Bu durumda, takip alacaklısının zamanaşımı süresi içinde, takibe konu bono fotokopisini icra dairesine sunmak suretiyle icra takibine girişmesi gerekir. O halde mahkemece, takibe konu senedin vade tarihi olan 10.08.2010 tarihinden itibaren 3 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra takibe başlanıldığından takibe konu senedin zamanaşımına uğraması nedeniyle, itiraz eden borçlu ... yönünden, takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ödeme emrinin davalıya tebliği üzerine davalı 12.05.2017 tarihli takibe itiraz dilekçesinde, alacaklıya borcu olmadığını ileri sürerek borca, kira sözleşmesine, kira bedellerine, alacak ve tahliye talebine itiraz ettiklerini taşınmazı ........ 2016 tarihinde tahliye ettiklerini bildirmiştir. Davalı borçlu her ne kadar takibe itirazında kira bedellerine itiraz ettiğini bildirmiş ise de, kira miktarının ne kadar olduğunu göstermemiştir. İİK'nin 269/2. maddesi gereğince borçlu kiracı kira sözleşmesini açık ve kesin olarak reddetmediğinden kira akdini kabul etmiş sayılır. Kira sözleşmesini reddetmeyen borçlu kiracı İİK'nin 62. maddesi gereğince itiraz ettiği kısmın cihet ve miktarını itiraz dilekçesinde açıkça göstermediğinden takip talepnamesinde belirtilen kira miktarı da kesinleşmiştir. Uyuşmazlıkta yargılamayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır....
KARAR Davacı, davalı ile birlikte dava dışı kişinin çekmiş olduğu krediye kefil olduğunu, asıl borçlunun borcu ödememesi üzerine asıl borçlu ile kendisi ve davalı hakkında başlatılan icra takibi neticesinde 15.102,00 TL'yi icra dosyasına yatırarak borcu infaz ettiğini, bu takibe davalının itiraz ettiğini ve davalı hakkında itirazın iptali davası açıldığını, davalının kefil olması sebebi ile ödediği 15.102,00 TL'nin yarısından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek başlattığı takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı, icra takibine itiraz ettiğini, borcu olmadığı savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 2014/65 esas sayılı dosyada takibe konu 26/01/2009 tarihli kredi sözleşmesi nedeniyle ödenen 28.560,20 TL’nin istirdatına karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği ileri sürülerek, ihtiyati haciz kararının kaldırılması talep edilmiştir. Mahkemece, ileri sürülen itiraz sebeplerinin İ.İ.K’nun 265. maddesinde belirtilen itiraz sebeplerinden olmadığı, .... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde verilen ve kesinleşen istirdat kararına konu sözleşmeden farklı olarak banka kredi sözleşmesi ve kat ihtarı sunulduğu İ.İ.K’nun 257. maddesi gereğince noter ihtarnamesinde belirtilen bedel kadar kısım için ihtiyati haczin kabulüne karar verildiği, BK’nun 144. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığı, duruşmada verilen ibranamenin imzasız olup alacaklı vekili tarafından da kabul edilmediği gerekçesiyle ihtiyati haciz kararına itirazın reddine karar verilmiş, karar itiraz eden vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkememiz yetkisine itiraz edilmemiştir. Uyuşmazlığın; hukuki yarar, davacıların borçlu olup olmadığının tespiti ile icra takibinin iptalinin mümkün olup olmadığı, icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin olduğu tespit edildi. DELİLLER: Ankara ... Müdürlüğünün 2020/5473 Esas sayılı icra dosyası dosyamız arasına kazandırılmış, alacaklısının davalı ... Gıda .... AŞ, borçlularının dava dışı ... Kafe .... Ltd. Şti ile davacılar ... ve ... olduğu, alacaklı tarafından 13/07/2020 tarihinde başlatılan icra takibi ile davaya konu menfi tespiti talep edilen faturalardan kaynaklı toplam 12.619,51 TL alacağın talep edildiği, ödeme emrinin davacılara tebliği sağlanamadan önce, davacı borçlular vekilinin 13/07/2020 ve 11/08/2020 tarihlerinde, borca itiraz ederek ödeme emrine, borca ve fer'ilerine itiraz etmesi üzerine, takibin davacılar yönünden durmasına dair karar verildiği görülmüştür. Davalı vekili tarafından, takibe konu fatura suretleri delil olarak dosyaya sunulmuştur....
Sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibine girişildiğini, davacı yan tarafından başlatılan haksız ve hukuka aykırı takibe karşı müvekkili tarafından süresi içerisinde itiraz edildiğini, müvekkili şirketin davacı yana takibe konu edilen alacağa ilişkin herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı yanın her ne kadar 124.187,97 TL....
Başsavcılığının 2016/12478 iddia numaralı evrakına dayalı olarak genel haciz yolu ile takip başlattığı, davalı borçluların takibe itiraz ettiği, alacaklı davacının 08/07/2017 tarihinde takipten vazgeçme dilekçesi verip feragat harcını yatırdığı, takip dayanağı belgelerin İİK.nın 68/1. maddesinde yer alan ve alacaklıya genel haciz yolu ile takip yapma imkanı tanıyan, borç ikrarını içeren belge niteliğinde bulunmadığı, borçluların takibe dayanak gösterilen takibe de itiraz ettiği, borcu kabul etmediği, bu durumda hukuki ilişkinin kabul edildiğinden bahsedilemeyeceği, dosya kapsamı, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı anlaşıldığından davacı alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353- (1) b) 1) maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Dosya kapsamına, toplanan delillere, Ankara 16....
Dava, kira alacağının tahsili için girişilen takibe vaki itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece, alacağa ilişkin uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle istemin reddine, tahliye gerçekleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından alacağa yönelik temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı, 02.09.2014 tarihinde başlattığı haciz ve tahliye istemli icra takibi ile 03.04.2005 tarihli sözleşmeye dayanarak, aylık 420,-TL den Nisan/2013 ile Ağustos/2014 arası toplam 7.140-TL asıl alacak ile 475,97-TL işlemiş faizin tahsilini talep etmiş, davalı borçlu takibe itiraz dilekçesinde; kira miktarını ve kira farkı alacağını kabul etmediğini, kira alacağının sözlü anlaşmaya göre 280,-TL olup düzenli olarak ödenmekte olduğunu, beyan etmiştir. Davalı borçlu itirazında, icra takibinde dayanılan sözleşmeyi açık ve kesin olarak reddetmemiş sadece kira bedeline itiraz etmiştir....
Davalı vekili, müvekkilinin 3.520,00 TL faiz alacağı yönünden takibe itiraz ettiğini, itiraz edilmeyen 2.100,00 TL anapara yönünden takibe devam edildiğini ve müvekkilinin itiraz edilmeyen 2.100.00 TL ana para borcunu ve borç masraflarını ödediğini, ödenen miktarın anaparaya değil gecikme faizlerine mahsup edildiğini, ödenen miktarın, gecikme faizinden düşülmesinin doğru olmadığını, kooperatifçe gecikme faizlerine yapılan itirazın iptali için yasal 1 yıllık süre içerisinde mahkemeye başvurulmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalıdan 2.100,00 TL asıl alacak ve 500,00 TL faiz alacağı bulunduğunun bilirkişi raporu kapsamı ile sabit olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılan icra takibine itiraz edilmemesi ve yasal süre içinde ödeme yapılmaması üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece, istemin kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi üzerine karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir Davacı alacaklı vekili dava dilekçesinde davalı hakkında ödenmeyen 2009 Nisan-Haziran aylar arası kira bedelinin tahsili için takip yaptığını, ödeme emri davalıya tebliğ edilmesine rağmen takibe itiraz etmediği gibi yasal süresinde de ödemede bulunmadığından kiralananın temerrüt nedeniyle tahliyesini istemiştir. Davalı ise kira bedelini ödediğini davanın reddini savunmuştur. Takibe dayanak yapılan ve hükme esas alınan 05.12.2008 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli sözleşme konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır....