İİK'nun 71/2. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 33/a-l. maddesi gereğince, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zamanaşımına uğradığının belirlenmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 04.11.1998 tarih ve 1998/12-753 E. 1998/797 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayeti süreye bağlı değildir. Türk Borçlar Kanunu'nun 82/1. maddesinde; “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar” düzenlemesine yer verilmiştir....
Somut olayda, takip dayanaklarından 15.05.2012 keşide tarihli 31.000,00 TL bedelli çekin üzerinde, muhatap bankaya ibraz edildiği tarihin yazılı olmadığı görülmekle, kambiyo vasfında olmadığından mahkemece anılan çek yönünden takibin iptaline karar verilmesi doğrudur. Ancak, takibe dayanak 02/05/2012 keşide tarihli, 30.000 TL. bedelli çekin keşide yeri İstanbul, muhatap bankanın bulunduğu yer İzmit olduğundan, TTK'nun 796/1. maddesi uyarınca ibraz süresi bir aydır. Anılan çekin keşide edildiği tarih 02/05/2012, ibraz tarihi ise 24.05.2012 olup, ibrazın bir aylık süre içinde yapıldığı görülmektedir. O halde, takip dayanaklarından 02/05/2012 keşide tarihli, 30.000 TL. bedelli çek, süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz edildiğine göre, kambiyo vasfına sahip olup, mahkemece anılan çek yönünden takibin iptali talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu takibin tümden iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
İcra Müdürlüğü'nün 2016/1776 Esas sayılı dosyasından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin 17.02.2016 tarihinde tebliği üzerine borçlunun 22.02.2016 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda; takibe konu çek için öngörülen zamanaşımı süresinin dolduğunu ve bu nedenle borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürerek takibin iptali isteminde bulunduğu, mahkemece, borçlu yönünden icranın geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir. Takibin kesinleşmesinden önce gerçekleşen zamanaşımı itirazı hakkında, takibin şekline göre olayda uygulanması gereken İİK'nun 168/5 ve 169/a maddeleri koşullarında inceleme ve değerlendirme yapılması zorunludur. İİK.’nun 71. maddesine dayalı zamanaşımı şikayeti ise; takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi hali için geçerlidir....
Somut olayda, mahkemece, teminat karşılığında takibin geçici olarak durdurulmasına karar verildiği, borçlular tarafından teminatın yatırılması üzerine 19.09.2014 tarihinde takibin geçici olarak durdurulduğu anlaşılmaktadır. İİK'nun 170/3. maddesi gereğince, takibin muvakkaten durdurulması halinde tazminata ve para cezasına hükmedilebileceğinden, somut olayda da bu şart gerçekleştiğinden, alacaklı lehine, borçlu ... aleyhine, imza itirazının reddine karar verilen kısım yönünden (29.900,00 TL üzerinden), tazminat ve para cezasına hükmolunması gerekirken, bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemesi de doğru bulunmamıştır. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece toplanan delillere göre, davacı tarafça davalının borçlusu bulunduğu bonoya dayanılarak öncelikle ...İcra Müdürlüğünün 2012/1068 sayılı takip dosyasından kambiyo senedine mahsus yolla takibe geçildiği, borçlunun şikayeti üzerine ...İcra Hukuk Mahkemesince takibin iptaline karar verildiği, bilahare Yargıtay bozma ilamı üzerine şikayetin reddine karar verildiği, takibin kesinleştiği, davacı tarafından şikayetin sonucu beklenilmeksizin davalı aleyhine bu defa ...İcra Müdürlüğü’nün 2012/5181 sayılı takip dosyasında ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığı, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve itirazın iptali amacıyla bu davanın açıldığı anlaşılmakla, ilk başlatılan takip derdest olup, davacı tarafından bu davanın konusunu teşkil eden icra takibine derdest olan icra takibinden sonra başlatıldığı gerekçesiyle derdestlikten dolayı davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillere göre gerektirici sebeplere ve...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece Hatay İcra Dairesinin 2019/27518 esas sayılı takibin ilamsız takip olduğu, alacaklının Denizbank, borçlunun Metin Genç olduğu, davacının Aslı Genç olduğu, davacının borçlunun boşanma aşamasındaki eşi olup İcra Hukuk Mahkemeleri görev itibariyle dar yetkili mahkemeler olup takibin iptaline ilişkin şikayetlerin borçlu tarafından yapılabileceği, takibin esasına ilişkin 3.kişilerin genel mahkemelerde dava açabileceği, davacının takibin iptaline yönelik şikayetlerinde aktif husumet ehliyeti olmadığı, İİK'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendinde; borçlunun haline münasip evinin haczolunamayacağı şeklinde yasal düzenleme uyarınca, meskeniyet şikayetinin, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup takipte borçlu sıfatı taşımayan 3. kişinin bu şikayette bulunmaya hakkı olmadığı, haczedilmezlik şikayeti yalnızca takip borçlusu tarafından dile getirilebileceğinden davacı tarafın meskeniyet iddiasında bulunma hakkı olmadığı gerekçesiyle takibin iptaline...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İİK'nun 82/12 maddesi uyarınca açılmış meskeniyet şikayeti niteliğinde olduğunu, icra dosyasından şikayetçi borçlu adına çıkarılan 103 davetiyesinin 11/11/2019 tarihinde tebliğ edilmesi ve davanın 18/11/2019 tarihinde açılmasına göre şikayetin süresinde ileri sürüldüğünü, Ereğli İcra Müdürlüğü’nün 2017/15233 Esas sayılı dosyasıyla alacaklı tarafından borçlu şikayetçi aleyhine kambiyo senedine dayalı genel haciz yolu ile takip başlatıldığını, takibin kesinleşmesi ile şikayete konu taşınmaza 09/12/2019 tarihinde haciz şerhi işlendiğini, davacı vekilinin dava dilekçesinde birden fazla parsel bildirdiğini, dava dilekçesi açıklattırılarak hangi parsel üzerinde mesken olduğunu bildirmesinin istenildiğini, 91 parsel yönünden meskeniyet şikayetinde bulunduğunun belirtildiğini, meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayeti, haciz tarihi itibariyle mevcut ve oturmaya uygun bir evin bulunması halinde yapılabilir....
İcra Müdürlüğünün 2019/94 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takip kapsamında 103 davetiyesinin tebliğ edildiği 24/11/2020 tarihine kadar müvekkiline usule uygun hiçbir tebligat yapılmadığını, ödeme emrinin tebliğ tarihinin 24/11/2020 tarihi olarak kabulü gerektiğini, takibin usulüne uygun kesinleştirilmediğini, davacının borcunun bulunmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacıya ait ve haciz konulan İstanbul ili Üsküdar ilçesi Kuzguncuk Mahallesi 571 ada 8 parsel sayılı taşınmazın borçlunun haline münasip evi olduğunu, bu nedenle haczedilemeyeceğini bildirerek, takibin kesinleştirilmesi işleminin iptali ile takibin öğrenme tarihinin 24/11/2020 olarak tespitine, zamanaşımı nedeniyle takibin iptaline, haczedilmezlik şikayetinin kabulüne karar verilmesini istemiştir....
Bu takdirde alacaklı taraf alacağını İİK.’nun 68/b maddesi çerçevesinde diğer belgelerle ispatlayabiliyorsa, borçlunun şikayeti reddedilir. İcra mahkemesinde yapılan inceleme sırasında, borçlu, borcun sona erdiğine veya ertelendiğine ilişkin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge sunmadıkça takibin durdurulmasına karar verilemez. Somut olayda, alacaklı banka tarafından borçlulara anılan maddede belirtildiği şekilde noter aracılığıyla ihtarname gönderilmiş olup, bu ihtarnamenin borçlulara tebliğ edildiği anlaşıldığından, ipoteğin limit ipoteği olması ve ihtarnameye süresi içinde itiraz edilmesi, borçluya icra emri gönderilmesine engel teşkil etmez. Ancak borçlular tarafından hesap kat ihtarnamesine sekiz günlük yasal süre içerisinde itiraz edildiğinden krediyi kullandıran taraf (alacaklı) alacağını 68/b maddesi çerçevesinde diğer belgelerle ispatlayabiliyorsa, borçluların şikayeti reddedilir....
Somut olayda, iddianın yukarıda özetlenen içeriği itibariyle; ipotek veren üçüncü kişinin ödeme emri yerine icra emri gönderildiği yolundaki takibin şekline yönelik şikayeti ile borç miktarı ve faize ilişkin itirazı 7 günlük itiraz ve şikayet süresine tâbi olup, icra emri 11.03.2013 tarihinde tebliğ edildiğine göre, ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişinin anılan şikayet ve itiraz nedenlerine dayalı olarak 25.03.2013 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvurunun, yasal yedi günlük süre geçirildikten sonra olduğu açıktır. Diğer taraftan, ileride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen ve TMK.'nun 851. ve 881.maddelerinde ifadesini bulan azami had (üst sınır) ipoteğinde borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazların ne miktar için teminat oluşturacağı ipotek akit tablosundaki limitle sınırlanabilir. İpoteğin üst sınır ipoteği olması halinde, borçlu sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumludur....