Yapılan bu açıklamalar ışığında, mahkemece davalı vekilinin tüm aşamalarda takas ve mahsup talebi kapsamında bildirdiği ve istinaf dilekçesinde tekrar ettiği dava dışı işçiler tarafından davalı yan hakkında açılan işçilik alacaklarına ilişkin mahkeme dosyalarının ve varsa icra takip dosyalarının getirtilerek, davalı yanca davacı adına yapılan ödemeler olup olmadığının, varsa takas ve mahsup edilip edilmeyeceğinin tespiti için bilirkişi kurulundan denetime elverişli ek rapor aldırılmak suretiyle sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, davalı vekilinin bu yöndeki itirazlarına rağmen bu hususlar değerlendirilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur....
Mahkemece; davacı borçlu (ve karşı alacaklı), takas talebinde bulunarak aleyhindeki takibin, kendisinin başlatmış olduğu dosya borcunun mahsubu ile kalmayacağı gerekçesiyle iptalini talep etmişse de, takas ve mahsup talebine konu olan alacağın, takip dayanağı ilama göre nafaka alacağı olduğu, bizzat alacaklısının rızası olmadan takasa konu edilemeyeceği açıktır. Davalı alacaklı vekilinin de davacı borçlunun takas talebine rıza göstermediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla birlikte birikmiş nafakanın adi alacak hükmünde olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Takas mahsuba ilişkin talep, süreye tabi olmaksızın yapılabilir. Takas mahsup talebi hakkında karşı tarafın muvafakati bulunmadığından bahisle red kararı verildiği halde dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek hüküm kurulması isabetsizdir....
Takas bir sözleşme olmadığı içi karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Takas aynı zamanda borcu sona erdirdiği için bir tasarruf işlemidir. Bu nedenle, borçlu takas edilecek alacak üzerinde tasarruf yetkisine sahip olmalıdır. Takas, karşılık dava olarak ileri sürülebileceği gibi, defi olarak da ileri sürülebilir. Takasın defi olarak ileri sürüldüğü davada, takas ve mahsup sonucu kalan ve hüküm altına alınan miktar üzerinden yargılama harcı alınacak, takas ve mahsup defi nedeni ile reddedilen miktar üzerinden ileri süren yararına vekâlet ücreti ve yargılama giderine karar verilecektir....
Dosya borçlusu ... ise 06.11.2012 tarihinde icra emri tebliği üzerine aynı ilamdan kaynaklı alacakları bulunduğunu bildirerek takas mahsup def'inde bulunmuştur. Tarafları aynı olan kesinleşmiş mahkeme ilamlarına dayanılarak takas-mahsup istenilebilir ise de bu halde takas-mahsuba konu alacaklar üzerine üçünçü şahıslarca takas-mahsup talebinden önce haciz konulmuş ise bu hacizler nazara alınarak bakiye alacak kaldığı takdirde takas-mahsuba karar verilebilir. Somut olayda üçüncü şahsın hacze konu alacağı toplam dosya alacağından fazla olduğundan İcra Müdürünün takas-mahsup talebinin reddine dair 08.11.2012 tarihli kararında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Mahkemece bu işlemin iptali yönündeki şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken takas-mahsup işleminin kabulü yönünde hüküm tesisi doğru değildir....
Bir alacağın ilama bağlanmış olması halinde takas ve mahsuba konu edileceği tartışmasız olup, takas ve mahsup yapılabilmesi için ilamın kesinleşmesi de zorunlu değildir. İlama dayalı takas iddiası, icra mahkemesinde her zaman ileri sürülebilir. İİK'nın 200. maddesinde "Alacaklı alacağını müflisin kendinde olan alacağı ile takas edebilir. Aşağıdaki hallerde takas yapılamaz. 1- Müflisin borçlusu iflas açıldıktan sonra müflisin alacaklısı olursa, 2- Müflisin alacaklısı iflas açıldıktan sonra müflisin veya masanın borçlusu olursa, 3- Alacaklının alacağı hamile muharrer bir senede müstenit ise, Anonim, limited ve kooperatif şirketlerin iflasları halinde esas mukavele gereğince verilmesi lazım gelen hisse senedi bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımları veya konması taahhüt edilen ve fakat konmamış olan sermayeler bu şirketlerin borçlarıyla takas edilemez." hükmü düzenlenmiştir. Davacı tarafından Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/12/2017 tarih, 2016/61 E....
İcra Müdürlüğü'nün 2009/137 Esas sayılı dosyasında ise alacaklı olduğunu, İcra Müdürlüğü'nde takas mahsup talebinde bulunduğunu, İcra Müdürlüğü'nce talebin reddedildiğini ileri sürerek takas ve mahsuba karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, aynı konuda ... 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2014/255 Esas ve 217 Karar sayılı kararı bulunduğu gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmiş, hüküm borçlu vekilince temyiz edilmiştir. ... 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 26.02.2014 tarihli 2014/255 Esas ve 217 Karar sayılı dosyasında davacı, alacaklının dayanak ilamdaki alacağı asıl alacaklıdan temlik aldığını, bu temliknameye itiraz ettiklerini ve temlik alacaklılarının ilamlı takip yapamayacağı yönündeki şikayet üzerine hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda dosyada takas mahsup talebi bulunmadığından aynı konuda karar verildiğinden söz edilemez....
II- * 6908 sayılı TBK'nın 139. maddesinin ilk iki fıkrasında, "İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir. Takas talebinin mutlaka karşı dava şeklinde ileri sürülmesi zorunlu olmayıp, savunma olarak ta ileri sürülmesi olanaklıdır. İlke olarak, takas def'i de diğer def'iler gibi cevap dilekçesinde süresinde ileri sürülmelidir. 10 günlük cevap süresinde ileri sürülmediği takdirde savunmanın genişletilmesi yasağı ile karşılaşabilir. Takas ve mahsup birbirinden farklı kavramlardır. Mahsupta, birbirinden ayrı ve bağımsız iki alacak mevcut olmayıp, alacak miktarından belli olgular dolayısıyla indirme talebi bulunmaktadır. Alacaktan indirilecek olan meblağ bir karşı alacak değildir. Mahsup, alacağın gerçek miktarını belirlemek üzere yapılan bir işlemdir....
Mahsup, alacağın gerçek miktarını belirlemek üzere yapılan bir işlemdir. Mahsup itirazının karşı dava olarak ileri sürülmesine gerek olmadığı gibi, ayrı bir davada istenmesi zorunluluğu da bulunmamaktadır. Takasta, birbirinden bütünüyle ayrı ve bağımsız, karşılıklı iki alacak (borç) vardır. Ayrıca takas edilecek alacakların muaccel, dava edilebilir olması ve takas hakkının kanunla veya tarafların yapmış oldukları bir sözleşmeyle ortadan kaldırılmaması gerekir. Bu alacak sahiplerinden her biri takas ileri sürebileceği gibi, bu yola gitmeksizin alacaklarını ayrıca dava konusu edebilirler. Takas savunmasında bulunan taraf, hem kendi, hem de karşı tarafın alacağını ortadan kaldırmayı istediğinden, her iki alacak üzerinden de etkin olur. Bu niteliği ile takas, inşai bir haktır. Mahsup ise bir inşai hak ya da def'i olmayıp, bir itirazdır. (YHGK'nın 24.05.1950 gün ve 74 E, 31 K sayılı ilamı bu yöndedir.)...
Mahsup, alacağın gerçek miktarını belirlemek üzere yapılan bir işlemdir. Mahsup itirazının karşı dava olarak ileri sürülmesine gerek olmadığı gibi, ayrı bir davada istenmesi zorunluluğu da bulunmamaktadır. Takasta, birbirinden bütünüyle ayrı ve bağımsız, karşılıklı iki alacak (borç) vardır. Ayrıca takas edilecek alacakların muaccel, dava edilebilir olması ve takas hakkının kanunla veya tarafların yapmış oldukları bir sözleşmeyle ortadan kaldırılmaması gerekir. Bu alacak sahiplerinden her biri takas ileri sürebileceği gibi, bu yola gitmeksizin alacaklarını ayrıca dava konusu edebilirler. Takas savunmasında bulunan taraf, hem kendi, hem de karşı tarafın alacağını ortadan kaldırmayı istediğinden, her iki alacak üzerinden de etkin olur. Bu niteliği ile takas, inşai bir haktır. Mahsup ise bir inşai hak ya da def'i olmayıp, bir itirazdır. (YHGK'nın 24.05.1950 gün ve 74 E, 31 K sayılı ilamı bu yöndedir.)...
Takas ve mahsup bir defidir. Bu itibarla, ileri sürülmedikçe kendiliğinden dikkate alınamaz. Takas, karşılık dava olarak ileri sürülebileceği gibi, def'i olarak da ileri sürülebilir. Takasın def'i olarak ileri sürüldüğü davada, takas ve mahsup sonucu kalan ve hüküm altına alınan miktar üzerinden yargılama harcı alınacak, takas ve mahsup def'i sebebi ile reddedilen miktar üzerinden ileri süren yararına vekâlet ücreti ve yargılama giderine karar verilecektir. Somut olayda; davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde; işverence davacıya 24.05.2011 tarihinde eşine olan nafaka borcu sebebi ile 2.000,00 TL verildiğini ve karşılığında senet alındığını, senedin bir kısmının ödendiğini, ancak 1.250,00 TL 'lik kısmının ödenmediğini, bu miktarın davacının alacaklarından mahsubunu talep ettiklerini belirtmiştir. Mahkemece söz konusu takas mahsup def'i üzerinde hiç durulmadan karar verildiği anlaşılmaktadır....