Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki borca itiraz uyuşmazlığından dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince; davanın kabulü ile takibin iptaline karar verilmiştir. Kararın şikayet edilen alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine hükmedilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı şikayet edilen alacaklı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. ŞİKAYET Şikayetçi borçlu şikayet dilekçesinde; alacaklı tarafından aynı ilama dayalı olarak iki farklı icra takibi başlatıldığını, taraflarına iki farklı dosyadan icra emri gönderildiğini ileri sürerek davanın kabulü ile İstanbul ... 20....

    İcra Hukuk Mahkemesinin 22/10/2018 tarih 2018/1206 Esas, 2019/619 Karar sayılı kararında her ne kadar borçlu tarafından borca itiraz dilekçesi sunulmadığından takibin durdurulması talebin reddine karar verilmiş ise de sonuç itibarıyla ödeme emrinin iptal edildiği, davacı borçlunun ödeme emrinin iptali üzerine kendisine yeni bir ödeme emri tebliğ edilmeden borca itiraz ettiği, karar sonrası oluşan bu duruma göre borca itiraz nedeniyle takibin durdurulması gerektiği, icra mahkemesinin ödeme emrinin tebliğ işleminin iptaline dair kararının uygulanması için kesinleşmesinin gerekmediği, karardan sonra borca itiraz edilmekle mahkemenin takibin durdurulması talebinin red gerekçesinin de ortadan kalktığı, bu durumda borçlunun takibin durdurulması talebinin kabulünü mahkemece verilen kararın kesinleşmesine bağlayan 22/07/2019 tarihli icra müdürlük kararına yönelik şikayetin kabulüne dair İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararında HMK.355 maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık teşkil eden...

    nin bononun lehdarı ve meşru hamili, dolayısıyla alacaklı sıfatı olmadığını, takip dayanağı bononun vade kısmında tahrifat bulunduğunu, 2010 yahut, 2015 olan yıl kısmının 2016 olarak düzeltildiğini, bononun düzeltilmemiş haline göre vade tarihinin düzenleme tarihinden önce olamayacağını, tahrif edilmiş bononun kambiyo vasfı bulunmadığını, bu nedenle takibin iptali gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkilinin borcunun takipte belirtildiği tutar kadar olmadığını, müvekkilinin davalıya 17.700- TL tutarında mal iadesi yaptığını, bu tutar için iade faturası kestiğini, davalının da bu faturayı itiraz etmeksizin defterine işlediğini, dolayısıyla takibe ve davaya konu bonodaki bakiye borcun 7.790- TL olduğunu, bu nedenle takibin 7.790- TL ve bu tutara işlemiş faiz dışında kalan kısmına itiraz ettiklerini belirterek takibin iptaline, bu talebin reddi halinde takibin 17.700- TL'ye ve fazla işletilen faiz kısmına itirazları nedeniyle takibin iptaline ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir...

    iptaline karar verilmesini istemiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Şikayet eden borçlu vekili İcra Mahkemesine başvurusunda; ... 7. İcra Müdürlüğü'nün 2012/5657 Esas sayılı dosyası ile yapılan ilamlı takipte, icra emrinin borçlu şirket ile ilgisi olmayan adrese gönderildiğinden usulsüz olduğunu, bu durumdan 02.07.2012 tarihinde haberdar olduklarının kabulü ile, borçlu şirketin 03.05.2012 tarihinde kaydı silindiğinden takip tarihinde hükmi şahsiyeti kalmaması nedeniyle haklarında icra takibi yapılamayacağını açıklayarak, takibin iptaline karar verilmesini istemiştir....

      Borçlunun şikayeti 6552 sayılı Yasa ile eklenen 5393 sayılı Belediye Yasası'nın 15/son fıkrası ve 5393 sayılı Yasa'nın 15. maddesine ilişkin olup, Mahkemece borçlu vekilinin şikayet nedenleri ve borçlu Belediye ile ilgisi olmayan 6552 sayılı Yasa ile değiştirilen 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu'nun 36. maddesinden bahisle şikayetin kabulüne ve takibin iptaline karar verildiğinden, şikayet nedenleri incelenerek, buna göre karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir....

        Alacaklının süresinde gönderme talebinde bulunması halinde yetkili icra dairesince borçlu hakkında yeniden ödeme emri düzenlenip tebliği gerekeceğinden yeniden borca ve senet vasfına yönelik itiraz ve şikayet hakkı doğacağı tabidir. Açıklanan nedenlerle; istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatı gözetilerek yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

        Davalı vekili; davaya konu edilen üç adet bononun icra müdürünün hatalı işlemiyle davacı aleyhine takibe konu edildiğini, davacı yanca icra hukuk mahkemesine yapılan şikayet üzerine bu bonolar bakımından takibin iptaline karar verildiğini ve davanın konusu kalmadığını bildirmiştir. Mahkemece; davaya konu bonolar nedeniyle icra hukuk mahkemesinde takibin iptaline karar verilmesinin davacının genel mahkemede menfi tespit davası açmasına engel olmayacağı ve davacı yanın bu konuda talep de bulunmasında hukuki yararı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, üç adet bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, senetler altında davacı adı ve imzası olmadığı halde takip yapması nedeniyle 1.441,80 TL %40 oranındaki kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....

          Şikayet olunan vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taşınmazın satışının yapıldığı dosyada takibin işlemsiz bırakılarak yenilendiği, yenilenen dosyada yeniden satış talebinde bulunulmadığı, bu nedenle süresinde satış istemeyen şikayet olunan alacaklının haczi düştüğü, sıra cetvelinin haczin geçerliliğini koruyan icra dosyasından düzenlenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, şikayet olunan vekili temyiz etmiştir. Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir. Şikayet olunan yaptığı icra takibinde, 21.02.2006’da satış istemiş ve 01.03.2006 tarihinde satış avansı yatırmıştır. Takip tarihinde yürürlükte bulunan İİK'nın 106/1. maddesinde, "Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren bir yıl, taşınmaz ise hacizden itibaren iki yıl içinde satılmasını isteyebilir."...

            Buna karşılık gayrimenkulün aynına ilişkin olmayan (gayrimenkul üzerindeki kişisel "şahsi" haklara yönelik) ilamların icraya konulabilmesi için bunların kesinleşmesine gerek yoktur. Somut olayda, takip dayanağı ilam İİK. nun 277 ve müteakip maddelerine göre alınmış tasarrufun iptaline ilişkin bir ilamdır. Aynı yasanın 283.maddesine göre taşınmazın tasarrufun iptaline konu edilmesi, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan borçlunun tasarrufa konu ettiği taşınmazdan alacaklıya haciz ve satışını isteyebilme hakkı verdiğinden taşınmazın aynı ile ilgili değil şahsi hak doğurucu niteliktedir. HMK.nun 367/2. maddesi kapsamında kalmadığından dayanak ilamın icrası için kesinleşme şartı aranmaz. Bu durumda mahkemece şikayetin reddi yerine, yazılı gerekçeyle kabulü ile takibin iptali yönünden hüküm kurulması isabetsizdir....

              UYAP Entegrasyonu