nin ...... ......sı olmadığı hususunda güçlü şüphelerinin olduğu ileri sürülerek tanımanın butlanı yolu ile iptali istenmiş, mahkemece davanın süresinde açılmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. 04.06.1958 tarihli ve 15/6 Sayılı Yargıtay ...... kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Eldeki dava yönünden öncelikle çözümlenmesi gereken husus; davacının iddiası ve mahkemenin kabulünde olduğu üzere davanın 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 297 ve devamı maddelerinde düzenlenen ...... tarafından ...... ve anne aleyhine açılan tanımanın iptali davası olup olmadığıdır. Bilindiği üzere, ...... birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade ettiğinden bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur....
Talep, yabancı mahkeme tarafından verilen kararın tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir. Davacı şirket tenfizini istediği Milano Medeni Hukuk Mahkemesi’nin 14.05.2017 tarih ve ... sayılı ilamında davalı şirketten ticari ilişkiden dolayı alacaklı olduğunu ileri sürerek tanıma ve tenfiz talebinde bulunmuştur. Tanıma ve tenfiz hususları 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 50. vd maddelerinde düzenlenmiştir. Tanıma, yabancı mahkeme kararının kesin hüküm etkisinin yabancı bir ülkeye teşmilini ifade eder. Tenfiz ise; yabancı mahkeme ilamının icrai etkisinin /kuvvetinin kabul edilmesidir. Dava dilekçesinde tanıma ve tenfiz istemlerinde birlikte bulunulmuştur. Bir yabancı mahkeme ilamının tenfizine karar verilebilmesi için öncelikle tanınması gerekir. Yani tenfiz zaten tanımayı da içerir....
Mahkeme, taraflar arasında imzalanmış olan 10/01/2019 tarihli çelik satımına ilişkin tercümeli pazarlama ve satış sözleşmesi, 25/12/2019 tarihli tahkim şartının aslı ile onanmış örneği, 20/12/2020 tarihli Tahkim Kararı ve 28/01/2021 tarihli karar düzeltme kararı ile kesinleşme şerhi ve usulüne uygun onanmış örneği kapsamında , taraflar arasında 10/01/2019 tarihli satış sözleşmesi olduğu, tanınması ve tenfizi talep edilen 20/12/2020 tarihli Tahkim Kararının 28/01/2021 tarihli karar düzeltme kararı ile kesinleştiği, davacı tarafından Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanunu'nun ilgili maddelerinde belirtilen şartları taşıyan dava konusu kararın kesin olarak verilen kararının Türkçe onaylı tercümesiyle aslının sunulduğu gerekçesiyle; "Davanın kabulü ile 20/12/2020 tarihli hakem kararı, 28/01/2021 tarihli hakem kararının tadili kararının tanıma ve tenfizine" karar vermiştir....
Maddi olayı açıkladıktan ve kararın doğal sonuçlarını da gösterdikten sonra “bu davada” ve “bu davaya özgü olarak” 5718 sayılı Kanun hükümlerinin neden uygulanmayacağının “hukuki gerekçelerini” açıklayacağız. YABANCI MAHKEME KARARI TÜRK MAHKEMESİNDEN VERİLEN BAŞKA KARARLAR İLE BAĞDAŞMAYACAK NİTELİKTEDİR ... ... ...’ın askerlik görevini yaparken 24.3.1999 tarihinde şehit düşmesiyle Türk hukukuna göre evlilik “ölümle” son bulmuştur. Evlilik 24.3.1999 tarihinde ölümle son bulduktan sonra tanıma davası açılabilir mi? Başka bir anlatımla evlilik ölümle son bulduktan ortada hukuken geçerli bir evlilik bulunmamasına rağmen sanki taraflar halen evli imiş gibi tanıma davası açılabilir mi? Tanıma davası açılırsa verilecek tanıma kararı Türk kamu düzenine açıkça aykırılık teşkil etmez mi?...
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/1432 KARAR NO : 2021/1607 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ÇİFTELER ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 23/03/2021 NUMARASI : 2019/268 ESAS 2021/62 KARAR DAVA KONUSU : Tanıma KARAR : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı davacı vasisi tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla HMK’nın 353. maddesi gereğince duruşma yapılmadan incelenmesine karar verilerek HMK’nın 355. maddesi gereğincede; istinaf dilekçesinde yazılan sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak dosya incelendi, TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vasisi 06.09.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalının gayri resmi evliliklerinden olan çocukları Çiğdem'in annesinin nüfus hanesinden silinerek babasının nüfus hanesine tescilini talep ve dava etmiştir....
Tarafların nüfus aile kayıt tabloları üzerinde yapılan inceleme de ,davacının dava dışı Çoşkun Çakı'nın nüfusuna "doğumla" kaydedildiği iddia edildiği gibi tanıma işleminin bulunmadığı annesinin ise Mesude Çakı olduğu anne ve kayden baba olan Çoşkun Çakı arasında evlilik bağının bulunmadığı, anne Mesude Çakı ile baba olduğu iddia edilen davalı T2'nın 13.09.1993 tarihinde evlendikleri anlaşılmıştır. Buna göre öncelikle davacının iddiasının araştırılarak nüfusa tescil dayanak belgelerinin ilgili nüfus müdürlüğünden celbi sağlanarak dava dışı Çoşkun'un nüfusuna kaydının doğumla mı, tanıma yolu ile mi gerçekleştiğinin tespiti yapılarak davacıya davasının açıklattırılmaması doğru görülmemiştir. Bilindiği üzere, çocukla ana arasındaki soybağı doğumla; baba arasındaki soybağı ise ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. Esasen soybağına ilişkin uyuşmazlıklarda, kişisel durum ile ilgili nüfus kaydında yer alan bilgi "doğru" olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tanıma ve Tenfiz Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle tanıma talebi usulü eksiklik sebebiyle reddedilmiş olup, bu nitelikteki ret kararının kesin hüküm oluşturmayacağına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 90.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 18.10.2012 (Prş.)...
ın doğduğunu ve beyana dayalı olarak davacının hanesine ... ad ve soyadı ile kaydedildiğini, ...'ın yaşamını bu kayıtla sürdürdüğünü, ancak ...'ın babası ...'ın davacının bilgisi dışında tanıma senedi düzenleterek başka bir TC numarası ile kendi hanesine kaydettirdiğini ileri sürerek tanıma senedinin ve buna bağlı olarak yapılan nüfusa tescil işleminin iptalini istemiştir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 07.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Holding A.Ş, ..., ... vekili temyiz etmiştir. 1-Asıl ve birleşen dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Davalılar vekili, davacının hukuki sebepleri aynı olan işbu davayı daha önce yabancı mahkemede açtığını, yabancı mahkeme tarafından davanın reddine karar verildiğini ve yabancı mahkeme kararının kesinleştiğini ve ... .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/127 esas sayılı dosyası ile tanıma davası açıldığını, bu davanın kesin hüküm nedeniyle reddi için tanıma davasının bekletici mesele yapılmasını savunmuş, mahkemece, davalının söz konusu savunması; davanın yabancı mahkemede açılmasından sonra yeni deliller ortaya çıktığı gerekçesiyle reddedilmiş ve işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiştir....
Hukuk Dairesi'nin 2021/566 E 2022/442 K sayılı kararı ile esastan reddine karar verildiği ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi kararının Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2022/4913 E 2022/5399 K sayılı 06/06/2022 tarihli kararı ile onandığı, bu şekilde Ankara 9. Aile Mahkemesi'nin 2020/372 E 2021/102 K sayılı 11/02/2021 tarihli kararının 06/06/2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu çerçevede; dava dosyası içeriğine ve dosyadaki belgelere göre, ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerin değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, mahkemenin vakıa ve hukukî değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı anlaşılmakla, davacının istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir....