anılan faydalı modelin ve endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğünün gerektiği ve hukuki korumadan yararlanamayacağı kanaatine varılarak; 1- Davacı Kurteş Ltd Şti tarafından açılan asıl davanın REDDİNE, 2- Birleşen dosyada davacı VTS AŞ tarafından açılan davanın ise KABULÜNE, Kurteş Ltd Şti adına tescilli dava konusu TR 2012 13840 Y sayılı faydalı modelin ve 2012 06268 nolu endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğünün tespitine ve sicilden silinmesine" karar verilmiştir....
Yerel mahkemece Dairemiz kaldırma kararı sonrası yapılan yargılama sonucu, tanıma ve tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararının kesinleştiğini gösteren o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile o yerdeki Türk Konsolosluğu veya Noter tarafından onaylanmış Türkçe tercümesinin sunulması için davacı tarafa süre verilmiş ve verilen süre içinde ibraz edilen belge ve tercümelerine göre tanıma ve tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararının 13/07/2016 tarihinde kesinleştiği yerel mahkemece kabul edilerek, bu kez yabancı mahkeme kararının sadece alacağa yönelik kısmının tanıma ve tenfizinin talep edildiği, aracın geri alınmasına yönelik kısmın tanıma ve tenfizinin talep edilmediği, talep ile bağlı kalınarak kısmı tanıma ve tenfiz kararı verilmesinin kamu düzenine, yabancı mahkeme kararına ve Türk Hukuku'na aykırılık teşkil edeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş olduğu görülmüştür....
ve vekaletnamelerle, vasiyetname, mülkiyeti muhafaza kaydı ile satış, gayrimenkul satış va'di, vakıf senedi, evlenme mukavelesi, evlat edinme ve tanıma, mirasın taksimi sözleşmesi ve diğer kanunlarda öngörülen sair işlemler bu fasıl hükümlerine göre düzenlenir.” hükmü çerçevesinde, haciz yapılmasını sağlamak için, davacının tek taraflı irade beyanını içeren belgenin, anılan madde kapsamında tapuda işlem yapılmasını gerektiren sözleşme olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığının gözetilmemesi; 14.10.2003 tarihli davacının imzasını taşıyan muvafakat sonucu, Kurumca muvafakate konu şart yerine getirilerek, davacının taşınmazı üzerine haciz işleminin gerçekleştirildiğinin nazara alınmaması isabetsizdir....
"İçtihat Metni"Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, ... gemi sicilinde kayıtlı yolcu taşımacılığında kullanılan ticari teknenin satış sözleşmesinin feshi ve çeklerin hükümsüzlüğünün tesbitine ilişkin olup, buna göre dosyanın temyiz incelemesini yapma görevi Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığına aittir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay 11.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 23.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın eser sözleşmesi nedeni ile verilen banka teminat mektubunun hükümsüzlüğünün tespitine ilişkin bulunmasına göre, kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 15.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 16.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Tanıma halinde, yabancı ilamın “kesin hüküm” etkisi, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade edeceğine (5718 s. MÖHUK md.59) ve tanıma kararı verilip kesinleşmesi halinde, yabancı mahkemece verilmiş olan kararın kesinleşme tarihi, boşanma tarihi olarak kabul edileceğine (Nüfus Hizmetleri Kanunu Yönetmeliği md.58) göre, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihin hiçbir duraksamaya yer verilmeksizin saptanması zorunludur. Bu sebeple tanınması istenen boşanma kararının kesinleştiği tarihin, o ülke yetkili makamlarından sorulup tespiti gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. 2-Kabule göre de; 2675 sayılı Kanun, 12.12.2007 tarihinde yürürlükten kalkmış, bu Kanunun yerini aynı tarihte yürürlüğe giren 5718 sayılı Kanun almıştır. Bu husus nazara alınmadan, yürürlükte bulunmayan kanuna atıf yapılarak hüküm kurulması da doğru bulunmamıştır....
Çocuklar ile baba arasındaki soybağı ilişkişi 03.12.2010 tarihinde tanıma ile kurulmuştur. Bu aşamadan sonra, baba hanesinde kayıtlı çocukların bu hanedeki kayıtlarının iptali için açılacak dava tanımanın iptalidir. Türk Medeni Kanununun 300. maddesi “Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer. İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Çocuğun dava hakkı,.... olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Yukarıdaki süreler geçtiği hâlde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.” hükmünü içerdiği, davacı tarafından 03.12.2010 tarihinde tanıma işlemi yapılmış, dava ise bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 20.10.2014 tarihinde açılmıştır....
Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talep halinde gönderilmesi şeklinde hüküm kurduğunu, davacı tarafın dava dilekçelerinde ve başvurularında dava konusunun tanıma ve tenfiz olduğunu açıkça belirtildiğini, işbu sebepten ilk derece mahkemesinin görevsiz olduğunun sabit olduğunu ancak görevli mahkemenin tespiti hususunda hukuka aykırı bir karar vererek yine bir başka asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu belirttiğini, Yerel mahkeme kararında dava konusu olan tanıma ve tenfiz hususundan ziyade esasa bağlı kalınarak uyuşmazlığın bir deniz alacağından çıkmasından sebep görevli mahkeme olarak deniz ihtisas mahkemesinin görevli olduğunu hüküm altına aldığını ancak her ne kadar uyuşmazlık deniz alacağından kaynaklansa dahi dava konusunun tanıma ve tenfiz olduğunu bu nedenle görevli mahkemenin HMK uyarınca asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını dosyanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, istinaf kanun yolundan doğan harç...
Gerekçe: Davacı işçi açmış olduğu bu davada, iş sözleşmesinin feshedildiği 18.02.2011 tarihinde Organizasyon Şemasının görev ve sorumluluk alanını - gerçeği yansıtmadığının ve sahte olduğunun - hükümsüzlüğünün tespiti talebiyle tespit davası açmıştır. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda işveren tarafından düzenlenen organizasyon şemasının davacının işyerindeki yetki ve sorumlulukları itibariyle gerçeği yansıtmadığı, organizasyon şemasında yer aldığı konumdaki görev tanım ve yetkilerinin davalı tarafından somut ve denetime elverişli şekilde ortaya konulamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne dair hüküm kurulmuştur. Davacı işçinin daha önce fesih bildirimine itiraz ile işe iadeye dair dava açtığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kabul kararı üzerine Yargıtay tarafından verilen karar ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davacı işçinin işveren vekilinin yardımcısı olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair kesin olarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır....
Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 03/04/2014 tarih ve 2014/9-2014/195 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, 02.02.2011 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısı ile davalı şirketin yeni yönetim kurulunun seçimine ilişkin olağanüstü genel kurul kararının yoklukla sakat olduğunu ileri sürerek anılan genel kurul kararının hükümsüzlüğünün tespiti ile iptalini talep ve dava etmiştir....