Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takipte takibin iptali istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Somut olayda davacı vekili, ödeme emrinin ve kat ihtarının usulsüz tebliğ edildiğini, ipoteğin teminat ipoteği olması nedeniyle ilamlı takip yapılmasının mümkün olmadığını, , mükerrer ipotek takibi yapıldığını, borca ve yetkiye itiraz ettiklerini belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece takibin ilamlı takip olmayıp ilamsız takip olduğu, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği gerekçesiyle ödeme emrine süresinde itiraz edildiğinin tespitine, takibin iptali isteminin reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinafa başvurulmuştur....

Mahkemece;"Takibin iptali talebinin reddine, ödeme emrinin iptali talebinin kabulüne, kötü niyet tazminatı talebinin reddine,..." şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır....

Dava, icra takibinden sonra ancak ödeme emrinin tebliğinden önce davalı tarafça kısmen ödenen alacağın bu kısmi ödemeye ilişkin bölümü bakımından davacı tarafça ödenmiş olan tahsil harcı, gider ve vekalet ücreti toplamının davalıdan talebine ilişkin itirazın iptali davası olup, bahse konu alacağın ödeme emrinin tebliğinden önce ödendiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı, her ne kadar ödeme emrini tebliğ almadan önce borcunu kısmi olarak ödemişse de, hakkında takip başlatılmasına sebep olduğundan takip giderlerinden sorumludur. Mahkemece bu yönler dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, fazla yatırılan peşin harcın istek halinde iadesine, 06.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    İnşaat Akustik İnşaat İş Ortaklığı" (adi ortaklık) hakkında genel haciz yolu ile ilamsız takibe başlandığı, örnek 7 no'lu ödeme emrinin, "... İnşaat Akustik İnşaat İş Ortaklığı" (adi ortaklık) adına tebliğ edildiği, adi ortaklığı oluşturan şikayetçi şirketlerin takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurdukları, mahkemece şikayetin kabulü ile ödeme emrinin iptaline karar verildiği görülmektedir. Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından aktif ve pasif dava ehliyeti de yoktur. Bu nedenledir ki, takibin veya davanın bütün ortaklara karşı açılması zorunludur. Takipte, adi ortaklık adına tek bir ödeme emri çıkarılmış olup, adi ortaklığı oluşturan ortaklar adına ayrı ayrı çıkarılmış ve tebliğ edilmiş bir ödeme emri yoktur. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 620. maddesine göre, adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti de yoktur....

      İlk derece mahkemesince; davacının takibin iptali ve ödeme emrinin iptali taleplerinin ayrı ayrı reddine, dair karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı; davacı vekili yasal süresi içerisinde istinaf talebinde bulunmuş, gerekli harçlar yasal süresinde yatırılmıştır. İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alacaklı tarafından düzenlenen ödeme emrinde borcun sebebi belirtilmemiş olup, İcra ve İflas Kanunu m.58 gereğince şeklen içermesi gereken zorunlu unsurları mevcut olmayan ödeme emrinin iptali gerektiğini, alacaklı tarafça her iki yükümlülüğün de yerine getirilmediğini, mahkemece ödeme emrine dayanak belgelerin eklendiğinden bahisle karar verildiğini, ödeme emrine borcun kaynağı ile ilgili dayanak belgeler eklense de ödeme emrinin içeriğinin kanuna uygun olarak düzenlenmemiş olmasının takibin iptalini gerektirdiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....

      Sayılı kararıyla takibe dayanak belge sureti eklenmediğinden istemin kabulüne, 19.12.2012 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin iptaline karar verildiği 16.04.2013 tarihinde borçluya yeni ödeme emri tebliğ edildiği, borçlunun yasal sürede itiraz etmediği anlaşılmıştır. Önce gönderilen ödeme emrinin icra mahkemesince iptali üzerine, yeni ödeme emri tebliğ edilmiş olup, önceki ödeme emri ve buna ilişkin borca itiraz hükümsüz kalmıştır. Bu sebeple 16.04.2013 tarihinde yeni ödeme emrinin tebliği ile beraber süresinde borca itiraz edilmesi, tebligata ve ödeme emrine ilişkin şikayetler varsa bunların ileri sürülmesi gerekmektedir. Aksi takdirde önceki ödeme emrine itiraz üzerine takip durmaya devam etmez ve yeni ödeme emrine itiraz edilmemesi üzerine takibe devam edilir. Ancak 16.04.2013 tarihinde yeni ödeme emrinin tebliğinden sonra borçlu tarafından süresinde borca itiraz edilmediği ve herhangi bir şikayet yoluna başvurulmadığı anlaşılmaktadır....

