Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Daha önce yapılan kadastro tespitleri sırasında fiili kullanıcı tespiti yapılan taşınmazlarda ise, güncelleme çalışmaları sırasında değişiklik yapılabilmesi için, sonraki zilyetlerin, bu zilyetliklerini tapu kaydında yazılı fiili kullanıcıdan yasal bir yolla (akdi ya da irsi) devraldıklarını kanıtlamaları zorunludur. Yukarıda sözü edilen genelgelerde, devir için öngörülen belgeler ispat şartı olmadığından, açılacak davalarda devir iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Somut olayda, 1998 yılında kesinleşen kadastro sonucu çekişmeli taşınmaz, fiili kullanıcısının ...olduğu şerhi ile tapuya tescil edilmiştir. 2009 yılında yapılan kullanıcı güncelleme çalışması sonucunda ise kullanıcının değişmediği belirlenmiştir....

    Mahkemece yapılan yargılama neticesinde dava konusu 554 parsel sayılı taşınmazın 2/B çalışması ile orman sınırları dışına çıkarılması nedeni ile yapılan tespitine ilişkin kadastro tutanağının itiraz edilmeksizin 20/11/1979 tarihinde kesinleştiği, aynı tarihte 555 parsel sayılı taşınmazında aynı nedenle yapılan kadastro tespitine itiraz nedeni ile mahkemece verilen Hazine adına tescil kararının 28/06/1993 tarihinde kesinleşerek tapu kaydının oluştuğu, yine dava konusu 532 parsel sayılı taşınmazın tapuda orman niteliğiyle Hazine adına kayıtlı olmasının yanında 19/03/1971 tarihinde kesinleşen tutanakla tapuya tescil edildiği, Kadastro Kanununun 12. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin dava tarihi itibariyle dolduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil ile 2/B uygulaması ve kullanıcı şerhi verilmesi taleplerine ilişkindir....

      kendisine ait 134 ada 5 sayılı parsele ilave edilmek suretiyle tescili isteminde bulunduğu, kullanım kadastrosuna itirazen kullanıcı şerhinin düzeltilmesi istemli davaların, Hazineye ve varsa kullanıcıya husumet yöneltmek suretiyle açılması gerektiği, 6292 sayılı Kanun gereği satış işleminden sonra kayıt malikine karşı bu davanın açılamayacağı, diğer yandan çekişmeli taşınmazın fiili kullanıcısının kullanım kadastrosunun yapıldığı tarihte davalı olarak belirlendiği, Hazinenin de taşınmazı fiili kullanıcı olarak tespit edilen davalıya sattığı, davacının satış işleminden önce açılmış bir davasının bulunmadığı sabit olduğuna göre davalı adına yapılan tescil işleminin mevzuata uygun olduğu ve yolsuz olmadığı, İlk Derece Mahkemesince dava, tapu iptal ve tescil olarak nitelendirilmişse de dava dilekçesindeki açıklamaya göre davanın kullanım kadastrosuna itirazen kullanıcı şerhinin düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu, davacının kullanım kadastrosu sırasında kullanıcı olarak tayin edildiği 134...

        Somut olayda; çekişmeli taşınmazın, 03.06.1999 havale tarihli raporda 1 numara ile eldeki dosyada ise bu bölüme isabet eden ve 23.10.2013 havale tarihli hükme esas fen bilirkişisi raporunda (D) harfi ile gösterilen bölümü dava konusu olmadığından ve dolayısı ile bu bölüm yönünden davaya katılmak suretiyle hak talep edilemeyeceğinden katılan davacıların davasının reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile lehlerine kullanıcı şerhi verilmesi isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 10.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Çekişmeli taşınmazın, 135 parsel numarasıyla (kök 35 parselden ifraz edilmek suretiyle) 1985 yılında hükmen orman niteliği Hazine adına tespit edildiği, 21.07.1998 yılında tescil beyannamesi ile muris Osman Duran’ın kullanımında olduğunun taşınmazın beyanlar hanesine işlendiği, diğer bir anlatımla taşınmaz hakkında kullanım kadastrosunun yapılmadığı ve hakkında tespit tutanağı düzenlenmediği, tescil beyannamesi ile kullanıcı şerhi verilmesi nedeniyle askı ilanına da çıkarılmadığı, 2010 yılında yapılan güncelleme çalışmalarında yine adına geçen muris adına güncellendiği ve güncelleme listelerinin askı ilanına çıkarıldığı dosyaya getirtilen belgelerden anlaşılmaktadır....

            Davacı ..., taşınmazı satış senedi ile satın aldığı iddiasına dayanarak adına kullanıcı şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 101 ada 2 parsel sayılı taşınmazda fen bilirkişisinin 16.03.2017 tarihli raporundaki belirttiği A harfi ile gösterilen sarı ile taralı 188,10 metrekarelik kısmında davacı ......

              Hukuk Dairesince, tespit edilen kullanım durumuna göre satış yapılmış olmasına ve tapu kaydı idarece yapılan satış işlemi neticesinde oluştuğuna göre, dayanak satış işlemi iptal edilmedikçe tapu kaydının iptali ve tescil istemli davanın görülebilmesinin mümkün olamayacağı ve yerel mahkemece davanın reddedilmesinde isabetsizlik görülmediği açıklanarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nin 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                ın fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak arsa vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra 13.4.1995 tarihinde taşınmazların tapu kaydının beyanlar hanesine; 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldıkları şerhi yazılmıştır. 01.11.1996 yılında yapılan imar uygulaması sonucu 180 ada 1 parsel sayılı ve 15.983,64 metrekare yüzölçümü ile tapu kaydının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 1987 yılından itibaren ...'ın kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla imar, tahsisen devir nedeniyle payları oranında Hazine ile...i Belediyesi adına tescil edilmiştir. Davacı ...; taşınmazın kullanıcısı olduğu iddiası ile beyanlar hanesine adına kullanım şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında mahkemece tapu kayıt maliki...i Belediyesi davaya davalı olarak dahil edilmiştir....

                  Kanunu'nun Ek-4/1. maddesi uyarınca hakkında kullanım kadastrosu yapılan ve tutanağı kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine kullanım şerhi verilmesi istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinde görev hususu düzenlenmiş olup; dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yine aynı kanunun 4. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevine giren işler düzenlenmiş olup yalnız zilyetliğin korunmasına yönelik davalar Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevine girmekte ise de; dava, zilyetliğin korunması istemine ilişkin olmayıp tapu kaydının beyanlar hanesine kullanıcı şerhi verilmesi istemine ilişkindir....

                    Ne var ki, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine kullanıcı şerhi verilebilmesi ya da şerhin değiştirilebilmesi için, taşınmazın mülkiyetinin Hazineye ait olması gerekir. Satışla Hazine'nin mülkiyetinden çıkmış olan taşınmazların tapu kaydının beyanlar hanesine şerh verilebilme olanağı kalmadığı gibi, davacının şerhe yönelik talebinin zilyetlik tespiti istemi olarak da görülme imkanı da kalmamaktadır.Somut olayda, dava konusu taşınmazın, 6292 sayılı Yasa uyarınca yargılama sırasında 18.04.2014 tarihinde satılarak davalı ... adına tescil edilmiş olması nedeniyle dava konusuz kaldığından reddine karar verilmesi gerekirken, esasa girilerek yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi isabetsiz ise de, ret kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan kararın, gerekçesi belirtilen şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu