Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tanımanın Tespiti Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacının, ...'in babası olarak tanınmasını, çocuğun velayetinin davacıya verilmesini istemiştir. Mahkemece taraflar çağrılıp beyanları alınmadan dosya üzerinden davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece duruşma yapılmadan, davanın reddine karar verilmiş, karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, tanımanın tespitine karar verilmesi istemine ilişkin dava hakkında ilk itirazlar değerlendirilip, taraf teşkili sağlanmadan karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalı ... vekilince duruşmalı diğer davalılar ... ve ... vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmiş ise de, dosya içerisinde tebligat için mürafaa pulu bulunmadığından bahisle duruşma isteminin reddine karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayet-Nafaka-Tanımanın İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (anne) tarafından; nafakalar yönünden, davalı-davacı (baba) tarafından ise; nafakalar, kişisel ilişki süresi ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı annenin tüm, davalı-davacı babanın ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayetleri davacı-davalı anneye bırakılan müşterek çocuklar ile davalı-davacı baba arasında kurulacak kişisel ilişkide, çocukların üstün yararı yanında, babalık duygularının da tatmin edilmesi gerekmektedir....

        Bu doğru kayıt, daha sonra açılan bir dava, soybağının reddi veya sonradan evlenme yoluyla soybağına itiraz veya tanımaya itiraz veya tanımanın iptali yahut da Af Kanunları ile yapılan nesep düzeltmeye itiraz ile teknik olarak bir yanlışlığa dönüştürülmektedir. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Dava dilekçesinde, soybağının reddine ve tanımanın iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davalı ...’in, davacıların babasının hanesine 1826 sayılı Af Kanunu gereğince annesi ...’nin beyanı ile tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu halde dava, Af Kanunu gereğince yapılan tescile itiraz niteliğindedir. Af Kanununa göre yapılan tescillerden kaynaklanan davalarda asliye hukuk mahkemesi görevli ise de merci tayini suretiyle Yargıtay’ca aile mahkemesinin vermiş olduğu görevsizlik kararı kaldırıldığına göre görev hususunda bozma yapılmamıştır....

            Noterliği'nin 16/11/2012 tarih ve 14501 yevmiye no ile çıkarılan mirasçılık ilamının iptali ile düzeltilen nüfus kütüğüne göre yeni veraset belgesinin verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Bu doğru kayıt, daha sonra açılan bir dava, soybağının reddi veya sonradan evlenme yoluyla soybağına itiraz veya tanımaya itiraz veya tanımanın iptali yahut da Af Kanunları ile yapılan nesep düzeltmeye itiraz ile teknik olarak bir yanlışlığa dönüştürülmektedir. Hal böyle olunca davacı ile gerçek babası Fariz Karabulut arasında soybağı kurulacağından bu haliyle davanın babalık davası olarak nitelendirmesi gerekir. Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup aile mahkemelerinin görevi kapsamındadır. Bu bağlamda çocuk tarafından açılan babalık davasının tefrik edilip aile mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu davanın da esastan reddi, Doğru görülmemiştir....

              Sonradan evlenme ile kurulan soybağına itiraz ve iptal davalarına tanımanın iptaline ilişkin hükümler kıyas yolu ile uygulanır. (TMK.md.294/son) Evlenme tarihinden itibaren Türk Medeni Kanununun 300. maddesinde öngörülen 1 ve 5 yıllık hak düşürücü süreler geçmiştir. Davacının, Türk Medeni Kanununun 300/son maddesi uyarınca gecikmeyi haklı kılan bir sebebe dayalı iddiası ve delili de bulunmamaktadır. Hak düşürücü süreler mahkemece kendiliğinden nazara alınır. O halde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekir....

                Bu açıklamalar dikkate alındığında; davacının isteminin kendisine ait 2 adet nüfus kaydının bulunduğu, nüfus kayıtlarının hatalı olduğu gerekçesiyle mükerrer yazılmış olan Düzce İli, Kaynaşlı İlçesi, Dipsizgöl Köyü nüfusunda kayıtlı nüfus kaydının iptaline, T1 ile Hülya Yüksel'in aynı kişi olduğunun tespiti ile mükerrer kaydın iptaline ilişkin olduğu ve bu haliyle davanın gerçek durumu yansıtmayan nüfus kaydının baştan itibaren yanlış şekilde kütüğe geçirilmesinden kaynaklandığı, yoksa kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilginin doğru meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiş olmadığı, olayda soybağının reddi hükümlerinin uygulanamayacağı aile mahkemesinin TMK 282 ve devamı maddelerinde belirtilen ve belirli kişilerce belirli sürelerde açılabilen soybağının reddi, babalık, tanıma ve tanımanın iptali gibi davalara bakmakta görevli olduğu, davanın, 5490 sayılı Yasanın 36....

                TMK'nin 301. maddesi uyarınca babalığın tespiti davası ancak anne veya çocuk tarafından açılabileceğinden, davacı babalık davası açamayacaksa da; babalığın tespiti talebi tanımanın tespiti istemini de içerdiğinden, davacı, çocuğun babası olduğunu ileri sürerek mahkemeye yazılı olarak başvurduğuna göre, bu başvurunun mahkemeye yapılmış "tanıma" başvurusu olarak değerlendirilip bu çerçevede hüküm kurulması gerekirken, bu yön nazara alınmadan hatalı nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Sonuç olarak;Yukarıda gösterilen hususlar gözetilmeden karar verilmesi nedeniyle HMK. 353/1- a-6 anlamında tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin toplandığından ve bu delillerin değerlendirildiğinden söz edilemez....

                UYAP Entegrasyonu