Bölge Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu haciz bildiriminin tebliği üzerine, 6183 sayılı Kanun'un 79. maddesinde öngörülen 7 günlük itiraz süresi içerisinde asıl amme borçlusu ... tarafından davalı idareye başvurularak amme borcunun nereden kaynaklandığı, dönemi ve herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının kendisine bildirilmesinin istendiği, yine aynı süre içerisinde görülmekte olan bu davanın açılarak haciz bildirisinin iptalinin istendiği, dolayısıyla davacı tarafından 79. maddede öngörülen şekilde davalı idareye yapılmış bir itiraz olmamakla birlikte açılan davanın sonuç itibariyle haciz bildirisine konu borca itiraz mahiyetinde olduğu ve 7 günlük itiraz süresinde açıldığı dikkate alındığında, davanın haciz bildirisine itiraz olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararı kaldırılmış, dava dilekçesi ve eklerinin görevli idari mercii olan ... Vergi Dairesi Başkanlığına tevdiine karar verilmiştir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının onbeş günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir....
İLGİLİ MEVZUAT: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un "Haciz" başlıklı 62. maddesinin 1. fıkrasında; borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı ifade edilmiş, aynı Kanun'un "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi" başlıklı 79. maddesinin 3. fıkrasında da; haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahsın, borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacağın, borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorunda olduğu, üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılacağı ve...
-KARAR- Davacı vekili, davalı banka nezdinde bulunan mevduatların ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için icra takibi yaptıklarını, takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası sonucu alacaklarını fazlaya dair haklarını saklı tutarak reeskont faizi ile tahsil ettiklerini, ancak işin ticari nitelikte olması nedeniyle davalının avans faizi ödemesi gerektiğini, aradaki farkın tahsili için yapılan icra takibine itiraz edildiğini iddia ederek itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında, davacının alacağını mahkeme kararına bağlı olarak tahsil ettiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının alacağını ilk davada reeskont faizi ile birlikte tahsil ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
-KARAR- Davacı vekili, davalı banka nezdinde bulunan mevduatlarının ödenmemesi üzerine, alacağın tahsili için icra takibi yaptıklarını, takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası sonucu alacaklarını fazlaya dair haklarını saklı tutarak reeskont faizi ile tahsil ettiklerini, ancak işin ticari nitelikte olması nedeniyle davalının avans faizi ödemesi gerektiğini, aradaki farkın tahsili için yapılan icra takibine itiraz edildiğini iddia ederek itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında davacının alacağını mahkeme kararına bağlı olarak tahsil ettiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının alacağını ilk davada reeskont faizi ile birlikte tahsil ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
edilen üçüncü şahsın borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı ve haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusur olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirilmek zorunda olduğu, üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılacağı ve hakkında bu Kanun hükümlerinin tatbik olunacağı, 4. fıkrasında, herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahsın haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda olduğu, 6. fıkrasında da, üçüncü şahsın, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresinin...
- K A R A R - Davacı vekili, faturaya dayalı alacaklarını tahsil için giriştikleri icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 20.02.2012 havale tarihli dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000.00 TL.üzerinden dava açtıklarını, iş bu taleplerinin ıslahını taleplerinin 36.299.40 TL.üzerinden devamına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevabında, malın teslimi ile ilgili bir belge bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre, davacının davalıya mal teslim ettiğini yazılı delille kanıtlayamadığı, yemin teklif hakkını da kullanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, 4 adet faturaya dayalı alacağını tahsil için davalı aleyhine icra takibine girişmiştir....
Tüketici sorunları hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir.” düzenlemesi mevcuttur. O hâlde, TSHH'ye intikal ettirilen uyuşmazlığın türü ne olursa olsun bu merci tarafından verilecek bütün kararlara karşı itiraz merci (münhasıran) Tüketici Mahkemesidir. Kaldı ki, tüketici hukuku kapsamında olmayıp da genel hükümler çerçevesinde çözümlenmesi gereken bir uyuşmazlık hakkında her nasılsa Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurulmuş ve buradan işin esası hakkında bir karar alınmışsa dahi itiraz merci, yine (münhasıran) tüketici mahkemesidir. Tüketici Sorunları Hakem Heyetine intikal ettirilen uyuşmazlığın türü ne olursa olsun bu merci tarafından verilecek bütün kararlara karşı itiraz (iptal) merci (münhasıran) Tüketici Mahkemesidir. Davaya konu uyuşmazlık da ... Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 06.12.2013 tarihli 225 karar numaralı ret kararının iptali istemine ilişkin olduğundan uyuşmazlığın .... 1....
Kanunla hilafı yazılı değilse bütün harç ve masraflar borçluya ait olup neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın tahsil olunur” demekle tahsil harcının sorumlusunun borçlu olduğunu açıklamıştır. Yargıtay 15 HD'nin süre gelen içtihatlarında da bu kural uygulanmış ise de; Hukuk Genel Kurulunun 22.9.2004 tarih ve 2004/12-491 Esas sayılı kararı ile paranın tahsili anında devletin harçla ilgili kaybını önlemek Harçlar Kanunu'nun 128. maddesindeki memur mesuliyetini azaltmak amacı ile ilerde borçludan alınmak üzere tahsil anında tahsil harcının alacaklıdan tahsili gerekeceğine karar verilmiştir. Yargıtay 15 HD'nin açıklanan nedenle yeniden oluşturulan içtihatlarında HGK kararına uygun olarak tahsil harcının alacaklıdan tahsil edilebileceği görüşü benimsenmiştir....
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, davalı borçlu icra takip dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde, takip konusu borca tatbik olunan faiz oranına, komisyon ücretine ve temerrüt faizine itiraz etmiştir, asıl borca yönelik bir itiraz da bulunmamış, 16.782,00 TL fazla tahsilatla ilgili haklarını saklı tuttuğunu söylemiştir. İtirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı dava türlerinden olup, borçlu takip konusu alacağa kısmi itirazda bulunulmuş ise ancak itiraza konu olan kısım hakkında inceleme yapılarak itirazın iptaline karar verilebilir. Mahkemece davalı borçlunun icra takibindeki işlemiş akdi ve temerrüt faizine itiraz ettiği dikkate alınarak itiraz incelemesinin bu yönden yapılması gerekirken, asıl alacağa yönelik itirazın varlığı kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş....