Bu durumda, temyize konu karar gerçekte 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429/3.maddesi anlamında direnme kararı niteliğinde olmayıp yeni delile dayalı yeni bir hüküm niteliğindedir. Yapılan açıklamalardan sonra davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; davanın tespit öncesi taksim anlaşmasına dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu taşınmazın öncesinin tapusuz olduğu ve muristen intikal ettiği, bu hususun taraflarca da kabul edildiği gözetildiğinde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15/1-3 maddesine göre, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malın aynı Kanun’un 14. maddesi gereğince mirasçılar arasında taksim edildiği belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispatlanabilir....
Mahallesi, Bodrum+Zemin Kat 6 Nolu bağımsız bölümdeki davacı ve davalının tam hisse ile malik bulunduğu tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, ... ili, Merkez ilçe, Küme Mahallesi, Bodrum Kat 4 Nolu bağımsız bölümdeki davacı ve davalının tam hisse ile malik bulunduğu tapu kaydının iptali ile davacı ... adına 1/2, davalı ... adına 1/2 oranında tapuya kayıt ve tesciline” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava, miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, dosyaya ibraz edilen miras taksim sözleşmesine göre, muristen intikal eden taşınmazlardan, ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 01/06/2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 31/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı, paydaş olduğu ... ilçesi, 191 parsel sayılı taşınmazda 24.02.2015 tarihinde davalıya yapılan pay satışı ile ilgili önalım hakkını kullandığını belirterek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Davalı vekili, fiili taksim nedeniyle davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, fiili taksim nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir....
Taraflar arasındaki miras taksim sözleşmesinin tarafların iradesine aykırı infaz edildiği iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, kadastrodan önceki hukuki nedenlere dayalı olarak miras payına yönelik açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
Mahkemece, davacının temliki bilip taşınmazın bir kısmını uzun yıllardır kullandığı, temlik tarihi, rızai taksim sözleşmesi ve mirasbırakanın ölüm tarihinden itibaren çok uzun süre geçtikten sonra dava açılmasının TMK.'nın 2. maddesine aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.11.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ve diğerleri gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı....
Hukuk Dairesinin 29.05.2018 tarihli ve 2016/18325 Esas, 2018/13327 Karar sayılı ilâmında, "Dosya içerisinde yer alan 31.10.1990 tarihli miras taksim sözleşmesinin TMK'nun 677. maddesine göre geçerli bir sözleşme olduğu, dava konusu 4022 parsel sayılı taşınmazın taksim sözleşmesinde sınırları belirtilen taşınmaz olduğu konusunda ihtilaf bulunmadığı; ancak sözleşme içeriğine göre taşınmazın 15,5 dönümünün davacıya verildiği, dava tarihinden sonra düzenlenmiş 11.06.2016 tarihli belgenin resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu, bu nedenle ...'a ait bütün hisselerin devrine karar verilmesinin doğru olmadığı, dava konusu 4022 parsel sayılı (yenileme ile 8749 ada 30 parsel) taşınmazda taksim sözleşmesinde belirlenen miktarın hesaplanması için uzman bilirkişiden rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, bu husus gözetilmeden Davalı ...'...
Davacı tanığı Osman Konağ, taşınmazların ortak muristen kaldığını taksim konusunu bilmediğini, 40 yıla yakın süredir davalının tasarrufunda olduğunu bildirmiş, davalı tanıkları...ile..., 35-40 yıldan fazla zamandır davalı tarafından kullanıldığını, vergi kayıtlarının dava konusu yerleri kapsadığını ileri sürmüş, taksim olgusundan söz etmemişlerdir. Diğer yönden uyuşmazlık konusu parsellerin dayanağı olan vergi kayıtlarında tarafların miras bırakanları ... ve ... 1/2 oranında pay sahibidirler. TMK. nun 6.maddesi hükmü uyarınca herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Bu kural gereğince davacılar bu yerlerin miras bırakandan kaldığını, terekesinin taksim edilmediğini, davalı ise, dava konusu parsellerin ortak miras bırakanla ilgisinin bulunmadığını veya taksim yoluyla kendisine kaldığını kanıtlaması gerekmektedir....
Somut olaya gelince, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 7/4. maddesine göre kadastro tutanağı düzenlenmeyen ve paftasında yol olarak gösterilen bu yerle ilgili olarak kadastroya tabi olması yolunda herhangi bir iddia vaki olmamış ve dava tarihi olan 28.10.2010 tarihine kadar geçen süre içerisinde hak arama yoluna başvurulmamıştır. Bu nedenle; davanın, makul sürede açılmadığı ve dava konusu taşınmazın paftasında yol boşluğu olarak gösterildiği tarihten dava tarihine kadar 20 yıl geçmediği dikkate alınarak, reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Kabule göre de; dava TMK. nun 713/1. maddesine dayalı olarak açılan "tescil" davası olduğu halde, mahkemece " tapu iptali ve tescil " davası olarak nitelendirilmesi ve paftasında "yol" olarak belirlenen taşınmaz tapusuz yer olduğundan mahkemenin kararında yazılı olduğu üzere “yol olarak tescil gören alanın iptali” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı T18 istinaf dilekçesi ile; " Davanın, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve TMK. nun 713/2. fıkrasında yer alan '... maliki 20 yıl önce ölmüş...' hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun. 713/1 ve 2 fıkraları gereğince tapunun hukuki değerini yitirdiği gerekçesiyle açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davası olduğunu, tüm bu hususların yeterince irdelenmeden karar verilmiş olduğunu, davacının ve İzzet Susoy mirasçılarının zamanaşımı koşullarını taşıyıp taşımadığı yani yerel mahkemenin 20 yıldır nizasız ve fasılasız zilyetlikleri sübuta ermeden tapu iptal ve tesciline karar verilmesinin kabul edilemez olduğunu, bir an için davacının davasında haklı olduğunu düşünsek bile yerel mahkemenin yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınması yönündeki kararı hukuka, kanuna ve hakkaniyete aykırı olduğunu, " öne sürerek kanun yoluna başvurmuştur....