Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

(Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 09.10.1946 tarih ve 1946/6 esas, 1946/12 karar sayılı kararı) TMK.nun 981. maddesinde “zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak def edebilir” denilmektedir. O halde; “zilyetliğin korunması” davalarında esas olan mülkiyet hakkının korunması değil, kişinin fiili (eylemli) hakimiyeti (egemenliği) altında bulundurduğu taşınır veya taşınmaz yada nesne üzerinde o an için var olan “üstün zilyetliğinin korunması” söz konusudur. Dolayısıyla zilyedin fiili hakimiyetinin bir hakka dayanıp dayanmadığına bakılmaksızın üstün zilyetliğinin korunması sağlanır. Bu tür davalar, esasen toplumda bozulan düzenin (asayişin) bir an evvel korunması ve sağlanması için başvurulan geçici tedbir niteliğindeki davalardır....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki zilyetliğin tespiti davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, ... Köyü ... mevkiinde bulunan taşınmazın 2B niteliği ile Orman Yönetimi adına tespit edildiğini, taşınmazın müvekkili tarafından 1994 yılında ... isimli bir şahıstan satın alındığını, alındığı tarihten beri imar ihya edilerek zilyet edildiğini belirterek davacının zilyetliğinin tespiti istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, 2/B uygulamasına konu olan taşınmazlarla ilgili idareyi zorlayıcı dava açılamayacağı, davacının zilyetliğin korunması ve tespiti yönünden aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, zilyetliğin tespitine ilişkindir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Taşınmaz zilyetliğinin tespiti KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık TMK.nun 722 ve takip eden maddeleri uyarınca muhdesat değerinin arsa değerinden fazla olması nedeniyle muhik tazminat karşılığı taşınmaz tesciline ilişkin bulunduğuna göre, 26.01.2009 gün ve 1 sayılı Yargıtay Başkanlar Kurulu Kararı gereğince, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (14.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için, dosanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      ile korunması ve Bakırköy Tapu Sicil Müdürlüğüne hapis hakkının kullanıldığının bildirilmesinin talep edildiğini, bu davalar seri şekilde görülmesi gereken davalardan olup, işin haklılık boyutuna girmeksizin fiili zilyet olan davacının zilyetliğinin korunması için gerekli tedbirlerin alınmasına karar vermesi gerekir iken sayın mahkemenin makul bir süre içinde karar vermemiş olmasının davacıyı mağdur etmiş olmasının yanı sıra davanın reddine karar vererek de hak ve adaletin sarsılmasına da yol açtığını, mahkemenin uzun bir süre davalıların davacıya karşı açtıkları borçlu olmadıklarının tespiti talepli olarak açılan Bakırköy 7....

      Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayri menkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nun 974 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur....

        adına tapu kaydı oluşturulmuş olup, bu aşamada davaya zilyetliğin şerhine yönelik olarak devam edilemez ise de, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tespiti yönünden hüküm kurulmasına engel yasal bir düzenleme mevcut olmadığı gibi, davacının zilyetliğinin tespiti isteminde bulunmasında da sonrasında ileri sürülecek hak talepleri açısından hukuki yararının mevcut olduğu belirtilerek, dava, zilyetliğin tespiti davasına dönüşmüş olduğunda, Mahkemece, bu hususun tespiti ile yetinilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan husus göz ardı edilerek yazılı şekilde beyanlar hanesine zilyetlik şerhi verilmesine ilişkin hüküm tesisinin isabetsizliğine” değinilmiştir....

          adına tapu kaydı oluşturulmuş olup, bu aşamada davaya zilyetliğin şerhine yönelik olarak devam edilemez ise de, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tespiti yönünden hüküm kurulmasına engel yasal bir düzenleme mevcut olmadığı gibi, davacının zilyetliğinin tespiti isteminde bulunmasında da sonrasında ileri sürülecek hak talepleri açısından hukuki yararının mevcut olduğu belirtilerek, dava, zilyetliğin tespiti davasına dönüşmüş olduğunda, Mahkemece, bu hususun tespiti ile yetinilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan husus göz ardı edilerek yazılı şekilde beyanlar hanesine zilyetlik şerhi verilmesine ilişkin hüküm tesisinin isabetsizliğine” değinilmiştir....

            Dava; zilyetliğin tespitiyle birlikte zilyetliğe vaki müdahalenin men’i ve tazminat talebine ilişkindir. Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK ‘nun 4. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevi belirlenmiş olup buna göre dava konusunun değer ve tutarına bakılmaksızın kiralanan taşınmazların ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar, taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davalar, taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davalar ve bu kanun ile diğer kanunların sulh hukuk mahkemesi ve sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davalardır. Yine Kanunun 383. maddesinde çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu düzenlenmiştir....

              Davanın TMK. nun 981 ve devamı maddelerinde yer alan zilyetliğin korunması davası olarak nitelendirilebilmesi için davacının şey (eşya) üzerinde fiili, ayni ve şahsi hakka dayalı üstün zilyetliğinin bulunması gerekir. Somut olayda, 92 sayılı parsel idari yoldan 1997 yılında davalı Hazine adına tapuya bağlanmış,öncesinin mera niteliğindeki yerlerden olduğu açıklanmıştır. TMK.nun 6.maddesi gereğince, herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davacının taşınmaz üzerinde TMK.nun 683.maddesi çerçevesinde mülkiyet hakkından kaynaklanan aynî bir hakkı bulunmamaktadır. Taşınmaz Hazineye ait olup, bu tür davalarda davacının şahsi hakka dayalı zilyetliğine üstünlük tanınamaz. Kaldı ki; davacı tapu tahsis belgesinden söz etmekle birlikte Pendik Belediyesi’nin karşılık yazısında davacı adına herhangi bir tahsis bulunmadığı bildirilmiş, davacı iddiasına dayanak olabilecek belgelerini dosyaya sunmamış ve iddiasını kanıtlayamamıştır....

                Mahkemece; davacının zilyetliğinin nizasız fasılasız 25 yılı aşkın süredir devam etttiği, davalıların zilyetliğin kullanılmasına engel oldukları ve TMK.nun 981 vd. hükümleri gereği davanın kabulüne, dava konusu 205 parsel içinde kalan ve 01.10.2014 tarihli raporda A harfiyle gösterilen 74179,53 m2 alana, 208 parsel içinde kalan ve C harfiyle gösterilen 26871,97 m2'lik alana, 209 parsel içinde kalan ve D harfiyle gösterilen 79743.96 m2'lik alana ve 211 parsel içinde kalan ve B harfiyle gösterilen 13205,97 m2'lik alana davalılar tarafından yapılan elkoymanın önlenmesine karar verilmiştir. Hüküm; davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; TMK’nın 981 vd. maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. Bilindiği üzere bu tür davalarda zilyetliğe tecavüz tarihi itibariyle taraflardan hangisinin üstün, öncelikli ve korunmaya değer zilyetliğinin bulunduğu tespit edilir....

                  UYAP Entegrasyonu