icra emrinin iptalinin gerektiğini, yine takip talebinde yer alan faiz miktarlarının neye dair olduğunun ve hangi tarihten itibaren hesaplandığının da belli olmadığını, hesaplamaların hatalı olduğunu bu durumun ilama aykırılık oluşturduğunu bu nedenle de icra emrinin iptalinin gerektiğini, ayrıca takibe konu ilamın kesinleşmeden infazının mümkün olmadığını bu nedenle takibin iptalinin gerektiğini beyan etmiş, takibin ve icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre ,davalı tarafından davacı hakkında icra takibinde bulunulduğu davacı tarafından takibin ,icra emrinin iptalinin talep edildiği , davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde davanın kabul edildiğine ilişkin beyanda bulunulduğu, ilk derece mahkemesi tarafından davalı vekilinin kabul beyanı doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, ancak davanın kabulü ifadesi ile yetinildiği, takibin veya icra emrinin iptaline ilişkin hükümde açıklık bulunmadığı, davacı tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Dava dilekçesinde konu kısmında takibin iptali talebinin yer aldığı , sonuç kısmında ise icra emrinin iptali talebinin yer aldığı ancak dilekçe içeriği bütün olarak değerlendirildiğinde talebin takibin iptaline yönelik olduğu anlaşılmıştır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacıya ödeme emrinin usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğini, davacının takibe süresinde itiraz etmediğini, takibin kesinleştiğini, davacının süresiz şikayete tabi haklı bir sebebinin bulunmadığını, faiz talebinin de kesinleştiğini, kiralanan yerin işyeri olduğunu, avans faizi ve sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın istenebileceğini, taleplerinde yasaya aykırılık bulunmadığını, kira ödemelerinde vade belirli olduğundan borçlunun ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekmediğini, ödeme emrinin takip talebine uygun şekilde düzenlendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Davacı ve dava dışı borçlular hakkında davalı alacaklı tarafından Ilgın İcra Müdürlüğü'nün 2020/1060 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, borçlunun ödeme emrini tebliğden önce ödeme emrinin sonradan tebliğ edilmesi şartı ile dosya numarasını bildirerek takip konusu borca itiraz edebileceğini, böyle bir itirazın geçerli olduğunu, ödeme emrinin hiç tebliğ edilmemiş olması hallerinde borçlunun takibi haricen öğrenerek itirazda bulunması durumunda itirazın geçerli olmadığının kabul edildiğini, oysa davalı borçluya ödeme emri tebliği ile ilgili eksiklik tamamlandığını, de herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, ödeme emrinin davacı borçlu T1 28/11/2020 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiğini, davacı borçlu T1 vekilinin 25/11/2020 tarihli dilekçe ile dosyaya yetkiye ve borca itiraza ilişkin dilekçe ibraz ettiğini, 10/12/2020 tarihli tensip karar tutanağı ile davacı borçlu vekilinin ödeme emrinin tebliğ tarihinden önce borca itiraz etmiş olması...
Bu ödeme emrinin gönderilmesiyle birlikte yeni bir borca itiraz süresi başlar ve borçlu tarafından takip türünün genel haciz yoluyla ilamsız takip olması sebebiyle yasal 7 günlük süre içerisinde borca itiraz edilmesi gerekir. Her ne kadar davacı borçlu yetkisiz icra müdürlüğünde başlatılan takibin yetkili icra müdürlüğünde devam ettiğini ileri sürmüş ise de, bu husus sadece takibin başlatılmasına ilişkindir. Yoksa yetkisiz icra dairesinde yapılan icra işlemleri geçerliliğini korumaz. Bu sebeple, yetkisiz icra müdürlüğünde yapılan borca itiraz yetkili icra müdürlüğünde başlatılan takipte geçerli olmayıp, yetkili icra müdürlüğünde gönderilen ödeme emrine itiraz edilmediğinden takibin kesinleşmesi sonrasında takibe devam edilerek haciz işlemlerinin yapılması usul ve yasaya uygundur....
