iddiasıyla davacıyı şikayet ettiğini, davalının taşınmaza tecavüzü ve müdahelesi sürdüğünü, taşınmaz üzerinde yapılan inşaatın durdurulmasına, davacının zilyetliğine vaki müdahalenin önlenmesine, davacının taşınmazı kullanasına çıkarılan engellerin ortadan kaldırılmasına ve taşınmazın aynen davacıya teslim edilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
adına tapu kaydı oluşturulmuş olup, bu aşamada davaya zilyetliğin şerhine yönelik olarak devam edilemez ise de, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tespiti yönünden hüküm kurulmasına engel yasal bir düzenleme mevcut olmadığı gibi, davacının zilyetliğinin tespiti isteminde bulunmasında da sonrasında ileri sürülecek hak talepleri açısından hukuki yararının mevcut olduğu belirtilerek, dava, zilyetliğin tespiti davasına dönüşmüş olduğunda, Mahkemece, bu hususun tespiti ile yetinilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan husus göz ardı edilerek yazılı şekilde beyanlar hanesine zilyetlik şerhi verilmesine ilişkin hüküm tesisinin isabetsizliğine” değinilmiştir....
adına tapu kaydı oluşturulmuş olup, bu aşamada davaya zilyetliğin şerhine yönelik olarak devam edilemez ise de, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tespiti yönünden hüküm kurulmasına engel yasal bir düzenleme mevcut olmadığı gibi, davacının zilyetliğinin tespiti isteminde bulunmasında da sonrasında ileri sürülecek hak talepleri açısından hukuki yararının mevcut olduğu belirtilerek, dava, zilyetliğin tespiti davasına dönüşmüş olduğunda, Mahkemece, bu hususun tespiti ile yetinilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan husus göz ardı edilerek yazılı şekilde beyanlar hanesine zilyetlik şerhi verilmesine ilişkin hüküm tesisinin isabetsizliğine” değinilmiştir....
Mahkemece; davacının zilyetliğinin nizasız fasılasız 25 yılı aşkın süredir devam etttiği, davalıların zilyetliğin kullanılmasına engel oldukları ve TMK.nun 981 vd. hükümleri gereği davanın kabulüne, dava konusu 205 parsel içinde kalan ve 01.10.2014 tarihli raporda A harfiyle gösterilen 74179,53 m2 alana, 208 parsel içinde kalan ve C harfiyle gösterilen 26871,97 m2'lik alana, 209 parsel içinde kalan ve D harfiyle gösterilen 79743.96 m2'lik alana ve 211 parsel içinde kalan ve B harfiyle gösterilen 13205,97 m2'lik alana davalılar tarafından yapılan elkoymanın önlenmesine karar verilmiştir. Hüküm; davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; TMK’nın 981 vd. maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. Bilindiği üzere bu tür davalarda zilyetliğe tecavüz tarihi itibariyle taraflardan hangisinin üstün, öncelikli ve korunmaya değer zilyetliğinin bulunduğu tespit edilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Taşınmaz Zilyetliğinin Tespiti K A R A R Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, 2005 yılında kadastro çalışmaları sonunda 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca adına orman sınırları dışına çıkartılan ve beyanlar hanesinde davalı gerçek kişilerin kullanıcı gösterildiği 3095 parselin zilyetliğinin davalı gerçek kişilerden satın alındığı ve ziynet olunduğu iddiası ile açılan davalı gerçek kişilere ait kullanıcı şerhinin beyanlar hanesinden iptali ile davacının zilyet ve kullanıcı olduğunun tespiti isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.)...
Bu maddelerde düzenlenen davalar ile, zilyet; zilyetliğinin bir hakka [dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, sulh mahkemelerinde dava açar ve bu mahkemelerde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir. Diğer taraftan, Hazine'ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 8/II-3. madde ve fıkrasında yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp, temelinde bir hak davasıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Taşınmaz zilyetliğinin tespiti ve korunması KARAR 1- Ümraniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2005/13-2006/1228 Esas ve Karar ile Ümraniye 2. Sulh Hukuk Mahkemesine ait 2002/212-2008/101 Esas ve Karar sayılı dava dosyalarının incelenmek ve iade edilmek koşuluyla anılan mahkemelerinden, 2- Dava konusu 422 parsel sayılı taşınmazın kadastro sonucu 04.09.1998 tarihinde Hazine adına tespit ve tescil edildiği, beyanlar bölümünde ise bahçeli kargir evin Ali evlatları ... ve ...'ın paylı olarak tasarrufunda bulunduğunun açıklandığı dosyaya gönderilen Tapu Sicil Müdürlüğünce 06.03.2009 tarihinde düzenlenen tapu kaydından anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ZİLYETLİĞİN TESBİTİ VE KORUNMASI İSTEMLİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı; 2398 ada 200 parsel sayılı taşınmazın 20 yılı aşkın süredir tapu tahsis belgesine de dayanarak malik sıfatıyla zilyedi olduğunu, ancak davalı idare tarafından haksız olarak ecrimisil ile birlikte taşınmazdan tahliyesinin talep edildiğini ileri sürerek, zilyetliğinin tespiti ve korunması istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Somut olayda; davacı talebinin, davada taraf olmayan Burhanettin ve Adil Kanun'a ait olan taşınmaz üzerinde bulunan evin zilyetliğinin kendisine ait olduğu ve taşınmazın boşandığı eşi tarafından fuzûli olarak işgal edildiği iddiasıyla vaki elatmasının önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK'nın 981 (743 sayılı TMK'nın 894) ve müteakip maddeleri, mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kimsenin zilyetliğini korumak üzere konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. Davacı sadece zilyetliğini ileri sürdüğüne ve zilyetliğin arkasında ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hak ileri sürmediğine göre davanın, zilyetliğin korunması kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre uyuşmazlığın, 6100 sayılı HMK'nın 4/1-c maddesi uyarınca, Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Mersin 2....
TMK.nun 981 ve devamı maddelerinde, uyuşmazlık konusu taşınmaz üzerinde henüz mülkiyet hakkı doğmamış zilyetliğin bulunması veya taşınmazın hukuki niteliği itibariyle zilyetlikle kazanıma elverişli olmadığı durumlarda, zilyet olunana müdahale edilmesi halinde zilyetliğin korunmasının istenebileceği düzenlenmiş bulunmaktadır. Davacı, dava dışı zilyetliğinde bulunan taşınmaz bölümünü 10.4.2003 tarihli senetle satın ve devraldığını, taşınmazının ifraz edildiği, kuzeyinde bulunan taşınmaz bölümünden sonra gelen Tavır Sokağa bağlantısını sağlamak üzere mevcut ve zilyetliğinde olan 6-7 metre genişliğindeki yola davalıların elattığını açıklayarak elatmanın önlenilmesi isteğinde bulunmuştur....