Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyanın tetkikinde, taraflar arasındaki takibe konu adi yazılı kira sözleşmesine itiraz edilmediği, bu haliyle kira sözleşmesinin ve sözleşmedeki kira bedelinin kesinleştiği görüldüğünden, uyuşmazlığın takibe konu kira sözleşmesi hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Davalı borçlu vekili tarafından takibe itiraz dilekçesi ile, kira bedellerinin aylık olarak ödendiği, bu hususta taraflar arasında fiili bir anlaşma bulunduğu, müvekkilinin kasım 2020, aralık 2020, Ocak 2021, şubat 2021 ve mart 2021 tarihlerine ilişkin aylık kira bedellerini ödediği, diğer alacakların henüz muaccel olmadığı, kat maliklerinden birinin şikayeti üzerine kiralananın bir kısmının yıkımına sebebiyet verildiği, bu nedenle kullanım alanın küçüldüğü, kira bedelinin bu sebeplerle azaltılması gerektiği iddialarına dayalı olarak takibe itiraz edildiği görülmüştür....

İlk Derece Mahkemesince, icra takibinin yazılı tahliye taahhüdüne dayalı olarak başlatıldığı, davalı kiracının bu taahhütte taşınmazda kiracı olarak daha öncesinde ikamet ettiğini açıkça bildirdiği, itirazında da tahliye taahhüdünde imzası bulunduğunu inkar etmediği, duruşmadaki beyanında da davacı tarafından bu taahhüdün kendisine imzalatıldığını beyan ettiği, bu durumda kiracılık ilişkisinin varlığının dosya kapsamına göre sabit olduğu, davalının davacı tarafla kira sözleşmesinin yenilendiğine dair yazılı belge ibraz etmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının itirazının kaldırılmasına, ve kiralananın tahliyesine karar verilmiş, bu karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun süresinde tahliye taahhüdü ve takibe itiraz ettiği, takibe itiraz halinde icra mahkemesince itirazın kaldırılması için, tahliye taahhüdünün noterden onaylı olması veya imzanın borçlu-kiracı tarafından ikrar edilmesi gerektiği, takibe dayanak tahliye...

    Karşı taraf borçlular vekili ihtiyati haciz kararına itiraz ederek, ihtiyati hacze konu icra takip dosyasında alacağa, alacak kaynağı olan kredi sözleşmesine, sözleşmede bulunan imzaya yetkiye ve tüm ferilerine itiraz edildiğini, icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını, ihtiyati haciz kararının yetkisiz mahkemede alındığını, ihtiyati haciz kararının yokluklarında verildiğini, takibe süresi içerisinde itiraz edildiğini, takibe konu alacağın ihtilaflı olduğunu, ihtiyati haciz kararının verilebilmesi için alacağın tehlikede olduğuna ilişkin hiçbir bilgi belgenin mahkemeye sunulmadığını, takibe dayanak kredi sözleşmesinde kefalet koşullarının oluşmadığını, takibe dayanak kredi sözleşmesinin usulüne uygun şekilde hesap kat ihtarı yapılmadan takibe konulduğunu belirterek haksız yere konulan ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiştir....

      Anılan durumda davalı şirket bu aşama itibarı ile vekille temsil edilir duruma geldiğinden, takibe itiraz ivedi işlerden olup vekaletname ibraz edilmeden de takibe itiraz edilebileceği hususu da dikkate alınarak ve mahkeme dosyası kapsamında vekaleti olduğu tespit edildiğinden duruşma davetiyesinin borçlular vekili olarak takibe itiraz eden vekile tebliğinin sağlanması, davalılardan T3 takip dosyasından tebliği temin edilen ödeme emri olup olmadığının belirlenmesi suretiyle, taraf delilleri de toplanarak yargılama yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken vekile tebligat yapılmadan yokluğunda yargılamaya devam ile eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır....

      İcra Müdürlüğünün 2019/5634 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde takip alacaklısı davacı vekilince davalı borçlu şirket aleyhine aylık 45.000,00 TL den 2019 yılı temmuz, ağustos, eylül,ekim ve kasım ayı kira alacaklarının faizi ile birlikte tahsili talebi ile takip yapıldığı, örnek 13 ödeme emrinin davalı şirkete 04/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, 06/12/2019 tarihinde uyaptan gönderilen dilekçe ile borçlu vekili tarafından takibe itiraz edildiği anlaşılmıştır. Somut durumda davalı borçlu şirkete ödeme emrinin 04/12/2019 tarihinde tebliği karşısında 06/12/2019 tarihinde yapılan itirazın yasal 7 günlük sürede olduğu açıktır. Bu durumda mahkemesince itirazın süresinde olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü kararında isabet olmayıp davalının takibe itiraz sebepleri dikkate alınarak davacı yanın itirazın kaldırılması istemi yönünden esastan inceleme yapılması gerekir....

      CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkil tarafından davacılar T1 T2 Ve Ticaret Limited Şirketi haklarında Alaşehir İcra Müdürlüğü'nün 2019/2575 E. nolu dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus takip yolu ile ödeme emri gönderilerek icra takibi yapıldığını, Alaşehir İcra Müdürlüğü'nün 2019/2575 Esas nolu dosyası ile yapılan kambiyo senedine mahsus icra takibine ilişkin olarak gönderilen ödeme emrine istinaden T1 takibe konu bonolarda borçlu şirket yetkilisi olarak imza attığını, bonolarda adının yer almadığını, şahsı adına atılmış imza bulunmadığını, borçla şahsi ilgisinin bulunmadığını iddia ederek haksız ve kötü niyetli olarak huzurdaki takibe, borca ve imzaya itiraz davasını açtığını, bu davanın taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacı borçlunun kötü niyetli olarak borca ve imzaya itiraz ettiğini, müvekkilinin takibe konu bonolara istinaden takip talebinde belirtilen miktarda davacı borçludan ve diğer borçlu şirketten alacaklı olduğunu, davacı T1 takibe konu...

      Somut olayda, takibe dayanak kira sözleşmesinin kiraya veren davacı ile kiracı davalı arasında imzalandığı, davalının takibe dayanak kira sözleşmesindeki imzasına ve kira bedeline itiraz etmediği tartışmasızdır. Yasal süresi içinde takibe itiraz etmeyen davalının, ödeme iddiası dışında başka bir neden ileri sürmesi de mümkün değildir. Davalının istinaf başvuru dilekçesinde ödeme iddiasında bulunmadığı ve takibe konu kira bedeli yasal süresi içinde ödenmediğinden, İİK'nın 269/a maddesi uyarınca tahliye koşullarının oluştuğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmamaktadır....

      Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara ----------- kararında da değinilmiştir. Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; davacı şirketin------- dosyasında takibe konu ettiği faturadan kaynaklı davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Celp edilen---------sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine ---- tarihinde -------- fatura nolu faturadan kaynaklı ------ asıl alacak için takip başlattığı, davalı borçlunun davacı tarafa herhangi bir borcunun olmadığını belirterek takibe itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Mahkememizin ----- tarihli duruşmasının ---- nolu ara kararınca; TTK 83....

        İcra Müdürlüğünün 2020/934 esas, 2020/930 esas, Kütahya 1.icra müdürlüğünün 2020/951 esas sayılı takip dosyalarından takip açıldığını, bu takiplere karşı müvekkili tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, bu takiplerle alakalı olarak itiraz iptal edilmeden iş bu senedin takibe konulmuş olup takibin mükerrer olduğunu, takibe konu senedin konusuz olduğunu, müvekkili hakkında daha önce üç adet ilamsız takip açılmış olup bu defada örnek 10 şekline dayalı takip açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili hakkında açılan takibe dayanak senedin teminat senedi olduğunu, takibe dayanak senedin kayıtsız ve şartsız borç ikrarı içermediğinden İİK'nın 170/a maddesi gereğince takibin ve ödeme emrinin iptali gerektiğini, takibin kesinleşmesi ve durdurulmaması halinde işlemlerin devam edeceğinden telafisi mümkün olmayan zararların oluşacağını belirterek ödeme emri usulsüz olduğundan şikayetlerinin kabulüne, müvekkilinin borçlu olamamasından dolayı borca ve takibe itirazlarının kabulüne...

        Davanın dayanağını oluşturan icra takip dosyası incelendiğinde, davacı vekilinin kısmi davada belirlenen bakiye alacağının tahsili amacı ile 16.04.2007 tarihinde takibe geçtiği, ödeme emrinin davalıya 17.04.2007 tarihinde tebliğ edildiği ve davalının aynı gün vekili aracılığı ile itirazda bulunduğu, takibe itiraz dilekçesinin davacıya tebliğine dair bir delile rastlanmadığı, icra müdürlüğünce 25.04.2007 tarihinde itiraz nedeni ile takibin durdurulmasına karar verildiği, icra dosyasının takip edilmemesi nedeni ile 30.11.2008 tarihinde işlemden kaldırıldığı, bu davanın ise 14.08.2009 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dava açmak için aranılan bir yıllık hak düşürücü sürenin davacı alacaklının itirazı öğrendiği tarih esas alınarak belirlenmesi gerekir. Kısaca itiraz dilekçesi tebliğ olunmadıkça hak düşürücü süre başlamayacağı gibi dosyanın icra müdürlüğünce işlemden kaldırılması da bu süreyi etkilemeyecektir....

          UYAP Entegrasyonu