Mahkemece, borçlunun takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı kabul edildiğine ve zamanaşımı itirazı da İİK'nun 169a maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olduğuna göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ......
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalı aleyhine 28.2.2006 tarihli 3.000 YTL bedelli çeke dayalı icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının aynı çekten dolayı daha önce yaptığı icra takibinin iptal edildiğini, çekin ibrazından sonra yapılmış ciro bulunduğundan davacının çekte hak sahibi olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava konusu çekin dava dışı ... Lezzet Sofra Ltd.Şti tarafından hamiline olarak keşide edildiği davalı ... ... ... tarafından bankaya ibraz edildiği karşılığı bulunmadığından bedelin ödenmediği anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yoluyla icra takibine başlandığı, borçlunun örnek 7 ödeme emrinin tebliği üzerine süresinde yetkiye, borca ve faize itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğu, alacaklının yetki itirazının kaldırılması talebiyle icra mahkemesine başvurduğu, Mahkemece istemin kabulüne, yetki itirazının kaldırılmasına ve takibin devamına karar verildiği anlaşılmaktadır. Borçlunun icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesinde, yetkiye itirazının yanında borca ve faize de itiraz ettiği görülmektedir....
nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında mahkemece kabul edildiği üzere, İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup; anılan maddenin 5. fıkrasında “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre , İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....
Borçlunun iddiası, İİK'nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup; anılan maddenin 6. fıkrasında borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle reddi halinde takibin muvakkaten durdurulmuş olması koşuluyla alacaklının isteği üzerine borçlunun takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği hükme bağlanmıştır. Bu durumda, borçlunun borca itirazı esasa ilişkin nedenlerden reddedilmiş olup icra takibi muvakkaten durdurulduğuna göre; alacaklının isteği bulunduğu da gözetilmek suretiyle İİK'nun 169/a-6. maddesindeki açık düzenleme gereğince borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesi gerekirken; tazminat istemi hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesi isabetsizdir....
Bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup; anılan maddenin 6. fıkrasında borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle reddi halinde takibin muvakkaten durdurulmuş olması koşuluyla alacaklının isteği üzerine borçlunun takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği hükme bağlanmıştır. Bu durumda, borçlunun borca itirazı esasa ilişkin nedenlerden reddedilmiş olup icra takibi muvakkaten durdurulduğuna göre; alacaklının isteği bulunduğu da gözetilmek suretiyle İİK'nun 169/a-6. maddesindeki açık düzenleme gereğince borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesi gerekirken; tazminat istemi hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesi isabetsizdir....
nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK.'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup; anılan maddenin 5. fıkrasında “İtirazın kabulü kararı ile takip durur.” hükmüne yer verilmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre , İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir. SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile.......
Borçlu yetki itirazı ile birlikte borcun esasına da itiraz etmişse, alacaklı aynı Kanun'un 67/1.maddesi uyarınca icra hukuk mahkemesine başvurabileceği gibi, dilerse genel mahkemeye itirazın iptali davası da açabilir. Borçlu yetki itirazı ile birlikte borcun esasına da itiraz etmişse, İcra Hukuk Mahkemesi tarafından önce yetki itirazı incelenip karara bağlanacaktır. Borçlunun yetki itirazı ile birlikte borca itiraz etmesi ve alacaklının da genel mahkemede itirazın iptali davası açması halinde, genel mahkeme icra dairesinin yetkisine karşı yapılan itirazı İcra Hukuk Mahkemesi yerine geçerek çözümlemelidir. Zira, genel mahkemenin de yetki itirazını incelemeye yetkili olduğunun kabulü gerekir. Esasen icra hukuk mahkemesinden daha geniş yetkili olan genel mahkemenin yetki itirazını inceleyememesi için bir neden de bulunmamaktadır....
Esas sayılı dosyasından genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi yapıldığını, ancak davalı borçlu borca itiraz ettiğini ve hakkındaki takibin durdurulduğunu, davalı borca itiraz etmekte haksız ve kötüniyetli olduğunu, İnternetten davalı şirketi (şahıs şirketi) araştırdığımızda piyasada yüzlerce kişinin mal teslimi olmaması sebebiyle mağdur edildiğini ve davalı şirkete ulaşamadığının görüldüğünü, davalı-borçlunun faize yapmış olduğu itirazı da kabul etmediklerini, her iki taraf tacir olup, davaya konu alacak ticari ilişkiden kaynaklandığını, bu nedenle de ticari faiz uygulanması gerektiğini ve davalı- borçlu işlemiş faizden sorumlu olduğunu, bu nedenle haksız itirazın iptali ile davalı-borçlunun haksız-kötüniyetli itirazı nedeni ile lehimize %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, dava konusu alacağa ilişkin Küçükçekmece Arabuluculuk Bürosu; Arabuluculuk No : ......
in şirketi tek başına temsil yetkisinin bulunmadığını ve müvekkili şirketin keşideci olarak sorumluluğunun doğmadığını ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği anlaşılmaktadır. Borçlunun başvurusu bu haliyle, borca itiraz niteliğinde olup, anılan itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur.” Mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin borçlu yönünden "durdurulmasına" karar verilmesi gerekirken, takibin "iptaline" hükmedilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile........