"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayet-Nafaka-Tanımanın İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (anne) tarafından; nafakalar yönünden, davalı-davacı (baba) tarafından ise; nafakalar, kişisel ilişki süresi ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı annenin tüm, davalı-davacı babanın ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayetleri davacı-davalı anneye bırakılan müşterek çocuklar ile davalı-davacı baba arasında kurulacak kişisel ilişkide, çocukların üstün yararı yanında, babalık duygularının da tatmin edilmesi gerekmektedir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Dava dilekçesinde, soybağının reddine ve tanımanın iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davalı ...’in, davacıların babasının hanesine 1826 sayılı Af Kanunu gereğince annesi ...’nin beyanı ile tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu halde dava, Af Kanunu gereğince yapılan tescile itiraz niteliğindedir. Af Kanununa göre yapılan tescillerden kaynaklanan davalarda asliye hukuk mahkemesi görevli ise de merci tayini suretiyle Yargıtay’ca aile mahkemesinin vermiş olduğu görevsizlik kararı kaldırıldığına göre görev hususunda bozma yapılmamıştır....
Soybağının reddi ve tanımanın iptali davaları ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Tanımanın iptalinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra tanımanın iptali davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur. 5.Somut olayda dava nüfus kayıt düzeltilmesi davası olup dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davacıların babası ...'ın yanıltıcı beyanla nüfus kayıtlarına işlendiği iddiasının tespiti amacı ile davacıların babası ... ile ...'ın annesi olduğu iddia edilen Emine Ağırağaç ve ...'...
Noterliği'nin 16/11/2012 tarih ve 14501 yevmiye no ile çıkarılan mirasçılık ilamının iptali ile düzeltilen nüfus kütüğüne göre yeni veraset belgesinin verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bu doğru kayıt, daha sonra açılan bir dava, soybağının reddi veya sonradan evlenme yoluyla soybağına itiraz veya tanımaya itiraz veya tanımanın iptali yahut da Af Kanunları ile yapılan nesep düzeltmeye itiraz ile teknik olarak bir yanlışlığa dönüştürülmektedir. Hal böyle olunca davacı ile gerçek babası Fariz Karabulut arasında soybağı kurulacağından bu haliyle davanın babalık davası olarak nitelendirmesi gerekir. Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup aile mahkemelerinin görevi kapsamındadır. Bu bağlamda çocuk tarafından açılan babalık davasının tefrik edilip aile mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu davanın da esastan reddi, Doğru görülmemiştir....
Bu açıklamalar dikkate alındığında; davacının isteminin kendisine ait 2 adet nüfus kaydının bulunduğu, nüfus kayıtlarının hatalı olduğu gerekçesiyle mükerrer yazılmış olan Düzce İli, Kaynaşlı İlçesi, Dipsizgöl Köyü nüfusunda kayıtlı nüfus kaydının iptaline, T1 ile Hülya Yüksel'in aynı kişi olduğunun tespiti ile mükerrer kaydın iptaline ilişkin olduğu ve bu haliyle davanın gerçek durumu yansıtmayan nüfus kaydının baştan itibaren yanlış şekilde kütüğe geçirilmesinden kaynaklandığı, yoksa kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilginin doğru meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiş olmadığı, olayda soybağının reddi hükümlerinin uygulanamayacağı aile mahkemesinin TMK 282 ve devamı maddelerinde belirtilen ve belirli kişilerce belirli sürelerde açılabilen soybağının reddi, babalık, tanıma ve tanımanın iptali gibi davalara bakmakta görevli olduğu, davanın, 5490 sayılı Yasanın 36....
Sonradan evlenme ile kurulan soybağına itiraz ve iptal davalarına tanımanın iptaline ilişkin hükümler kıyas yolu ile uygulanır. (TMK.md.294/son) Evlenme tarihinden itibaren Türk Medeni Kanununun 300. maddesinde öngörülen 1 ve 5 yıllık hak düşürücü süreler geçmiştir. Davacının, Türk Medeni Kanununun 300/son maddesi uyarınca gecikmeyi haklı kılan bir sebebe dayalı iddiası ve delili de bulunmamaktadır. Hak düşürücü süreler mahkemece kendiliğinden nazara alınır. O halde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekir....
Ö.. tarafından kendi çocuğuymuş gibi nüfusa tescil edildiğini, bu nedenle davalının nüfus kaydında Rahmi olarak görünen baba kaydının iptali ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Davalının, dosyada mevcut doğum tutanağına göre, nüfus kayıtlarında babası görünen R.. Ö.. tarafından, 04.05.1981 tarihindeki beyanına göre 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 24. maddesi ve 4721 sayılı TMK.nun 293. maddesine göre nüfusa tescil edildiği anlaşılmıştır. Bir davada maddi olguları ileri sürmek taraflara, ileri sürülen maddi olguların nitelendirilmesi hakime aittir. Davacı bu dava ile davalının gerçek babasının Şenol olduğu halde nüfus kaydında R.. Ö..’ün çocuğu imiş gibi tescil edildiğini bildirerek, davalının nüfus kaydındaki baba adının iptali ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
TMK'nin 301. maddesi uyarınca babalığın tespiti davası ancak anne veya çocuk tarafından açılabileceğinden, davacı babalık davası açamayacaksa da; babalığın tespiti talebi tanımanın tespiti istemini de içerdiğinden, davacı, çocuğun babası olduğunu ileri sürerek mahkemeye yazılı olarak başvurduğuna göre, bu başvurunun mahkemeye yapılmış "tanıma" başvurusu olarak değerlendirilip bu çerçevede hüküm kurulması gerekirken, bu yön nazara alınmadan hatalı nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Sonuç olarak;Yukarıda gösterilen hususlar gözetilmeden karar verilmesi nedeniyle HMK. 353/1- a-6 anlamında tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin toplandığından ve bu delillerin değerlendirildiğinden söz edilemez....
Tanımanın iptaline ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.” hükümleri yer almaktadır. Somut olayda; evlilik içinde doğan ...'nın 25.10.2004 tarihinde nüfusa tescil ettirildiği, davacının çocuğun soybağının reddi davasını 30.12.2010 tarihinde açtığı, tanık beyanlarına göre ise davacı bu çocukların kendisinden olmadığını çok önceden beri bildiği için öğrenme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. Davacı gecikmenin haklı bir sebebe dayandığını iddia ve ispat da edememiştir. ...ise 21.03.1997 tarihinde evlilikdışı doğum olarak tarafların nikah akdinden önce doğan öz çocuğu olduğuna dair beyanlarına göre bildirim üzerine nüfusa tescil ettirilmiş olduğundan bu çocuk yönünden dava sonradan evlenmeyle kurulan soybağına itiraz niteliğinde olup tanımanın iptaline ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla uygulanması gerekir. Bu davayı ana ve babanın yasal mirasçıları, çocuk ve Cumhuriyet Savcısı açabilir....