Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Öncelikle, taşınmaz satış vaadi sözleşmelerine ilişkin iptal davalarına ilişkin açıklama yapmak gerekirse; Borçlandırıcı işlem niteliğindeki taşınmaz satış vaadi sözleşmesi lehine satış vaadinde bulunulana bu sözleşmeye dayanılarak satış akdi yapılıp mülkiyetin adına tescil edilmesini, taşınmaz malikine talep etme hakkı verir. Sözleşmeden doğan lehine satış vaadi yapılanın talep hakkı herkese değil, sadece sözleşmenin diğer tarafına karşı ileri sürülebilecek şahsi talep hakkıdır. Bu haliyle taşınmaz satış vaadi sözleşmesi tasarrufî işlem olmadığından İİK'nin 277- 284 hükümlerine dayanılarak iptali dava edilemez. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 1009/1'inci maddesinda taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden doğan şahsi talep hakkının tapuya şerh verilebileceği kabul edilmiştir. Şahsi hak, taşınmazın kayıtlı bulunduğu ilgili haneye şerh edilmekle ayni hak haline gelmiş olmaz....

Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak tapu iptal ve tescil davasından ayrılmasına karar verilen ve 2004/636 E. numarasını alan eldeki davanın konusunu oluşturan satış vaadine dayalı tazminat ve temliknameye dayalı alacak davasında ise, davacı ve müdahil ... yönünden, “davacı ve müdahilin hak sahipliklerinin kabulüne, kamulaştırma bedelinin getirileri ile birlikte kendilerine ödenmesine” karar verildiği, kararın temyizi üzerine Dairemizce, “18.2.2002 tarihli satış vaadi sözleşmesinin, taşınmazların Karayolları Genel Müdürlüğünce kamulaştırıldığı 1991 ve 1992 yıllarından sonra yapılmış olması nedeniyle kamulaştırma kanununun 31/b maddesinde yer alan (kamulaştırma kararının tebliğinden sonra taşınmaz malın başkasına devir ve ferağ veya temliki yapılamaz) hükmü gereğince geçersiz olduğu, bu nedenle davacı ...’in satış vaadi sözleşmesine dayanarak kamulaştırma bedeli üzerinde her hangi bir talep hakkına sahip olmadığı, davaya müdahil olarak katılan ... ...’in talebi yönünden de, aynı...

    Noterliğinin 16.11.1979 Tarih ve 22148 yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi sözleşmeleri dava dilekçesi ekinde taraflarına tebliğ edilmediğini, delillerin taraflarına tebliğ edilmemesinin HMK'ya aykırı olup adil yargılanma ve savunma hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, Taşınmaz Satış Vaadine konu taşınmazlarda zilyetliğin devralındığının iddia edilmiş olup bu iddianın gerçek dışı olduğunu, dava konusu Taşınmaz Satış Vaadine konu olan taşınmazların zilyetliğinin devredilmediğini, zilyetliğin devredilmesinin hukuken ve fiilen mümkün olmadığını, dava dilekçesinde de iddia edildiği ve açıklandığı üzere müvekkili davalıya intikal edecek miras hak ve hisselerinin elbirliği mülkiyetine dahil olmadığını, belirli olmayan bir hissenin zilyetliğinin devredilmesinin de hukuken ve fiilen mümkün olmadığını, davacıların murisi ve müvekkili davalı arasında düzenlendiği iddia edilen taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin geçersiz olduğunu ve ifa olanağının olmadığını, geçersiz Taşınmaz Satış...

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.09.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil veya tazminat istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.09.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 29.08.2002 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise satış vaadine konu bağımsız bölümün bedelinin tahsili taleplerine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, satış vaadine konu bağımsız bölüme isabet eden 20/153 payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir....

      Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Somut olayda; davacının dayandığı 14.05.1991 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin konusu 591, 593, 595 ve 596 parsel sayılı taşınmazlarda davalıya murisinden intikal edecek miras hak ve hisselerinin tamamıdır. Davalı satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu taşınmazda babası ...'den intikal eden miras payının satışı vaadinde bulunmuştur....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.07.2006 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.04.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemi ile 07.07.2006 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir. Davada 20.11.1996 günlü biçimine uygun düzenlenmiş gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanılmıştır. Gerçekten, bu sözleşmede satımı vaad edilen dava konusu taşınmazların 2.000.000.000.TL değerinde olduğu yazılıdır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.03.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 14.09.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı, satış vaadine konu binanın depremde yıkılarak yok olduğunu, yapılan satış vaadine dayanılarak bağımsız bölüm tescilinin istenemeyeceğini, talep edilmesi halinde arsa payı bedelinin davacıya ödenebileceğini, açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, satış vaadi taliki şarta bağlı olarak yapıldığından, taşınmazda kat irtifakı kurulmamış olduğundan söz edilerek dava reddedilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine asıl davada 26.05.2009, birleşen davada 07.12.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen 26.04.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, davalı ... (...) tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 29.12.2006 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede ise satış vaadine konu taşınmazın rayiç değerinin tahsili istemine ilişkindir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davacının tapu iptal ve tescil istemi reddedilmiş, 40.200 TL alacağın davalı ...'dan tahsiline karar verilmiştir....

              Noterliğinin 07/03/2007 tarihli ve 07478 yevmiyeli satış vaadi sözleşmesi ile 5.000,00 TL bedel karşılığında müvekkili davacıların murisi İbrahim Şişman'a sattığını ve parasını peşin olarak aldıklarını, müvekkili davacıların murisi olan İbrahim Şişman'a satış vaadi sözleşmesi ile satılan taşınmaz hisselerinin tapuda mülkiyet aktarımı ise aradan geçen uzun zamana rağmen yapılmadığı gibi davalıların yaklaşık 1,5 yıl evvel bu taşınmazlardaki iştirak halindeki mülkiyete sonra erdirerek mevcut hak ve hisselerini ise tapuda 3. Kişilere satarak devrettiklerini, satış vaadine dayalı olarak satın alınan taşınmazlardaki davalılar adına olan hisselerin satış vaadi sözleşmesine göre müvekkili davacılar adına tescili edilmediği gibi hisselerinin tapusunun 3....

              Gerçekten bir sözleşmenin gayrimenkul satış vaadine ilişkin hüküm ve sonuçlar meydana getirmesi gerçek niteliği bakımından taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olarak kurulmasına bağlıdır. Yoksa sözleşmenin salt bu görünüm altında olması ona taşınmaz satış vaadi sözleşmesi niteliği kazandırmaz. Bir taşınmaz mülkiyetinin ileride geçirilmesi amacıyla taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapılmasına rağmen vaad alacaklısının haklarını bertaraf etmek kastıyla taşınmazın tapuda sözleşmenin varlığını bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişiye geçirilmiş ise kuşkusuz bu işlem muvazaalı bir işlemdir. Bir tanımlama yapmak gerekirse muvazaa; kısaca, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılıktır. Burada muvazaanın taraflarının üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmaları söz konusudur....

                UYAP Entegrasyonu