Dava, kira alacağının tahsili için girişilen takibe vaki itirazın kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı, 01.09.2014 başlangıç tarihli adi yazılı kira sözleşmesine istinaden başlattığı icra takibi ile 42.823,66-TL 2014 yılı Eylül ve Ekim ayları kirası ile aidat borçlarının tahsilini talep etmiş, davalı borçlular takibe itiraz dilekçelerinde; “taşınmazın kullanıma hazır olarak teslim edilmediğini, sözleşmenin hayata geçmediğini, sözleşmeyi açıkça reddettiklerini, borca ve ferilerine itiraz ettiklerini’’ beyan etmişlerdir. Davalı borçlular itirazlarında, icra takibinde dayanılan sözleşme altındaki imzalarını açık ve kesin olarak reddetmemişler ve kira bedeline karşı çıkmamışlardır. Davalı borçluların bu şekildeki itirazları borca itiraz niteliğindedir....
Somut olayda, takibe konu çekteki imzaya itiraz eden borçlunun lehtar-ciranta ... Ltd.Şti., alacaklının ise çeki, imzaya itiraz eden lehtar-ciranta ... Ltd.Şti.’den ciro yolu ile alan yetkili hamil ... Bankası A.Ş. olduğu görülmektedir. Lehtar-cirantanın imzaya itirazı üzerine yapılan inceleme sonunda imzanın borçluya ait olmadığı tespit edilmiştir. Takip alacaklısı, muteriz lehtar-ciranta ile doğrudan ilişki içerisinde olduğundan imzanın itiraz eden borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bu durumda ciranta olan alacaklının ağır kusurlu olduğundan bahsedilir. Mahkemece, yukarıda belirtilen yasa maddesi uyarınca borçlu lehine tazminata hükmedilmesi gerekirken, yasal koşullar oluşmadığından bahisle tazminata hükmedilmemesi isabetsizdir....
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı, 15.08.2008 tarihli sözlü kira sözleşmesine dayalı olarak 30.10.2014 tarihinde kiracı hakkında başlatmış olduğu icra takibi ile, aylık 220, 242, 266, 292, 321 ve 353 TL’den 15.10.2009 – 15.10.2014 tarihleri arasındaki (5 yıl) 16.578,00 TL kira alacağının işlemiş faiziyle tahsilini talep etmiştir. Davalı borçlu 14.11.2014 tarihli itiraz dilekçesi ile, alacaklıya herhangi bir borcu olmadığını, kiralarını banka şubesine yatırdığını bildirerek borca ve ferilerine itiraz etmiştir. Yani davalı borçlu takibe karşı itirazında, davacı alacaklı ile aralarındaki kira ilişkisine ve borç miktarına karşı çıkmamış, alacaklı görünen şahsa herhangi bir borcu olmadığını ileri sürerek takibe ve borca itiraz etmiştir. İ.İ.K.'...
İİK'nun 62/.... maddesinde; “İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur” hükmü ile, İİK'nun 66/.... maddesinde; “Müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. İtiraz müddetinde değilse alacaklının talebi üzerine icra memuru takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder. Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa takibe, kabul ettiği miktar için devam olunur” hükmü yer almaktadır. ... .... İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/214-526 sayılı ilamında, ödeme emri tebliğ tarihinin ....02.2014 olarak düzeltilmesine karar verildiği, borçlunun, borca itirazının ise, 27.02.2014 tarihinde icra müdürlüğüne yapıldığı görülmüştür....
Dava; takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, girişilen takibe karşı davalı tarafça borç ve fer'ilerinin yanında yetkiye de itiraz edildiği, ancak yetkili icra dairesinin gösterilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, İcra ve İflas Kanunu'nun 50. maddesi yollaması ile somut olayda uygulanması gereken ve itiraz tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HMUK'nın 23. maddesince uygun bir yetki itirazından söz etmek mümkün değildir. Açıklanan hususlar karşısında, İİK'nın 50. maddesi gereğince icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz bir karara bağlandıktan sonra, tarafların delil ve belgeleri toplanıp, oluşacak sonuca göre uyuşmazlığın esası yönünden karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....
. - K A R A R - Davacı vekili; müvekkilinin davalıya maden satıp teslim ettiğini, davalının fatura bedellerini ödememesi üzerine alacağın tahsili için başlatılan takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davanın reddini istemiştir....
Dosyanın tetkikinde, taraflar arasındaki takibe konu adi yazılı kira sözleşmesine itiraz edilmediği, bu haliyle kira sözleşmesinin ve sözleşmedeki kira bedelinin kesinleştiği görüldüğünden, uyuşmazlığın takibe konu kira sözleşmesi hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Davalı borçlu vekili tarafından takibe itiraz dilekçesi ile, kira bedellerinin aylık olarak ödendiği, bu hususta taraflar arasında fiili bir anlaşma bulunduğu, müvekkilinin kasım 2020, aralık 2020, Ocak 2021, şubat 2021 ve mart 2021 tarihlerine ilişkin aylık kira bedellerini ödediği, diğer alacakların henüz muaccel olmadığı, kat maliklerinden birinin şikayeti üzerine kiralananın bir kısmının yıkımına sebebiyet verildiği, bu nedenle kullanım alanın küçüldüğü, kira bedelinin bu sebeplerle azaltılması gerektiği iddialarına dayalı olarak takibe itiraz edildiği görülmüştür....
Karşı taraf borçlular vekili ihtiyati haciz kararına itiraz ederek, ihtiyati hacze konu icra takip dosyasında alacağa, alacak kaynağı olan kredi sözleşmesine, sözleşmede bulunan imzaya yetkiye ve tüm ferilerine itiraz edildiğini, icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını, ihtiyati haciz kararının yetkisiz mahkemede alındığını, ihtiyati haciz kararının yokluklarında verildiğini, takibe süresi içerisinde itiraz edildiğini, takibe konu alacağın ihtilaflı olduğunu, ihtiyati haciz kararının verilebilmesi için alacağın tehlikede olduğuna ilişkin hiçbir bilgi belgenin mahkemeye sunulmadığını, takibe dayanak kredi sözleşmesinde kefalet koşullarının oluşmadığını, takibe dayanak kredi sözleşmesinin usulüne uygun şekilde hesap kat ihtarı yapılmadan takibe konulduğunu belirterek haksız yere konulan ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiştir....
İlk Derece Mahkemesince, icra takibinin yazılı tahliye taahhüdüne dayalı olarak başlatıldığı, davalı kiracının bu taahhütte taşınmazda kiracı olarak daha öncesinde ikamet ettiğini açıkça bildirdiği, itirazında da tahliye taahhüdünde imzası bulunduğunu inkar etmediği, duruşmadaki beyanında da davacı tarafından bu taahhüdün kendisine imzalatıldığını beyan ettiği, bu durumda kiracılık ilişkisinin varlığının dosya kapsamına göre sabit olduğu, davalının davacı tarafla kira sözleşmesinin yenilendiğine dair yazılı belge ibraz etmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının itirazının kaldırılmasına, ve kiralananın tahliyesine karar verilmiş, bu karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun süresinde tahliye taahhüdü ve takibe itiraz ettiği, takibe itiraz halinde icra mahkemesince itirazın kaldırılması için, tahliye taahhüdünün noterden onaylı olması veya imzanın borçlu-kiracı tarafından ikrar edilmesi gerektiği, takibe dayanak tahliye...
Anılan durumda davalı şirket bu aşama itibarı ile vekille temsil edilir duruma geldiğinden, takibe itiraz ivedi işlerden olup vekaletname ibraz edilmeden de takibe itiraz edilebileceği hususu da dikkate alınarak ve mahkeme dosyası kapsamında vekaleti olduğu tespit edildiğinden duruşma davetiyesinin borçlular vekili olarak takibe itiraz eden vekile tebliğinin sağlanması, davalılardan T3 takip dosyasından tebliği temin edilen ödeme emri olup olmadığının belirlenmesi suretiyle, taraf delilleri de toplanarak yargılama yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken vekile tebligat yapılmadan yokluğunda yargılamaya devam ile eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır....