Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK.nun 168/5. maddesi hükmüne göre, borçlunun, borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, imzaya itirazını ve takibin müstenidi olan senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığına yönelik şikayetini ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapması zorunludur. Somut olayda, ödeme emrinin borçlu kooperatife 22/05/2014 tarihinde tebliğ edildiği halde, yasal beş günlük süreden sonra 28/05/2014 tarihinde imza itirazı ile icra mahkemesine başvurulduğu görülmektedir. O halde, mahkemece, borçlu tarafından ödeme emrinin tebliğinin usulsüzlüğü de iddia edilmediğine göre, itirazın süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken esası incelenerek yazılı şekilde takibin durdurulması isabetsizdir....

    İcra Müdürlüğü'nün 2019/912 Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibinin başlatıldığını icra emrinin 15/02/2019 tarihinde Ayhan ÜSEN'e tebliğ edildiğini, ipotek senedinin kayıtsız şartsız borç ikrarını ihtiva etmiyor olması sebebi ile icra yolunun hatalı olduğu, ihtarname göndermeden başlatılan iş bu icra takibinin usul yönünden hatalı olduğunu, ipoteğin süreli ipotek olması ve ipoteğin süresinin dolması sebebiyle davalının iddia edebileceği bir hakkı kalmadığını, davacının borcunu itfa ettiğini belirterek başlatılan takibin iptalini mahkeme aksi kanaatte ise itfa sebebiyle icranın geriye bırakılması kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibinde benimsenen takip yolunun doğru olduğunu, ipotek akit tablosunda belirtilen süresi içerisinde takibe başlandığını borcun itfa edildiği hususunun kötü niyetli olduğunu mahkememizce reddini talep etmiştir....

    Diğer taraftan, İİK'nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Somut olayda, her iki takip dosyası incelendiğinde, alacaklı ... Bankası A.Ş. tarafından 16.11.1998 tarihinde ... 2. İcra Müdürlüğünün 1998/2950 Esas sayılı takip dosyası ile dava dışı ... Otomotiv .. Ltd A.Ş. ve diğerleri aleyhine 17.729.914.264 TL alacağın tahsili için genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, aynı alacaklı tarafından 25.12.1998 tarihinde ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 1998/3065 Esas sayılı takip dosyası ile şikayetçi borçlu ... Un ... A.Ş. aleyhine 51.500.000.000 TL alacağın tahsili için genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, bu takip dosyasında alacaklının alacağını 04.12.2013 tarihinde ...'...

      bahisle takibin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır....

        Eldeki davada, davacı borçlu İİK'nın 33. maddesi kapsamında itfa itirazı ile icra mahkemesine başvurduğu halde mahkemece başvurunun takibin kesinleşmesinden sonraki döneme yönelik bir itfa şikayeti gibi değerlendirilerek yukarıda belirtilen yasal düzenlemeye aykırı olarak başka bir şeye karar verilmek sureti ile takip sonrası, hacizli malın başka dosyadan satılması nedeniyle dosyaya giren para ile dosyanın infaz edildiği gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmesi yerinde değildir....

        Öte yandan borçlu, hesap kat ihtarı tebliğ tarihinden takibin kesinleştiği tarihe kadar varsa itfa itirazlarını bildirebilir. Ancak itfa itirazının İİK'nun 149/a. maddesi göndermesi ile aynı Kanun'un 33/1. maddesinde yazılı nitelikteki belgelerle ispatlanması zorunludur. Ayrıca yapılan itfaların da TBK'nun 100. maddesi uyarınca öncelikle faiz ve fer'i alacaklara mahsubu gerekir. Bu durumda mahkemece, bilirkişi tarafından kesinleşen bu miktar esas alınarak akdi faiz ve temerrüt faizi hesaplanıp, yapılan ödemeler İİK'nun 33. maddesi kapsamında değerlendirilerek mahsup edilmeli ve takip tarihi itibariyle alacak miktarı bu şekilde belirlendikten sonra talep edilen fazla alacak miktarı varsa bu kısım yönünden takibin iptaline, aksi halde şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, bu ilkelere uygun olmayan bilirkişi raporuna dayanarak, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

          Takibin kesinleşmesinden önce zamanaşımı itirazı İİK.nun 168/3. maddesine göre 5 günlük süreye tabi ise de, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığına ilişkin şikayet ise İİK'nun 170/b maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/2 ve 33/a maddesi gereğince herhangi bir süreye tabi olmayıp iddianın yerinde olduğunun belirlenmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verilir. Somut olayda; örnek 10 numaralı ödeme emri borçluya tebliğ edilmiştir. 26.06.2015 tarihinde icra mahkemesine yapılan başvuruda ileri sürülen zamanaşımı iddiası, icra takibinin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olup, takipten önceki döneme dair bir zamanaşımı itirazı yoktur. O halde mahkemece, takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazının süresiz şikayete tabi olduğu gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin süre aşımı nedeniyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takibin kesinleşmesinden sonra borçlunun zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; istemin süreden reddedildiği görülmektedir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Borçlunun icra mahkemesine başvurusu İİK.nun 169/a kapsamında olup, bu madde uyarınca itirazı kabul edildiğine göre anılan madde uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken olayda uygulama yeri bulunmayan İİK.nun 71.maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesi isabetsiz ise de, aleyhe bozma yasağı nedeniyle bu husus bozma nedeni yapılmamıştır....

                Dava, İİK'nın 169/a maddesi uyarınca açılmış itfa sebebine dayalı borca itiraza ilişkindir. İİK'nun 169/a-1 maddesi gereğince borçlu, borcun bulunmadığını veya itfa yahut imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ettiği taktirde icra mahkemesince itirazın kabulüne karar verilir. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre de, ödeme iddiasının kabul edilebilmesi için, ödeme belgelerinde takibin dayanağı olan senede açıkça atıfta bulunulması zorunludur. Somut olayda, davacı tarafın dosyaya sunduğu ödeme belgelerinde ve incelenen banka kayıtlarında takibe konu senede açıkça bir atıf bulunmadığı, Karşıyaka 4. Aile Mahkemesinin 2020/368 Esas sayılı dosyasında ya da huzurdaki davada takip konusu senedin ödendiği hususunda davalı alacaklının kabulünün bulunmadığı anlaşılmıştır....

                UYAP Entegrasyonu