Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

den 303 parsel sayılı taşınmazın 13.02.1985 tarihli taksim sözleşmesine göre ekli krokide dört numara ile gösterilen 10.328 m2 miktarındaki kısmını satın almayı vaad etmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 676. maddesine göre, paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlı olup bütün mirasçıların katılması zorunludur. Dosya içerisinde bulunan taksim krokisinde murisin tüm mirasçılarının yer almadığı, davacının paylaşım yaptıklarını iddia ettiği 18.05.1965 tarihli miras taksim sözleşmesinin de dosya arasında bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece öncelikle yapılması gereken 18.05.1965 tarihli taksim sözleşmesinin dosya arasına getirtilerek geçerli olup olmadığının incelenmesi gerekir. Ayrıca dava konusu taşınmaz ile ilgili Kumluca Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/40 Esas sayılı dosya ile ortaklığın giderilmesi davası olduğu bu dosyanın Kumluca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/131 Esas sayılı dosyasının sonucu beklediği anlaşılmıştır....

    imzalar karşılaştırıldığında aralarında benzerlik ve tutarlılık olmadığının açıkça görüleceği, davalının okur-yazar olmadığı gözetildiğinde imza kullanmasının da mümkün olmayacağı, noterlikçe düzenlenmedikçe yazılı sözleşme yapmasının mümkün olmadığı, TMK 676'ncı maddesi uyarınca miras taksim sözleşmesinin geçerliliği bütün mirasçıların iştiraki ile imza altına alınmış olmasına bağlı olduğu, mirasçı Gülsüm Erdoğan'ın miras taksim sözleşmesinde imzası olmadığından; tüm mirasçıların katılım şartı gerçekleşmediğinden sözleşmenin geçersiz olduğundan bahisle davanın reddini savunmuştur....

    KARAR Davacı vekili, tarafların ortak murisi olan ...’dan miras kalan dava konusu taşınmazları da kapsayacak şekilde miras taksim sözleşmesi yapıldığını, müvekkillerinin üzerlerine düşeni yaparak anlaşma gereği ilgili taşınmazları davacılara devrettiğini ancak davacıların üzerlerine düşen vecibeleri yerine getirmediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....

      Dava, miras taksim sözleşmesine dayalı olarak TMK'nun 676. maddesi gereğince açılan ve mirasçılar arasında yürüyen, mülkiyetin aktırılmasına ilişkin tapu ipt... ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dava konusu 155, 370, 831 ve 548 parsellerin tapulama çalışmaları sonucunda 26.09.1956 tarihinde ortak muris ... adına tapuya tescil edildiği ve murisin dosyada bulunan veraset belgesine göre 01.06.1962 tarihinde öldüğü saptanmıştır. TMK'nun 676/son maddesine göre tapulu taşınmazlara ilişkin olarak mirasçılar arasında yapılan taksim sözleşmeleri yazılı olması şartı ile geçerli olup, sözleşmenin yazılı olması bir ispat şartı değil geçerlilik şartıdır. Somut olayda murisin 1962 yılında ölümünden sonra bütün mirasçıların katılımı ile yapılmış yazılı taksim sözleşmesinin varlığı davacı tarafından ispatlanmamıştır....

        İşte bunun içindir ki, gerek Türk Medeni Kanunu'nun 676/2. maddesi hükmünde ve gerekse 10.12.1952 tarihli ve 2/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında taksim sözleşmesinin tüm mirasçıların katılımı ve yazılı olması taksimin geçerliliği için yeterli kabul edilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya gelince; taraflar arasında yazılı bir taksim sözleşmesi bulunmadığı ve davalı ...’nin dava konusu taşınmazın davacıya bırakıldığı iddiasını kabul etmediği sabittir. Her ne kadar Mahkemece kadastro tespitinden sonra ve kadastro tutanağının kesinleşmesinden önce taksimin yapıldığı gerekçesiyle yazılı miras taksim sözleşmesine gerek olmadığı belirtilmişse de; dava konusu taşınmaz dayanak tapu kaydına istinaden tespit gördüğünden yani taşınmazın öncesi de tapulu olduğundan Mahkeme gerekçesi hatalıdır....

          Dava; TMK.nun 676.maddesi uyarınca taksim sözleşmesine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz, tarafların ortak miras bırakanı .... adına tapuda kayıtlıdır. Kayıt maliki 28.01.1975 tarihinde ölmüştür. Taşınmaz elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup dava mirasçıları arasında açılıp yürüyen bir dava niteliğindedir. Davacı vekili, 12.04.1975 tarihli “taksim ve anlaşma mukavelenamesi” adı altında düzenlenen sözleşmeye dayanmaktadır. TMK.nun 676. maddesinde; mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesinin mirasçıları bağlayacağı, paylaşma sözleşmesiyle mirasçıların, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini kabul edebilecekleri ve paylaşma sözleşmesinin geçerliliğinin yazılı şekilde yapılmasına bağlı olduğu açıklanmıştır....

            İşte bunun içindir ki, gerek Türk Medeni Kanunu'nun 676/2. maddesi hükmünde ve gerekse 10.12.1952 tarihli ve 2/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında taksim sözleşmesinin tüm mirasçıların katılımı ve yazılı olması taksimin geçerliliği için yeterli kabul edilmiştir....

              Dava, 24.10.2003 tarihinde tapuda yapılan resmi taksimin infazına ya da resmi taksim sözleşmesinin yerine getirilmesi isteğine yönelik olmayıp, taksimde kendisine verilen 464 sayılı parsel içerisinde evinin yer almaması nedeniyle ve davalılar adına tapuda kayıtlı bulunan 463 sayılı parsel içinde kalması olgusuna dayanılarak iptal ve tescil istenildiğine, olayda hata ve yanılgıya dayanıldığına, mahkemece de yukarıda açıklandığı biçimde hataya ve yanılgıya dayalı olarak nitelendirme yapıldığına göre hükme yöneltilen temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek 1. Hukuk Dairesine aittir. (26.01.2012 tarih 1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulu Kararı ile, 4721 sayılı TMK.nun 676, 677 ve 678. maddelerinden kaynaklanan miras taksim sözleşmesi ve miras payının devri sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil davaları sonucu verilen hükümler ve kararların 8. Hukuk Dairesince bakılması öngörülmüştür.) Somut olayda söz konusu olan, taksim sözleşmesine dayalı olarak iptal ve tescil istenilmemiştir....

                Öncelikle şu ifade edilmelidir ki, taksim sözleşmesinin geçerli olabilmesi için miras bırakanın ölümünden sonra bütün mirasçıların veya temsilcilerinin iradelerinin birleşmesi asıldır. Bir başka ifadeyle, tüm mirasçıların veya temsilcilerinin bir araya gelerek taşınmazları paylaşıp herbirinin kendi payına düşeni aldığı ve diğer mirasçıların paylarına düşenler bakımından da karşılıklı olarak vazgeçtikleri açık ve kesin şekilde belirlenmedikçe taksimin sabit olduğu kabul edilemez. İşte bunun içindir ki, gerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 676/2. maddesi hükmünde ve gerekse 10.12.1952 tarihli ve 2/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında taksim sözleşmesinin tüm mirasçıların katılımı ve yazılı olması taksimin geçerliliği için yeterli kabul edilmiştir. Somut olaya gelince; dosya içeriğinde muris ...'...

                  Mahkemece; araştırmalara rağmen rızai taksim sözleşmesinin aslına ulaşılamadığı, davalıların rızai taksimin varlığını kabul etmedikleri gerekçeleriyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya kapsamından, davacının yargılama sırasında rızai taksim sözleşmesinin sadece fotokopisini dosyaya ibraz ettiği, rızai taksim sözleşmesinin aslının dosyaya sunulmadığı anlaşılmış ise de, davacı vekilinin temyiz aşamasında ... havale tarihli dilekçesi ekinde; davasına dayanak olarak belirttiği ve daha önce fotokopisini sunduğu "mirasın rızai taksim sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin aslını dosyaya ibraz ettiği görülmüştür....

                    UYAP Entegrasyonu