Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, “sonraki alınan rapor ile davada alınan rapor farklı olup”, sonraki raporun yeni belge ve delil olarak kabulü ile iadei muhakeme talebinde bulunmuştur. Bu yeni rapor ise, sonra açılan davanın 13.7.2011 tarihli duruşmasında davacı tarafından öğrenilmiş, bu tarihten itibaren de 3 aylık süre içinde, iadei muhakeme talebinde bulunulmuştur.Öyle ise mahkemece, yukarıdaki ilkeler ve kanun maddeleri gereğince, iadei muhakeme talebinin yasal 3 aylık süre içinde yapıldığı kabul edilerek, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava dilekçesinde vasiyetnamenin tenfizi (iadei muhakeme) TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm iadei muhakeme isteyen vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 3.15 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 26.03.2013 günü oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AĞIR CEZA MAHKEMESİ Davalı ... hakkında açılan davada 5271 sayılı CMK’nun 142.maddesi gereğince 1.500.00 YTL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacının haksız olarak mahkum edildiğini iddia ettiği ilama karşı iadei muhakeme davasının açılmasından ve bu davanın davacının lehine sonuçlanmasından sonra 466 sayılı Kanun uyarınca tazminat talebinde bulunabileceği gözetilmeden, iadei muhakeme davasından önce, 30.10.2006 tarihli dilekçeyle açılan davaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsiz olduğundan, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün istem gibi BOZULMASINA, 16.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        (iadei muhakeme davasının davacısı) .... isimli çocuğun babası olabileceğinin belirtildiği; eldeki yargılamanın yenilenmesine ilişkin davada alınan ......

          Mahkemece, hükme dayanak yapılan belgenin sahteliği iddia edilmiş ise de İadeyi Muhakeme sebebinin temyiz aşamasında da açıkça ileri sürüldüğü, denetim mercii Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin temyiz sebebi yapılan bu hususu da değerlendirerek kararı onayladığı, yargılama ve temyiz aşamasın da ileri sürülen ve tartışılan sebeplerin İadei Muhakeme sebebi yapılamayacağı anlaşılmakla iade-i Muhakeme talebinin reddine ilişkin olarak verilen hüküm doğru ise de kendini vekille temsil ettiren davalı Kurum yararına avukatlık ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, HUMK’ un 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasına, “ Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 575.00 TL avukatlık ücretinin ......

            Her iki ilamın hüküm özeti tapu sicil müdürlüğüne bildirilmiş, 256 parselin tapu kaydına 42 ve 43 numaralı bağımsız bölümlerin hem davacılar Sabriye ve ... adlarına, hem de davalı ... adına tescil edildiğinin belirtmesi yapılmıştır. Görülüyor ki, 256 parsel üzerindeki F Blokta yer alan 42 ve 43 numaralı bağımsız bölümler kesinleşen mahkeme ilamıyla davacılar, yine ayrı bir kesinleşmiş yargı kararıyla da davalı ... adına tescil edilmiştir. Kısaca ifade etmek gerekirse, aynı bağımsız bölümlerin tesciline dair kesinleşmiş birbirine aykırı iki ayrı mahkeme kararı bulunmaktadır. Her iki davada dayanılan dava sebepleri ile dava konusu aynıdır. Bu durumun HUMK.nun 445/10 maddesi gereğince iadei muhakeme konusunu teşkil ettiği açıktır. Her ne kadar her iki davadaki davacılar arasında farklılık bulunsa dahi dava konusu hak aynı olduğundan davacılar arasındaki farklılığa rağmen çekişmenin giderilmesinde izlenecek yöntem yargılamanın yenilenmesi yöntemi olmalıdır....

              HUMK’un 445/10. maddesinde yargılamanın iadesinin istenebilmesi için tarafları, dava sebebi ve konusu aynı olan bir dava hakkında verilen hükme aykırı yeni bir hüküm verilmesine sebep olabilecek bir madde ( kanuni dayanak ) yokken, aynı mahkeme veya başka bir mahkeme tarafından önceki ( birinci ) hükme aykırı ikinci bir hüküm verilmiş bulunması gerekir. Davacının ... 1AHM'nin 2005/95 sayılı dosyasında açtığı dava ile ... 4AHM'nin. 2005/117 sayılı dosyasında açılan diğer davanın davacıları aynı değildir. Her iki davanın davacıları aynı olmadığından somut olayda HUMK 445/10 maddesindeki şartlar gerçekleşmemiştir. Bu durum karşısında mahkemece, iadei muhakeme talebinin reddine karar verilip, terditli talep olan tapu iptal ve tescil davasının esastan incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, tapu iptal ve tescil davasının HUMK 445/10 maddesi gerekçe gösterilerek kabulü doğru görülmediğinden yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir....

                Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve özellikle; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445. maddesinde “İadei muhakeme” sebebi olarak ifade edilen “yalan şahadet” ve “sahteciliğin”, iş bu davada iadei muhakeme sebebi olarak ileri sürülmüş olmasına rağmen, bu konuda henüz kesinleşmiş bir yargı kararına dayanılamaması nedeniyle, mahkemece verilen “davanın reddi” kararının yerinde bulunmasına, yalan şahadet ve sahtecilik iddialarına yönelik olarak açılmış bulunan ceza yargılamasının sonuçlanmasıyla, bu durumun belirgin hale gelmesi durumunda, bu nitelikli bir davanın tekrar açılabilmesinin mümkün bulunmasına göre, yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, 21.10.2010 günü oybirliği ile karar verildi....

                  -TL. olarak takibinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece iadei muhakeme talebinin HUMK.nun 445. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymadığı, iadei muhakeme nedeni bulunmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş, hüküm İmir Kimya A.Ş.vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 09.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Anılan yasalarda derdest davalar yönünden ne şekilde uygulanacağı yönünde açık bir uygulama hükmü bulunmamakta ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.2.2005 ... ve esas 2005/13-32, karar 2005/85 sayılı kararı uyarınca yerel mahkemelerce kurulan hükümlerin temyizinin ve temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay daireleri ya da Hukuk Genel Kurulunca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesi durumunda temyiz ya da karar düzeltme istemi hangi karara yönelik ise, o karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmünün esas alınacağı belirtilmiştir.Davacı tarafından temyiz edilen karar,iadei muhakeme talebinin reddine ilişkin karar olup,iadei muhakeme talebi kredi kartı borcunun 4822 sayılı yasaya göre 1.087,75 YTL olarak tesbitine ilişkin karara karşıdır....

                      UYAP Entegrasyonu