Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/684 Esas KARAR NO : 2022/652 DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 25/07/2019 KARAR TARİHİ : 31/10/2022 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasındaki sözleşmeye dayalı olarak ayakkabı satımı konusunda, teslim tarihi 31.10.2018 tarihi olacak şekilde ve toplam 160.200.00 TL karşılığında anlaşıldığını, yapılan bu sözlü sözleşmeye istinaden 160.200.00 TL'nin davalıya sıralı vadeli çekler ve sıralı vadeli bonolar şeklinde ödendiğini ancak 31.10.2018 teslim tarihinde anlaşılan ayakkabıların tesliminin müvekkiline yapılmadığını, müvekkiline bu evraklara istinaden hiç bir mal teslimi yapılmadığını, dolayısıyla davalı sözlü anlaşmaya istinaden kendisine yüklenen yükümlülüğü yerine getirmemiş olduğundan müvekkilinin davaya konu çekleri ve bonoları ödeme yükümlülüğü yok...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dosya içeriğine göre dava, sözleşmeye dayalı menfi tesbit istemine ilişkindir. Başkanlar Kurulu Kararı ve Yargıtay Yasasının 14. maddesine göre temyiz inceleme görevi Yüksek 13.Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 2.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Davadaki istem, bu fesih ihbarına dayalı menfi ve müspet zararların tahsiline ilişkindir. Bu bakımdan, burada öncelikle Borçlar Hukukunda düzenlenen menfi ve müspet zararların ne olduğu hususu üzerinde durulması gerekecektir. Menfi zarar, akdi fesh eden alacaklının Borçlar Kanununun 108/II. maddesine dayanarak “akdin hükümsüzlüğünden doğan zararlarıdır.” Burada istenilebilecek zararlar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı şayet sözleşme yapmamış olsaydı uğramayacağı zararlardır. Kısaca menfi zarar, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamıdır. Başka bir anlatımla, karşı tarafın mal varlığına girmese dahi o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır. Hiç kuşkusuz, akdin icrasına inanılarak yapılan giderlerin bunları yaptığını iddia eden tarafça somut biçimde kanıtlanması gerekir. Müspet zarar ise, sözleşmenin feshinde kusursuz olan tarafın temerrüde düşen taraftan sözleşme yürürlükte kaldığı sürece isteyebileceği bir tazminat türüdür....

        Davalı, sonradan sözleşmenin doldurulduğu iddiasının yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiğini, sözleşmede müşteri ve kefillerin talepleri doğrultusunda limit artırımı yapıldığını, limit artırımı yapılırken yeni bir sözleşme kullanılmadığını, eski bir sözleşme üzerinden işlemlerin devam ettiğini belirterek, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Davanın kabulüne, davacının kötüniyet tazminatı isteğinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-İİK.nun 72/5 maddesi Hükmüne göre, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, karşı tarafın talebi üzerine, alacaklının tazminatla mahkum edileceği belirtilmiştir....

          Davalı vekili, davacının sözleşmeye davet edildiğini, ancak dosyada tespit edilen aksamadan dolayı davacıya ikinci bir davet yazısına kadar sözleşme imzalamaya gelmemesi hususunun bildirildiğini, daha sonra da davacının teklifinde ihale komisyonunca aritmetik hata olduğu tespit edildiği bunun üzerine sözleşme yapılamayacağının davacıya bildirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının teklifinin aritmetik hata sebebiyle değerlendirme dışı bırakılması işleminin usul ve yasalara uygun olduğu, söz konusu hatalı işlemlerin ......

            Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 17.04.2015 tarihli ve 2014/1489 E.-2015/392 K.sayılı ilamına dayalı olarak 39.794,75 TL alacak üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmiştir. İtiraz eden vekili, müvekkilinin yerleşim yeri ..... Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, talep dayanağı menfi tespit davasına ilişkin mahkeme ilamının kesinleşmediğini, kesinleşmemiş menfi tespit davası ve menfi tespitten istirdata dönüşen mahkeme ilamları için yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ihtiyati haciz kararı alınamayacağını, menfi tespit davasında verilen kararın kesinleşmeden icra takibine dahi konulamayacağını, İİK'nın 257. maddesindeki koşulların oluşmadığını, müvekkili hakkında mal kaçırma şüphesinin bulunmadığını ileri sürerek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiştir....

              Belediyesi aleyhine tedavi nedeniyle düzenlenen faturalara dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, tarafların 3533 sayılı Kanun 4. maddesi kapsamında bulunan Kurumlar olup icra takibine konu edilen alacak ile ilgili olarak menfi tespit talebiyle eldeki davanın açıldığı, yargılama sırasında ibraz edilen 16/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda alacak tutarının belirlendiği, 13/07/2018 tarihli raporda da ibraz edilen kayıt ve faturaların, davalı tarafından yapılan tedavi giderleri ile uyumlu olduğunun belirtildiği ve davacı tarafça ileri sürülen iddiaların kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır....

                Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine Gaziosmanpaşa ...İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı dosyası ile, 15.04.2015 tarihli 138.000,00 TL tutarındaki fatura bakiyesine dayalı 18.000,00 TL asıl alacak, 1.092,58 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 19.092,58 TL nin % 10,50 avans faiziyle birlikte tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleşmesi üzerine davacı borçluu tarafından menfi tespit davası açılmıştır. Taraflar arasında imzalanan 22/09/2014 tarihli sözleşmeye göre yapılacak işin 18 dairede kapı, mutfak dolabı, portmanto, banyo dolabı, çamaşır makinesi modülü olarak belirlendiği, ürün satış fiyatının 138.000,00 TL KDV dahil olduğu ve ödeme şeklinin düzenlendiği anlaşılmıştır....

                  - K A R A R - Davacı vekili, davalı tarafından davacı hakkında kefil sıfatıyla icra takibi başlatıldığını, davacının 12.07.2013 tarihli kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzasının bulunduğunu, kredi sözleşmesine ekli kefalet sözleşmesinin kefalet miktarı ve tarihe ilişkin bölümlerinde yer alan "375.000" TL ve "12.07.2013" yazılarının müvekkilinin eli ürünü olmadığını, bu kısımların davalı banka çalışanlarınca sonradan yazıldığını belirterek, dava konusu genel kredi sözleşmesinin müteselsil kefil sıfatı ile müvekkili açısından kesin geçersiz ve hükümsüz olduğunun ve geçersiz sözleşmeye dayalı olarak başlatılan takip dosyasında müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalının çekilen ihtarnameye ve açılan icra takibine itiraz etmediğini, bu şekilde dava açmasının Medeni Kanunun 2. maddesi kapsamında dürüstlük kuralına aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....

                    Mahkemece davacılar vekilinin dava dilekçesinde, öncelikle ödemeler nedeni ile takip dosyasına borçlarının bulunmadığını iddia etmesine rağmen, 1.356 TL asıl alacak ve 1.485,77 TL işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam 2.841,77 TL borçları bulunduğu anlaşıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ,hüküm süresinde davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Dava menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece olumsuz tespit kararı verilmesi gerekirken ,menfi tespit davasının niteliğine uygun düşemeyecek şekilde olumlu tespit kararı verilmesi doğru olmamış mahkeme kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,peşin harcın istek halinde iadesine, 17/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu