Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Mahkemesi, 97. maddenin yerine 99. maddenin uygulanıp, uygulanmayacağını takibin taraflarının ya da 3. kişinin şikayeti üzerini değerlendirebilir. Somut olayda, üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunması ve alacaklının istihkak iddiasına itiraz etmesi nedeniyle İcra Müdürlüğü tarafından İİK'nin 96. ve 97. maddeleri uyarınca takibin taliki veya devamı hakkında karar verilmesi için dosyanın İcra Mahkemesine gönderildiği,uyuşmazlığın İİK 97-99. maddelerinin uygulanmasına ilişkin şikayete ilişkin olmadığı anlaşıldığından İİK 97. maddesi uyarınca takibin devamına veya talikine dair karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 21....

    Tapu Sicil Müdürlüğüne doğrudan yazı yazılarak taşınmaza haciz konulduğu uyuşmazlıkta haczin kaldırılması için asıl takibin yapıldığı icra müdürlüğünün bağlı bulunduğu İcra Mahkemesine başvurulması gerektiği gerekçesiyle, görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. İİK.nun 4.maddesi gereğince takip hangi icra dairesinde başlamış ise bu takiple ilgili itiraz ve şikayetler takibin yapıldığı yer icra müdürlüğünün bağlı bulunduğu icra mahkemesinde çözümlenir. Bu husus kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğindedir. Yasada, koşulların oluşması halinde İİK.nun 79 ve 360.maddeleri bu husustaki yetkiyle ilgili istisnalardır. Somut olayda, ... İcra Müdürlüğünce konulmuş bir haciz bulunmayıp, .... İcra Müdürlüğünün 2008/3731 sayılı icra dosyasında ... Tapu Sicil Müdürlüğüne doğrudan yazılan yazı ile şikayet konusu taşınmazın tapu kaydına haciz uygulanmıştır....

      . - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin 2 adet faturadan dolayı davalıdan alacaklı olduğunu, alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu, faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, faturalara konu malın teslim edilmediğini, davacı ve davalının muhasebecisinin aynı kişi olduğunu, mal teslimi olmadan muhasebecinin defterlere kayıt işlemi yapmış olabileceğini, müvekkilinin faturada belirtilen malı alacak kapasitesi bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece takip ve dava konusu faturaların tarafların ticari defterlerinde yer aldığı, itirazın haksız olduğu gerekçesiyle davalının itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        Davaya konu takibin dayanağını oluşturan 12.06.2006 tarihli uzlaşma tutanağı ile bu davayla ilgili taahhütname üzerinde imzası bulunan davalı ... hakkında davacı şikayeti üzerine Cumhuriyet Savcılığı’nda soruşturma başlatıldığı ve henüz sonuçlanmadığı anlaşılmış olup, mahkemece anılan bu soruşturmanın neticelenmesi beklenerek uygun sonuç dairesinde bir değerlendirme yapılması gerekirken bu yön üzerinde durulmaksızın hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma biçimine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 09.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Mahkemece tebligatın ıusulsüz olduğunun kabulü doğru ise de; alacaklı tarafından seçilen takibin şekline göre uygulanması gereken İİK.'nun 62. maddesi hükmüne göre; her türlü itirazın, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yapılması zorunludur. Bu durumda, borçlunun itirazlarını, icra dairesi yerine icra mahkemesine bildirmesi fuzuli olduğu gibi bir hukuki sonuç da doğurmaz. Hal böyle olunca, mahkemece, takibin şekli bakımından icra mahkemesine yapılan itirazın geçersiz olduğu göz önünde bulundurularak borçlunun isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yetki itirazının kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

            Zamanaşımını kesen dava ibaresinden, takibin devamına ve alacağın tespitine yönelik davaların anlaşılması gerekir. Usulsüz tebliğ şikayeti, yetki itirazı, ortaklığın giderilmesi gibi davalar zamanaşımını kesen dava niteliğinde olmayıp, anılan davaların devamı süresince zamanaşımı işlemeye devam eder. Ancak ortaklığın giderilmesi davasının açılması için İİK'nun 121. maddesi uyarınca yetki alınması konusunda icra mahkemesine başvurulması, alacaklının takibin devamına yönelik iradesini gösteren bir icra takip işlemi olup, anılan işlem zamanaşımını keseceğinden, alacaklının talebi üzerine, ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 20/01/2012 tarih ve 2012/3 E.-2 K. sayılı kararı ile İİK'nun 121. maddesi uyarınca alacaklıya yetki belgesi verildiği görülmekle, bu durumda 3 yıllık zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır....

              Somut olayda borçlu hakkında başlatılan genel haciz yolu ile ilamın icra takibinde, takibin kesinleşmesinden sonra borçlu tarafından icra dosyasına yatırılan 57.281 TL'nin alacaklıya ödendiği, borçlunun şikayeti üzerine....İcra Hukuk Mahkemesi'nin 05.02.2014 tarih ve 2013/1129 E. - 2014/198 K.sayılı kararı ile ödeme emri tebliğ tarihinin 14.09.2011 olarak düzeltildiği, düzeltilen tebliğ tarihine göre 15.09.2011 tarihli itirazın sürede olup takibin durdurlduğu, bu nedenle alacaklının tahsil ettiği paranın iadesi için 07.04.2014 tarihli şikayete konu muhtıranın alacaklıya çıkarıldığı, mahkemece takip kesinleşmediğinden usulsüz tebligata bağlı işlemlerin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....

                Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın şirketteki hissesinin haczine dair gönderilen haciz müzekkeresine karşı haczedilmezlik şikayeti ile mahkemeye başvurduğu, mahkemece haczedilmezlik şikayetinin takip borçlusuna tanınmış bir hak olduğundan bahisle aktif husumet yokluğu nedeniyle şikayetin usulden reddine karar verildiği, 3. kişi şirketin istinaf yoluna başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedildiği anlaşılmaktadır....

                  -KARAR- Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalının Mersin 1.İcra Müdürlüğünün 1998/176 sayılı dosyası ile takip başlattığını, takibin dayanağı bonoların tehdit ve baskı altında alındığını, müvekkilinin davalıyı işyerinde sigortalı olarak gösterdiğini, primlerini ödeyerek emekli olan davalıya maaş bağlandığını, tarafların arası açılınca davalının müvekkilini takip konusu senetleri imzalaması için tehdit ettiğini, sahte evrak düzenlemekten dolayı kendisini şikayet edeceğini belirttiğini, çaresiz kalan müvekkilinin senetleri imzaladığını, buna rağmen davalının müvekkilini şikayeti üzerine Mersin 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2001/464 Esas sayılı dosyasından yargılanarak ceza aldığını, ispat yükünün davalıda olduğunu ileri sürerek müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile % 40 tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                    Varlık Yönetim A.Ş. tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından iki adet çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus takipte, borçlu şirketin icra mahkemesine başvurusunda usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte imzaya ve borca itirazda bulunduğu, ilk derece mahkemesince imza itirazına ilişkin rapor alınarak itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği; alacaklının istinaf talebi üzerine ... Adliye Mahkemesince, ödeme emri tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu, buna göre itirazın süresinde olmadığı ancak bu hususun istinaf sebebi yapılmadığı gerekçesi ile HMK’nın 353/...-b-.... maddesi uyarınca istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği görülmektedir....

                      UYAP Entegrasyonu