Mahkemece yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; dava konusu takip dosyasında ilk ödeme emrinin 30.12.2009 tarihinde davalı borçluya tebliğ edildiği, yapılan davetiyeye takip dayanağı belgelerinin eklenmediği ve davanın 1.İcra Hukuk Mahkemesi'ne yaptığı şikayet sonucu 2009/1445 Esas 2010/358 Karar sayılı ilamla, şikayetin kabulüne ve ödeme emrinin iptaline karar verildiği, davalının ilk ödeme emrinden sonra aynı zamanda borca da itiraz edip takibi durdurduğu, takibin durduğu 31.12.2009 tarihinden sonra 1 yıl içinde iptal davası açılması gerektiği, itirazın iptali davası ise 18.05.2011 tarihi olup, yaklaşık 1,5 yıl sonra açıldığı, davacının ilgili icra dosyasından gönderdiği 10.06.2006 tarihli ödeme emrini sadece ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü giderdiği, dava süresinin başlangıcı için bu tarihin esas alınamayacağı gerekçesiyle süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Maddesinin uygulanamayacağını, müvekkilleri tarafından miras reddedildiğinden takibin borcun şahsiliği ilkesine aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Uyuşmazlık, mirasın reddi nedeniyle ilamlı takibin iptali talebine ilişkindir. Adana 9. İcra Müdürlüğünün 2020/1871 esas sayılı dosyası incelendiğinde; T17 tarafından Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/889 esas 2015/1850 karar sayılı ilamına dayanılarak ilam borçlusu Burhan Bağlıbel mirasçısı olan şikayetçiler aleyhine 122.525,00 TL'nin tahsili için 14/01/2020 tarihinde takip başlatıldığı görülmüştür. Davanın 18/03/2020 tarihinde açıldığı görülmüştür. “İİK.nun 33. maddesinin 1. fıkrasında sayılan ...itiraz (icranın geri bırakılması) sebepleri (itfa, imhal ve zamanaşımı) sınırlıdır. Borçlu , bunlar dışındaki sebeplere dayanarak icra emrine itiraz edemez (icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyemez)....
DAVA KONUSU : İCRA EMRİNE İTİRAZ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlu vekili 10/12/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; icra dosyasından düzenlenen 50.285,40 TL'lik icra emrinin davacının vekili bulunmasına rağmen davacı asile 82 barkod nosu ile yapılan tebligatın usulsüz olduğunun tespiti ile tebligatın iptaline, icra emri kesinleşmemiş olduğundan icra dosyasında konulan tüm hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini, alacaklı tarafından yeni icra emri düzenlenmesi talebi üzerine 04/11/2021 tarihinde taraflarına vekil sıfatı ile tebliğ edilenin 6.456,63 TL ödeme emri olduğunu, ödeme emrinin ödendiğini belirterek 06/10/2021 tarihli 50.285,40 TL'lik icra emrinin vekil olarak öğrendikleri tarihin 10/12/2020 tarihi olarak kabulü ile ödeme süresi tamamlanmadan konulan tüm hacizlerin fekkine ve icra emrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Borçluya, takibin kesinleşmesinden sonra çıkartılan yenileme emri, takibin kesinleşmesinden önceki sebeplere dayalı olarak yeni bir itiraz hakkı vermez. Borçlu ödeme emri tebliğine karşı şikayette bulunmuş ise de, ödeme emrinin 28/11/2005 tarihinde tebliğ edildiği, 18/01/2006 tarihinde ise menkul haczi yapıldığı ve menkul haczi sırasında borçlunun bizzat hazır bulunduğu görülmekle, ödeme emri tebligatı usulsüz olsa dahi borçlunun tebligattan en geç 18.01.2006 tarihinde haberdar olduğu, öğrenme tarihi itibariyle de süresi içerisinde usulsüz tebligat şikayetinde bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, ödeme emri tebligatnın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin süre aşımından reddi gerekirken, istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, İİK.'nun 71/2 ve 33/a maddeleri gereğince, takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı şikayetinin kabulü halinde icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde takibin talikine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir....
Davacı tarafça, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş, ilamlı takip şartları bulunmadığı ileri sürülerek icra emrinin iptali istenmiş ve açıkça alacağın teminatı olarak birden çok kişiye ait birden çok taşınmazda ipotek tesis edilmiş olması ve bu nedenle tüm ipoteklerin birlikte paraya çevrilmesinin talep edilmesi gerekirken sadece davacı ile ilgili takip başlatılmasının mümkün olmadığı iddiasıyla takibin iptali istenmiştir. Mahkemece yetki itirazının reddine, icra emrinin iptali talebinin kabulüne karar verilmiştir. Takibin iptali talebi ise, icra emrinin iptali sebepleri yönünden incelemiş ve bu sebeplerin takibin iptalini gerektirmeyeceği, icra emrinin iptalini gerektireceği gerekçesiyle takibin iptali talebinin reddine karar verilmiştir....