Davacı tarafından kambiyo hukukuna dayanılmış olması nedeniyle, kambiyo senedine dayalı takip nedeniyle genel zamanaşımı süresinin uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, TBK'nın 156/2. maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresinin de uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Dosya içerisinde kesin aciz vesikası bulunduğuna ilişkin bir kanıt bulunmadığından İİK'nın 143/6. maddesindeki zamanaşımı süresinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır....
İİK’nun 71. maddesine göre süresiz olarak ileri sürülebilecek olan zamanaşımı şikayeti ise, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi hali için geçerlidir. Ancak, takibin kesinleşmediği hallerde, takip tarihinden sonra, fakat ödeme emrinin tebliğinden, diğer bir anlatımla takibin kesinleşmesinden önce gerçekleşen zamanaşımı itirazı hakkında İİK'nun 168/5 ve 169/a maddeleri koşullarında inceleme ve değerlendirme yapılması zorunludur. Somut olayda, alacaklının, zamanaşımı dolmadan 17/06/2014 tarihinde takibe başladığı, borçluya 23/12/2014 tarihli talep doğrultusunda gönderilen ödeme emrinin tebliğ edilmediği, borçlunun takip tarihinden itibaren dosyanın işlemsiz bırakıldığından zamanaşımının dolduğuna yönelik itirazda bulunduğu, bu tarihte henüz takibin kesinleşmediği, dolayısıyla borçlunun itirazının İİK'nun 168/5. maddesi kapsamında zamanaşımı itirazı olduğu ve aynı madde gereğince yasal beş günlük sürede 05/06/2020 tarihinde yapıldığı görülmektedir....
karar verilmiş isede mahkemenin kararı 06.07.2004 tarihi sonrası prim borçları yönünden yanılgılı değerledirmeye dayalıdır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacılaraicra emrinin usulüne uygun tebliğ edildiğini, davanın süresinde açılmadığını, takip dayanağı olan belgenin ilam niteliğinde olduğunu, kefil davacılar yönünden icra takibinin 17/10/2008 tarihli taksit ve sonrası taksitler için açıldığını ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin aşılmadığını, faize itirazın reddi gerektiğini beyan ederek, davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...Şikayet konusu işlemin icra dosyasında alacağın kaynağını oluşturan kefalet sözleşmesinin noterce onaylama şeklinde hazırlanan belge olduğu icra müdürlüğü tarafından bu evrakın ilamlı takibe konu olmaması gerekirken ilamlı takip yapılması ve borcun zaman aşımına uğradığı beyan edilerek takibin iptali istenmiştir....
Davacının tutanak tarihi itibariyle zararı ve tazminat yükümlüsünü bildiği dosya kapsamından anlaşılmakla birlikte, davacının icra takibine başladığı tarihte zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği, icra takibiyle zamanaşımının kesildiği icra takibinden sonra zamanaşımı süresinin yeniden işlemeye başladığı varsayılsa dahi, dava tarihi itibariyle TBK. m. 72'de düzenlenen --- zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu anlaşılmış olup, davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı def'i yerinde olduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Kararı, davalı temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Takip talebinde, 2.330,00 TL asıl alacak, 4.570,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.900,00 TL' nin asıl alacak miktarın takip tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsili istenmiştir. Bilirkişi rapounda, asıl alacak miktarı 2.237,00 TL, işlemiş faiz miktarı 2.152,45 TL olarak belirlendiği halde, mahkemece toplam 4.479,45 TL'nin asıl alacak olarak kabulü ve takip tarihinden sonrası için bu miktar üzerinden faiz yürütülmesi HUMK' nun 74 ncü ( HMK' nun 26 ıncı) maddesinde öngörülen taleple bağlılık ilkesine aykırı olup, faize faiz yürütülmesi BK'nun 104/son fıkrasına uygun düşmediğinden hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir....
Bu nedenle Mahkemece, itirazın infazda tereddüt yaratmayacak şekilde takip talebi ve ödeme emrinde 163.353,66- TL olarak gösterilen asıl alacak kalemi ve "faiz ve masraflar" olarak gösterilen alacak kısmının 59.960,82- TL'lik kısmı üzerinden kaldırılmasına ve devamına karar verilmesi gerekirken, sadece "asıl alacak" olarak belirtilen kısım üzerinden devamına karar verilmesi yerinde olmamıştır. Takipte aciz vesikalarına takip tarihine kadar işletilen 248.740,33- TL faiz alacağı kısmı ve takip sonrası istenen faiz yönünden itirazın kaldırılması gerekip gerekmediği ihtilaf konusudur. İİK'nın 143/4. maddesinde "Aciz vesikasında yazılı alacak miktarı için faiz istenemez." düzenlemesi yer almaktadır. Davacının aciz vesikasının alındığı takip dosyaları ile ilişkili olarak açığı tasarrufun iptali davasında Serim Kumraloğlu lehine yapılan tasarrufun İstanbul 3....
Bu nedenle Mahkemece, itirazın infazda tereddüt yaratmayacak şekilde takip talebi ve ödeme emrinde 163.353,66- TL olarak gösterilen asıl alacak kalemi ve "faiz ve masraflar" olarak gösterilen alacak kısmının 59.960,82- TL'lik kısmı üzerinden kaldırılmasına ve devamına karar verilmesi gerekirken, sadece "asıl alacak" olarak belirtilen kısım üzerinden devamına karar verilmesi yerinde olmamıştır. Takipte aciz vesikalarına takip tarihine kadar işletilen 248.740,33- TL faiz alacağı kısmı ve takip sonrası istenen faiz yönünden itirazın kaldırılması gerekip gerekmediği ihtilaf konusudur. İİK'nın 143/4. maddesinde "Aciz vesikasında yazılı alacak miktarı için faiz istenemez." düzenlemesi yer almaktadır. Davacının aciz vesikasının alındığı takip dosyaları ile ilişkili olarak açığı tasarrufun iptali davasında Serim Kumraloğlu lehine yapılan tasarrufun İstanbul 3....
Genişletilmiş olan bu savunmaya, davacı tarafça (açık veya zımni) izin verilmediği takdirde, zamanaşımı def’i incelenemez.Açıklandığı gibi somut olayda davacıya zamanaşımı itirazı konusunda, 02/03/2011 tarihli dilekçe tebliğ edilmemiş, bu konuda açıkça okunup beyanı sorulmamış olduğundan artık zamanaşımı def'inin varlığından söz edilemez....
Zamanaşımı itirazı, senet metninden anlaşılan itiraz sebepleri arasındadır (Prof.Dr.Baki Kuru, İİH-1. Cilt 1988- sh.242 ve devamı). Öte yandan takibin genel haciz yoluyla yapılmış olması bono için yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanmayacağı sonucunu doğurmaz. Somut olayda, takip dayanağı bononun 17/04/2015 keşide ve 29/04/2016 vade tarihli olduğu, 05/10/2020 tarihinde genel haciz yoluyla takip başlatıldığı, borçlu tarafından cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunulduğu, takibe konu bono kambiyo vasfına haiz olup vade tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK'nun 778. maddesinin göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 749. maddesi gereğince takip tarihi itibariyle üç yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmıştır....