, sözleşmenin feshi nedeniyle istenilen tazminat yönünden ise ; davacı netice-i talebinin 3. bendinde sözleşmenin süresinden önce feshi nedeniyle ceza-i şart talep ettiği, davacı sözleşmenin feshi nedeniyle talep ettiği cezai şartı dava dilekçesinin ikinci sayfasında yer alan 5 nolu bentte 24/07/2015 tarihli sözleşmenin 14/a maddesine dayandığı, 14/a maddesinde bayinin sözleşme ve eklerindeki hükümleri ihlal etmesi halinde ödeyeceği cezai şartın düzenlendiği, maddenin düzenleniş biçiminde ancak sözleşmenin ayakta olduğu bir durumda bu maddeye dayanılabileceği, sözleşmenin feshiyle birlikte 14/a maddesinin de feshedildiği, aynı zamanda sözleşmenin 14/b maddesi sözleşme feshedildikten sonra davalının ödeyeceği cezai şartı düzenlendiği, taraflar sözleşmenin feshedildiği durum için de ayrıca bir düzenleme yapmış iseler de 14/b maddesinde atıf yapılan 12/b maddesi sözleşme kapsamında bulunmadığı, taraflara HMK 31. maddesi kapsamında açıklamada bulunmaları için süre verildiği, davacı 08/07/2021...
sözleşmenin ifasını talep etmek mümkün olacaktır....
İcra Müdürlüğünün 2009/26898 esas sayılı dosyasındaki talebe ilişkin davanın ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Taraflar arasındaki 28.5.2010 tarihli sözleşmenin, davalı tarafından gönderilen 30.12.2011 tarihli yazı ile 31.12.2011 tarihi itibariyle feshedildiği sabit olup, fesih hali de dahil olmak üzere avukata ödenecek vekalet ücretinin sözleşmenin 7. maddesinde düzenlendiği, sözleşmenin 14. maddesinin 1. fıkrasında, tarafların 15 gün önceden yazılı olarak fesih ihbarında bulunmadıkları takdirde aynı koşullarla sözleşmenin bir yıl uzayacağının, aynı maddenin 2. fıkrasında da, kurum tarafından 15 gün, avukat tarafından da bir ay önceden ihbar etmek koşuluyla sözleşmenin her zaman feshedilebileceğinin kararlaştırıldığı da anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme, hizmet hukuk müşavirliği niteliğinde bir sözleşme olup geçerlidir. Sözleşme ile belirlenen ücretin, Avukatlık Kanunu’na aykırı olduğu da kabul edilemez....
Hukuk Dairesi'nin 07.06.2011 tarihli kararıyla, her ne kadar sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereğince kural olarak sözleşmenin iptalini ancak sözleşmenin tarafları isteyebilir ise de, dava edilen sözleşme mutlak butlanla malûl ise ilgili kişilerin bu sözleşmenin yokluğunun tespitini isteyebilecekleri, davacı tarafından söz konusu sözleşmenin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesinin emredici mahiyetteki hükümlerine aykırı olarak yapıldığı ileri sürüldüğüne göre, mahkemece davacının böyle bir davayı açabileceği ve şayet sözleşme yok hükmünde ise sözleşmenin yapılmasındaki sakatlığın icazet yoluyla varlık kazanamayacağı hususu nazara alınarak, neticesine göre karar vermek gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, yoklukla malûl olduğu ileri sürülen 31.03.2004 tarihli sözleşme genel kurul kararına dayalı olarak düzenlenmemiş ise de, daha sonra yapılan ilk genel kurul toplantısında müzakere edilerek oy...
Davalı vekili, görev itirazında bulunarak, sözleşmenin imzalandığı anda taşınmazların bulunduğu alanda imar planının mevcut olduğunu, sözleşmenin imzalanmasından sonra imar planlarının iptal edildiğini, kaldı ki işbu mahkeme kararının da Danıştay incelemesinde olup henüz kesinleşmediğini, diğer paydaşlarla sözleşme imzalanmamış olmasının sözleşmenin geçerliliğine engel teşkil etmeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir....
verilen sürede inşaata başlanmaması üzerine 01.03.2012 tarihinde gönderdikleri ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini bildirdiklerini ve tespit yaptırdıklarını, davalının sözleşmeden önce şartları bildiğini, inşaat engellerinin kendilerine bildirilmeyerek ancak ihtar sonrası dile getirildiğini belirterek, sözleşmenin 8. maddesinde belirlenen 200.000,00 ABD Doları cezai şart bedelinin ve şimdilik 10.000,00 TL menfi zararlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir....
Mahkemeden sözleşmenin feshi talep edilebilmesi için sözleşmede imzası bulunan tüm maliklerin davayı birlikte açmaları ya da davalı safhında bulunmaları gerekir. Sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ise sözleşmede yer alan herhangi bir akit tarafından açılabilir. Yani arsa sahiplerinden bir tanesi sözleşmenin geçersizliği yönünde dava açabilir....
Bu durumda, taraflar arasındaki sözleşmenin baştan geçersiz kabul edilmesi ve anılan ihtarnamelerin temerrüde düşürücü nitelikte olmadığının kabulü mümkün değildir. O halde, sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesinde davalı ...'ın kusurlu olduğunun tespiti hatalı olmuştur. Bununla birlikte, davacılar sözleşmenin feshini talep etmişlerdir. Anılan sözleşmeye konu taşınmaz, dava dışı arsa sahiplerince açılan ortaklığın giderilmesi davası sonucu satılarak, dava konusu sözleşmenin ifası imkansız hale gelmiş olmakla, kusur durumuna bakılmaksızın taraflar arasındaki 27.06.2006 tarihli sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, mahkemece ortak kusurdan bahsedilerek, fesih talebinin reddedilmesi suretiyle sözleşmenin ayakta tutulması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, kararın bozulması gerekmiştir....
Hukuk Dairesinin 07.06.2011 tarihli kararıyla, her ne kadar sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereğince kural olarak sözleşmenin iptalini ancak sözleşmenin tarafları isteyebilir ise de, dava edilen sözleşme mutlak butlanla malûl ise ilgili kişilerin bu sözleşmenin yokluğunun tespitini isteyebilecekleri, davacı tarafından söz konusu sözleşmenin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesinin emredici mahiyetteki hükümlerine aykırı olarak yapıldığı ileri sürüldüğüne göre, mahkemece davacının böyle bir davayı açabileceği ve şayet sözleşme yok hükmünde ise sözleşmenin yapılmasındaki sakatlığın icazet yoluyla varlık kazanamayacağı hususu nazara alınarak, neticesine göre karar vermek gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, yoklukla malul olduğu ileri sürülen 31.03.2004 tarihli sözleşme genel kurul kararına dayalı olarak düzenlenmemiş ise de, daha sonra yapılan ilk genel kurul toplantısında müzakere edilerek...
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki 08/06/2012 günlü sözleşmenin 5. maddesine göre sözleşmenin 1 Temmuz 2012 tarihinden başlamak üzere 30 Haziran 2013 tarihine kadar 1 yıl için geçerli olduğu, davacının dayandığı ...adına ... adına... tarafından imzalanan el yazılı metinde; sözleşmenin 1 Temmuz 2012-30 Haziran 2014 tarihleri arasında geçerli olacağının kararlaştırıldığı, aralarında davacının isminin de geçtiği Telegol ekibine verilecek aylık 225.000 TL maaş ödemesi koşulunu kapsadığı, sözleşmenin sonunda diğer hususların ana sözleşmede belirleneceği belirtildiğinden bu son cümleden bunun asıl sözleşmeden önce düzenlendiğinin anlaşıldığı, davalı vekilinin sözleşmenin bir yıl için yapıldığını, daha sonra ekonomik nedenlerle programın kaldırılmasının gündeme geldiğini ve programın akıbetinin netlik kazanmasına kadar davacının yorum yapmaya devam ettiğini belirttiği, sözleşmenin 4/14 maddesinde...