Yabancı mahkemedeki usul hükümlerinin uygulanmasında ve tebligat usulünde, o yer kanunları geçerlidir. Diğer bir ifade ile yargılamanın usulü ve tebligat hakimin hukukuna (Lex fori) tabidir. Tenfiz hakimi, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin kararı veren mahkemeye usulüne uygun olarak davet edilip edilmediğini tespit ederken, Türk Tebligat Hukukunun kurallarına göre bir değerlendirme yapamaz. Tanınması istenen yabancı mahkeme kararında, davalıya gazete ilanı suretiyle tebligat yapıldığı yazılıdır. Buradaki ifadeden, davalının kararı veren mahkemeye o yer kanunlarına uygun bir şekilde çağrıldığı anlaşılmaktadır. Davalı, aksi yönde bir delil getiremediğine göre, 54'ncü maddenin (ç) bendindeki tenfiz isteğinin red sebebi olayda gerçekleşmemiştir. O halde, isteğin tanımada aranan (5718 s. MÖHUK. m. 58/1) diğer şartlar bakımından incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan hüküm tesisi doğru görülmemiştir....
Her ne kadar alınan bilirkişi raporunda tanıma ve tenfizi istenen kararın davalıya tebliğ edilmediği, yargılamadan haberdar edilmediği, davalının tenfizi istenen karar yönünden savunma hakkının kısıtlandığı beyan edilmiş ise de; -----O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı--- itiraz etmemiş olması" denilmektedir. Dosya kapsamında davacı tarafından sunulan belge asıllarından tanınması ve tenfizi talep edilen kararın --- usulüne uygun olarak kesinleştiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle, dava konusu tanınması ve tenfizi talep edilen kararın-----uyarınca usulüne uygun şekilde yapıldığı ve kesinleştirildiği anlaşıldığından davalının savunma hakkının kısıtlandığından bahsedilmesi mümkün değildir....
nın 12/10/2018 tarihli vekaletname ile katıldığını belirterek, Rusya Federasyonu Sankt-Petersburg Şehri Leningrad Bölgesi Ticaret Mahkemesi'nin 20/12/2018 tarihli kararının Türkiye’de tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece; davacı tarafın talebinin öncelikle yabancı mahkeme kararının tanınması, daha sonra bu kararla bağlanan nafakanın iptali olduğu, öncelikle yabancı mahkeme kararının tanınması gerektiği, tanımaya konu mahkeme kararında lehine nafaka takdir edilen davalı tarafın değil de davacı tarafın tanıma talebinde bulunduğu , ancak öncelikle lehine nafaka verilen tarafın, bu kararın tanınması talebinde bulunabileceği , ancak bundan sonra bahse konu nafakanın kaldırılmasının mümkün olabileceği, bu aşamada davacı tarafın tanıma davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı, sadece kararı veren yabanca mahkemede ayrı bir dava açması durumunun mümkün olduğu gerekçesiyle davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun(MÖHUK)’un İkinci Kısmının İkinci Bölümünde düzenlenmiştir....
Aynı Yönetmeliğin 157.maddesinde: “(...)….Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümleri uyarınca, yabancı devlet mahkemelerinden verilen ve ilgili devletin kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların işleme konulabilmesi için, yetkili Türk mahkemesince tenfiz edilmesi veya tanınması zorunludur. (...) Devletimizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin bu konudaki hükümleri saklıdır.” düzenlemesi yer almaktadır. Bu hükme göre de, yabancı mahkeme kararlarının Nüfus Müdürlüklerince işleme konulabilmesi için, yetkili Türk Mahkemesince tenfizi veya tanınması gerekmektedir. Öte yandan, 5718 sayılı Kanunun (MÖHUK) 52. maddesinin ilk cümlesinde, kararın tenfiz edilmesinde “hukukî yararı” bulunan “herkes”in tenfiz isteminde bulunabileceği düzenlenmiştir. Vurgulamakta yarar vardır ki, bu düzenleme, daha önceki Kanun metninde olmayıp, 5718 sayılı Kanunla getirilmiştir....
Maddelerinde düzenlenmiş olup davacının tenfiz talebinin 60 ve 61. Maddeler kapsamında usul ve yasaya uygun olduğu, MÖHUK 62....
Mahkemece; tanınması istenen yabancı ülke kararının vasiyetnamenin açılıp saklanmasını öngören önlem niteliğinde bir işlem olduğu, yabancı mahkeme ilamı hükmünde olmadığı, ancak kesinleşmiş yabancı mahkeme ilamlarının tanınmasının istenebileceği, somut olayda tanınması istenen işlemin önlem niteliğinde bir işlem olduğu,dosya kapsamında davaya konu vasiyetnamenin Türk mahkemelerince açılıp okunduğuna dair bir bilgi ve beyan bulunmadığı, istemin ilgili vasiyetnamenin açılıp okunmasına ilişkin olmadığı, yine ilgili vasiyetnameye yönelik açılmış iptal davası da bulunduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, vasiyetnamenin açılması ile ilgili yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizine ilişkindir. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 54/c maddesinde, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması, tenfiz şartları içinde sayılmıştır....
Davalı vekili cevap dilesinde özetle; boşanmaya ilişkin verilen mahkeme kararının tanınması ve tenfizini kabul ettiklerini, davaya konu yabancı mahkeme kararının velayet, nafaka ve kişisel ilişki yönünden tanınması ve tenfizi talebini kabul etmediklerini, bu yönden Türkiye Mahkemelerince karar verilmesini, velayet, nafaka ve kişisel ilişki yönünde verilen yabancı mahkeme kararının tenfiz yolu ile kabul edilemeyecek olduğunu belirterek, yabancı mahkeme kararının boşanma yönünden kabulüne, velayet, nafaka ve kişisel ilişki yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir....
Mahkemece yukarıda belirtilen yasa hükümleri kapsamında değerlendirme yapılarak, tanınması ve tenfizi istenen Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi ile ilâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin eksiksiz olarak dosyaya celbi hususunda gerekli işlemler yapıldıktan sonra esas hakkında hüküm verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir....
Bunun doğru olmadığı herhangi bir davada ileri sürülebileceği gibi, iptali ve düzeltilmesi de istenilebilir. Yabancı bir mahkemeden alınmış mirasçılık belgesine Türk Hukukunun tanıdığı ve kabul ettiği değerden fazla bir güçte yükletilemez. Mirasçılık belgesinin aksi her zaman ispat edilebileceğine göre de, tanınması yahut tenfizi yoluna gidilemez. Açıklanan nedenlerle, tanınması talep olunan evrakın mahkeme ilamı olmadığı gibi mirasçılık belgelerine ilişkin yabancı mahkeme ilamlarının da tanınması ve tenfizi yoluna gidilemeyeceğinden ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacılar vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacılar vekilinin Kemer 1....