Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının başvurusu İİK'nın 71/1. maddesine dayalı itfa iddiası olup, anılan madde uyarınca borçlu, “takibin kesinleşmesinden sonraki devrede” borcun ve fer’ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini “her zaman” icra mahkemesinden isteyebilir. Bu istemin kabul edilebilmesi için itfa şikayetinin İİK'nun 71. maddesinde açıklanan nitelikte bir belge ile veya alacaklının kabul beyanıyla kanıtlanması zorunludur....

Diğer yandan, İİK'nun 71/2. maddesinde; “borçlu takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse takibin iptal veya talikine her zaman icra mahkemesinden isteyebilir” düzenlenmesine yer verilmiştir. Somut olayda davacı borçlunun sunduğu ödeme dekontlarının 13.03.2017, 02.06.2017, 19.06.2017, 11.04.2017 tarihlerine ilişkin olduğu ve takipten öncesine ait olduğu anlaşıldığından ve İİK.nun 168/5. maddesine göre borcun itfa edildiği itirazı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde yapılması gerektiğinden ve dava süresinde açılmadığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir....

İİK'nun 71/son maddesinde borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki dönem için takip konusu alacağın zamanaşımına uğramadığını ileri sürmesi halinde İİK'nun 33/a maddesinin kıyasen uygulanacağını düzenlemekte olup, anılan maddenin 33/a 1. fıkrası uyarınca icranın geri bırakılması kararı verileceği öngörmektedir. Alacaklı tarafından, 28/11/2011 tarihinde çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, borçlu şirket adına çıkarılan örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçluya 19/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu vekilinin 24/11/2015 tarihinde çeklerin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu görülmüştür. Takip borçlusunun dayanak çeke yönelik zamanaşımı iddiası bu durumda, İİK'nun 168/5. maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı niteliğindedir....

    Maddesinde "borçlu takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklı kendisine bir mühlet verdiğini, noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir." hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, davalı alacaklı Kuşadası İcra Ceza Mahkemesi dosyasına verdiği, 03/11/2016 tarihli dilekçede, Salih Elmacı'dan tüm nafaka alacaklarını aldığını, bu nedenle hakkındaki dava ve şikayetlerinden tüm hukuki neticeleri ile birlikte vazgeçtiğini beyan etmiştir. Adı geçen belgedeki imza davalı tarafça inkar edilmemiştir....

    Tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar mahkemece dava esastan incelenerek davanın reddine karar verilmiş ise de, takip tarihinin 09/06/2016 tarihi olduğu, davacı tarafından yapıldığı ileri sürülen ödemelerin ise takip tarihinden öncesine ait olduğu, İİK 33/1 maddesi gereğince borçlunun icra emrinin tebliği üzerine 7 günlük süre içerisinde borcun itfa edildiği itirazında bulunabileceği, davacıya icra emrinin 13/06/2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin itfa itirazının ise dava tarihi olan 19/06/2019 tarihi itibariyle süresinde olmadığı, mahkemece davanın esası incelenmeksizin süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği halde, yazılı gerekçe ile verilen hüküm usul ve yasaya uygun olmadığından davacının istinaf başvurusunun HMK'nun 353- (1)-b-2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın süre yönünden reddine dair yeniden hüküm kurmak gerektiği anlaşılmıştır....

    Borçlunun itfa itirazına dayanak yaptığı ibranamede bir tarih bulunmamakla birlikte, itiraz dilekçesi içeriğine göre yapıldığı iddia edilen ödeme takipten önce olup, takibin kesinleşmesinden önce borcun itfa edildiğine yönelik itiraz İİK. nun 168/5. maddesi kapsamında olup, bu maddeye göre itirazın beş günlük süre içinde yapılması gerekir. Ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü de iddia edilmediğinden mahkemece itirazın süre aşımı nedeniyle reddi yerine işin esasının incelenerek, takibin durmasına karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davalı/alacaklı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: İstek, kambiyo senedine dayalı takipte borca itiraza ilişkindir....

      İstinaf Sebepleri Borcun takip tarihinden sonra itfa edilmesinin tüm icra takip giderleri ve ferileri ile birlikte sağlanmasını gerektirdiği, yerel mahkemece bu durumun gözetilmediği, taraflar arasında yapılan anlaşmanın mahkemece değerlendirmeye alınmadığının görüldüğü, davacının bu anlaşmaya göre belirtilen icra takibinin devamını tapu devri sağlansa da istediği ve bu devirden kastın aslında tam ve eksiksiz bir teslim olduğunu, takipten sonra itfa koşullarının teminat senedine ilişkin değerlendirmelerden ari olarak (davacı tarafça borcun kabulü sağlandığından) yerel mahkemece yerinde değerlendirilmediği ileri sürülmüştür. C....

        İİK’nun 168/5. maddesi hükmü gereği, borçlunun, borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Somut olayda, ödeme emrinin borçlu şirkete 21/05/2010 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin ise İİK’nun 168/5.maddesinde öngörülen yasal beş günlük sürede mahkemeye başvurarak, zamanaşımı nedeniyle takibin iptalini istediği, itiraz tarihinde takibin henüz kesinleşmediği görülmektedir. Başvuru bu hali ile takibin kesinleşmesinden önce alacağın zamanaşımına uğradığına yönelik olup, itirazın kabulü halinde İİK.nun 169/a-5. maddesi gereğince takibin durmasına karar verilmesi gerekir. Öte yandan takip dosyasında başka borçluların da bulunması nedeniyle itiraz eden borçlu yönünden hüküm kurulmak yerine takibin tüm borçluları kapsar şekilde iptaline karar verilmesi de doğru görülmemiştir....

          nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Davacı tarafça maddede belirtilen belgelerden biri ile ödeme iddiasının ispat edilemediği, sunulan protokol incelendiğinde kayıtsız şartsız bir ikrar olmadığı gibi senede atıf da bulunmadığı ayrıca davalı tarafça protokolün kabul edilmediği anlaşılmakla davanın reddine'' karar verildiği görülmüştür....

          İcra ve İflas Kanunu'nun 71/1. maddesinde, " Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman tetkik merciinden isteyebilir." hükmü yer almaktadır. Somut olayda ,davacı ... , alacaklı (davalı) ... tarafından genel haciz yoluyla başlatılan Anamur İcra Müdürlüğünün 2008/2546 esas sayılı takip dosyasına karşı, borçlarını ödediğini ileri sürerek, ödeme nedeniyle İİK.'nun 71. Maddesi gereğince takibin iptaline ve hacizlerin fekkine karar verilmesi istemi ile dava açtığı, İİK.'nun 72/1.maddesinde sözü edilen " Boçlu,icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir." hükmü gereğince menfi davası açmadığı anlaşılmıştır....

            UYAP Entegrasyonu