        Temyiz Sebepleri Şikayetçi borçlu temyiz dilekçesinde; takip talebinde ve ödeme emrinde takip dayanağı olarak gösterilen sözleşme ile takibin ekine eklenen sözleşmenin faklı olmasının Yargıtay içtihatlarına göre başlı başına takibin iptali nedeni olduğunu iddia etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, takip talebinde takip dayanağı olarak 4 yıllık kira sözleşmesinin gösterilmiş olmasına rağmen takip talebi ekine ve tahliye emrine 5 yıllık kira sözleşmesinin eklenmiş olması nedeniyle tahliye emrinin, takibin iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 2004 sayılı İİK'nın 16. 272. maddeleri 3. Değerlendirme 1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....

          İcra Müdürlüğü'nün 2014/13697 esas sayılı dosyasında borçlu sıfatı ile kendileri haklarında genel haciz yolu ile takip yapıldığını, takipten önceki temlik nedeniyle borçlu sıfatları bulunmadıklarını ileri sürerek ödeme emrinin iptali ve ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayetinde bulunduğu, mahkemece usulsüz tebliğ işlemi şikayeti hakkında değerlendirme yapılmadığı, takip tarihi itibariyle alacağın temlik edilmiş olması nedeniyle Türk Ekonomi Bankası AŞ.'nin borçlu sıfatı bulunmadığı kabul edilerek takibin iptaline karar verilmiştir.Borçlunun yukarıda detaylı olarak açıklanan bu itirazı, borca itiraz niteliğinde olup, takip prosedürü itibariyle genel haciz yolu ile takipte İİK'nun 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yasal yedi günlük itiraz süresi içinde icra müdürlüğüne yapılması gerekir....

            Geçerli bir haczin varlığı için öncelikle takip borçlusu hakkındaki takibin kesinleşmesi gerekmektedir. Somut olayda, her ne kadar takip dosyasındaki ödeme emrinin borçluya 26.6.2009 tarihinde tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği kabul edilerek dava konusu araç üzerine 17.12.2009 tarihinde haciz şerhi işlenmiş ise de dava dosyası içerisinde mevcut olan ... 4.İcra Hukuk Mahkemesinin 19.10.2010 gün ve 2010/958-1196 sayılı kesinleşmiş kararına göre, borçlunun ödeme emri tebliğine yönelik şikayeti üzerine, mahkemece şikayetin kabulüne ve takip dosyasındaki 26.6.2009 tarihli usulsüz ödeme emrinin iptali ile borçlunun ödeme emrine 24.6.2010 tarihinde muttali olduğuna karar verilmiştir. Bu durumda, davanın açıldığı 16.3.2010 tarihi itibariyle takibin kesinleşmediği, buna bağlı olarak takip kesinleşmeden konulan dava konusu haczin geçersiz hale geldiği ve hüküm tarihinden önce asıl ve karşılık davalar yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır....

              Geçerli bir haczin varlığı için öncelikle takip borçlusu hakkındaki takibin kesinleşmesi gerekmektedir. Somut olayda, her ne kadar takip dosyasındaki ödeme emrinin borçluya 26.6.2009 tarihinde tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği kabul edilerek dava konusu araç üzerine 17.12.2009 tarihinde haciz şerhi işlenmiş ise de dava dosyası içerisinde mevcut olan ... 4.İcra Hukuk Mahkemesinin 19.10.2010 gün ve 2010/958-1196 sayılı kesinleşmiş kararına göre, borçlunun ödeme emri tebliğine yönelik şikayeti üzerine, mahkemece şikayetin kabulüne ve takip dosyasındaki 26.6.2009 tarihli usulsüz ödeme emrinin iptali ile borçlunun ödeme emrine 24.6.2010 tarihinde muttali olduğuna karar verilmiştir. Bu durumda, davanın açıldığı 16.3.2010 tarihi itibariyle takibin kesinleşmediği, buna bağlı olarak takip kesinleşmeden konulan dava konusu haczin geçersiz hale geldiği ve hüküm tarihinden önce asıl ve karşılık davalar yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır....

                UYAP Entegrasyonu