Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlu Kurum vekili İcra Mahkemesi'ne başvurarak, 2577 sayılı Kanunun 28/2. maddesi hükmüne aykırı olarak, ödeme için kendilerine başvurulmadan doğrudan takibe başlanması nedeniyle takibin iptali talebinde bulunmuştur. Mahkemece kuruma ödeme için müracaat edilmeden takibe başlandığından şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmiştir. Yukarıda yazılı yasal düzenleme uyarınca, icra dairesinin kanuna aykırı işlemi için öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde, şikayet başvurusunda bulunulması halinde, Mahkemece işin esası incelenerek sonuçlandırılır. Aksi halde şikayetin süreden reddine karar verilmesi gerekir....

    İcra Müdürlüğü 2017/30647 esas sayılı dosyamızın takip çıkış rakamının 75.425,73 TL olduğu göz önüne alındığında 350,41- TL tutarında küçük bir faiz farkından dolayı tümden takibin iptaline gidilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile 8,75 oranı üzerinden hüküm kurulacaksa da faiz oranı farkından kaynaklı takibin iptali değil kısmen kabul kısmen reddi kararı ile takibin yeni oran üzerinden devamı şeklinde hüküm kurulması gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Borçluların başvurusu, icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz, takip dayanağı çekin ödeme emri ile birlikte tebliğ edilmediğine yönelik şikayet ve faiz yönünden borca itirazdır. Mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre faizin fazla talep edildiği gerekçesi ile takibin tümden iptaline karar verilmiştir....

    (Hukuk Genel Kurulu’nun 12.05.1999 tarih, 99/12- 271 Esas, 99/301 Karar sayılı kararı) Dolasıyla, ilk derece mahkemesince, yukarıda izaha çalışılan hususun resen nazara alınarak takibin iptaline ve sair şikayet ile itirazlar ise konusuz kaldığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması gerekirken, hatalı ve oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi hukuken isabetli olmadığından, davacı borçlu tarafın istinaf başvurusunun belirtilen nedenle kabulü ile, HMK'nun 355 ve 353/1- b-2 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hüküm kurulması yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden, takibin iptaline, sair şikayet ve itirazlar konusuz kaldığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına, yasal şartları oluşmadığından davacı tarafın tazminat talebinin reddine, oy birliği ile karar verilmiştir....

    , açıklanan nedenlerden dolayı açılmış olan davanın öncelikle usulden reddinin gerektiğini, davacı tarafın davasına dayanak yapmış olduğu önceki tarihli icra takibinin iptaline ilişkin mahkeme kararı incelendiğinde borcun varlığına ya da yokluğuna ilişkin tespitin yapılamadığını, takibin şekli olarak usulüne uygun olup olmadığı ile sınırlı olarak inceleme yapılarak takibin iptaline kararı verildiğini, davacının borçlu olmadığına ilişkin herhangi bir tespite yer verilmediğini, ilamsız takiplerde borcun sebebinin gösterilmesi zorunluluğunun bulunmadığını, takibin dayanağı olarak gösterilen sebeplerden dolayı ise davacının borçlu olup olmadığının tespiti genel mahkemeler tarafından yapılması gerektiğini, davacı taraf önceki tarihli ilamlı takibe karşı şikayet yoluna gitiğini ve şekli inceleme sonucunda takibin iptal edildiğini, bu defa yapılmış olan ilamsız takibe karşı süresinde itiraz etmediğini ancak menfi tespit davası açmak yerine yeniden aynı gerekçelerle icra mahkemesinde şikayet...

    Mahkemece de ilama aykırı yön tespit edildiği halde, icra emrinin düzeltilmesi yerine, iptaline karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 18.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, avukat olduğunu, davalının ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/71 esas sayılı dosyasında vekili olarak görev yaptığını, ancak davalının vekalet ücretini ödemediği gibi haksız olarak kendisini azlettiğini, ayrıcı davalının kendisini serbest meslek makbuzu kesmediği gerekçesi ile haksız olarak şikayet ettiğini, vekalet ücretinin tahsili için başlatmış olduğu icra takibinin davalının itirazı ile durduğunu ileri sürererek itirazın iptaline ve inkar tazminatına,......

        iptaline, mahkeme aksi kanaatte ise 18/02/2021 tarihli icra müdürlüğü kararının iptaline, icra müdürlüğünün 18/02/2021 tarihli tensibinin de iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

        İcra Hukuk Mahkemesinin 22/05/2018 tarih 2018/487 esas 2018/548 karar sayılı kararının HMK'nun 353/1- a.6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE," karar verilerek dosyanın ilk derece mahkemesine gönderildiği, ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılan yargılama sonucunda " İİK'nun 170/a-son maddesi uyarınca şikayet konusu borç ve takip dayanağı senet altındaki imza, borçlu tarafça kabul edilmiş olup, aynı maddenin ikinci fıkrası gereğince, takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı gerekçesiyle takibin iptaline karar verilemeyeceğinden takibin iptaline yönelik şikayetin reddine, takip durdurulmadığından davalının tazminat talebinin reddine" dair karar verildiği, davacı vekilinin istinaf yoluna başvurduğu görülmektedir....

        kanuna aykırı olduğunu ve takip dayanağı ilamda asıl alacakla ilgili bir hüküm bulunmadığından ilamlı icra takibi yapılamayacağını belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

          Bu bilgiler ışığında kesin mühletin 07/01/2021 tarihinde sona erdiği, takibin ise bu tarihten sonra 19/01/2021 tarihinde başlatıldığı anlaşılmıştır. Bu haliyle takibin kesin mühlet içerisinde başlatılmadığı anlaşılmıştır. Ancak İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2019/42 Esas sayılı dosyasında 29/01/2019 tarihli tensip zaptında üç aylık geçici mühlet kararı verildiği, ayrıca davacı borçlu hakkında takip yapılmaması yönünde tedbir kararı verildiği, 08/06/2020 tarihli ara kararında ise tedbirlerin aynen devamına karar verildiği, takip tarihi itibariyle takip yasağına ilişkin tedbir kararının kaldırılmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, kesin mühlet içinde takip başlatılmamış ise de konkordato davasına bakan mahkemece takip başlatılmamasına yönelik tedbir kararı verildiği, takip tarihi itibariyle tedbir kararının devam ettiği dikkate alındığında ilk derece mahkemesince takibin iptaline karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir....

          UYAP Entegrasyonu