel kaydındaki düzeltme ilgililerin rızaları dışında mahkeme hükmü olmaksızın yapılmıştır. Kayda işlenen şerh Türk Medeni Kanunu'nun 1027. maddesindeki yönteme uygun düşmediğinden şerhin açıklanan olgu gözetilmek suretiyle kaldırılmasında yasaya aykırılık yoktur. Bu nedenle davalı ... İdaresi vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2- Ancak, dava tapudaki vakıf şerhinin sicilden silinmesi istemine ilişkindir. Dava konusu 137 ada 6 parsel sayılı taşınmaz paylı mülkiyete tabi olup, davacı dışında diğer paydaşların vakıf şerhinin silinmesine dair davası yoktur. Bu nedenle, tapu kaydındaki şerhin sadece davacının payına hasren kaldırılması gerekirken HUMK.nun 72. maddesine aykırı olarak taşınmazın tamamı üzerinden şerhin terkini yasaya aykırı olduğundan hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava; tapu kaydındaki şerhin silinmesine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde ilk orman kadastrosu 1946 yılında yapılıp 29.01.1947 tarihinde kesinleşmiş, daha sonra 1975 yılında aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması yapılıp, köyde orman bulunmadığına ilişkin ekip çalışması 08.12.1975 tarihinde ilan edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.06.2009 gününde verilen dilekçe ile tapuda şerhin silinmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.02.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, beyanlar hanesindeki belirtmenin terkini isteğine ilişkindir. Mahkemece, davalı Hazine hakkındaki davanın husumetten reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulmuştur. Hükmü, davalı ... Müdürlüğünün temyiz etmesi üzerine; "terkini istenen beyan ile hukuki durumu etkilenecek olan kişi ya da kişilere husumetin yöneltilmesi gerektiği" gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yazılı şekilde hüküm kurulmuştur....
Yasanın sözü edilen bu hükmü uyarınca genellikle tapu kütüğüne yazılarak alenileştirilmesinde fayda umulan hukuki ilişki ve fiili durum şeklinde tarif edilen her beyanın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilebilme olanağı yoktur. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyanda” bulunulabilmesi için ya Türk Medeni Kanununda bir hüküm olması veya özel kanunlarda bu konuda bir hükme yer verilmesi yahut Tapu Sicil Tüzüğünde bir düzenleme yapılmış olması gerekir. Ayrıca, yasal düzenlemeler dışında yasal düzenlemelerdeki belirsizlikler nedeniyle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü genelgeleri ile açıklayıcı nitelikteki bina yapılamaz beyanı, yıkım kararları, uygulanamayan mahkeme ilamları, orman içi binalar da beyanlar sütununa işaretlenebilir....
Yasanın sözü edilen bu hükmü uyarınca genellikle tapu kütüğüne yazılarak alenileştirilmesinde fayda umulan hukuki ilişki ve fiili durum şeklinde tarif edilen her beyanın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilebilme olanağı yoktur. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyanda” bulunulabilmesi için ya Türk Medeni Kanununda bir hüküm olması veya özel kanunlarda bu konuda bir hükme yer verilmesi yahut Tapu Sicil Tüzüğünde bir düzenleme yapılmış olması gerekir. Ayrıca, yasal düzenlemeler dışında yasal düzenlemelerdeki belirsizlikler nedeniyle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü genelgeleri ile açıklayıcı nitelikteki bina yapılamaz beyanı, yıkım kararları, uygulanamayan mahkeme ilamları, orman içi binalar da beyanlar sütununa işaretlenebilir....
Yasanın sözü edilen bu hükmü uyarınca genellikle tapu kütüğüne yazılarak alenileştirilmesinde fayda umulan hukuki ilişki ve fiili durum şeklinde tarif edilen her beyanın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilebilme olanağı yoktur. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyanda” bulunulabilmesi için ya Türk Medeni Kanununda bir hüküm olması veya özel kanunlarda bu konuda bir hükme yer verilmesi yahut Tapu Sicil Tüzüğünde bir düzenleme yapılmış olması gerekir. Beyanlara ilişkin bu kısa açıklamadan sonra somut olaya döndüğümüzde, dava konusu taşınmazlar kaydına da 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanununun 11. maddesi uyarınca yasal dayanağı bulunan belirtme yazılmıştır....