Davalı tarafça sunulan sözleşmenin 7 nci maddesinde ise sözleşmenin süresi belirtilmemiş olup 60 gün öncesinden fesih bildirimi yapılarak sözleşmenin sona ereceğinin düzenlendiği görülmüştür. Gerçekten de davalı tarafça Beyoğlu ...Noterliğinin 05.12.2014 tarih ve ... yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek 60 gün sonra geçerli olmak üzere sözleşme fesh edilmiş olup davacı taraf kendi sunduğu sözleşmenin geçerli olduğunu iddia ederek sözleşmenin halen ayakta olduğu iddia etmektedir. O halde çözülmesi gereken sorun hangi tarafın sunduğu sözleşmenin geçerli ve tarafların son iradesini taşıyan sözleşme olduğudur. Taraflarca uyuşmazlık dışı olan konu sözleşmelerin davalı tarafça hazırlanmış olmasıdır....
Öyle olunca davacı, sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle, sözleşmenin 3. maddesinin son fıkrası hükmüne göre, yine sözleşmenin 4. maddesi gereğince ücret istemeye hakkı vardır. Sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle, davacının tahsilatla sonuçlandırdığı veya henüz tahsilatla sonuçlanmayan, ancak tahsilatı mümkün hale gelen veya tahsilatı mümkün hale geldiği ve tahsilat yapılabileceği kabul edilebilecek dosyaları ile, tahsilat yapılması mümkün olmayacağı anlaşılan dosyalardan dolayı davacının sözleşmenin 4. maddesine göre 2007/2100-7884 ücret isteyebileceğinin kabulü gerekir. Sözleşmenin sona erdirildiği tarih itibariyle sonuçlanmayan ve devam edip ne olacağı belli olmayan dosyalardan dolayı da davacının sarfettiği emek ve mesaisi nazara alınarak, sözleşmenin 4. maddesine göre isteyebileceği ücret baz alınarak ve bu miktarın altında olmak üzere hak ve nesafet kuralları da nazara alınarak, uygun bir miktarı ücret olarak isteyebileceğinin kabulü gerekir....
ye gönderdiği 25/02/2014 tarihli yazısı ile davacı ile aralarındaki sözleşmeyi feshettiği, taraflar arasındaki sözleşmenin atipik bir sözleşme olduğu, bir nevi vedia sözleşmesi gibi olduğu, fesih ile sözleşmenin sona erdiği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi sonucu Antalya Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesinin 04/10/2021 tarih - .../... Esas - .../... Karar sayılı ilamı ile başvurunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Sonuç olarak asıl işletme sözleşmesinin feshedilmiş olması, bu sözleşmeye dayanılarak hazırlanan ve eldeki davada uyarlanması istenen sözleşmenin de feshedilmesi, fesih sebebiyle sözleşmenin ortadan kalktığının mahkeme hükmüyle kesinleşmiş olması sebepleriyle ortadan kalkan sözleşmenin uyarlanması da istenemeyeceğinden davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Neden ve kanıtları yukarıda açıklandığı üzere, 1-Davanın reddine, 2-Alınması gerekli 59,30....
ve sözleşmenin erken feshi nedeniyle zarara uğradığı “ noktasında olduğu, Sözleşmenin feshi nasıl bir zarara meydana geldiğini, Sözleşmenin feshi ite zarar arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının ispatı gerektiği, arz ve izah edilen nedenlerle ve resen nazara alınacak sebeplerle sözleşmenin 9 maddesi nazara alınarak ateyhe açılan davanın reddi ile yargılama giderleri, vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi talep edilmiştir....
ve sözleşmenin erken feshi nedeniyle zarara uğradığı “ noktasında olduğu, Sözleşmenin feshi nasıl bir zarara meydana geldiğini, Sözleşmenin feshi ite zarar arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının ispatı gerektiği, arz ve izah edilen nedenlerle ve resen nazara alınacak sebeplerle sözleşmenin 9 maddesi nazara alınarak ateyhe açılan davanın reddi ile yargılama giderleri, vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi talep edilmiştir....
ettiklerini, kabul anlamına gelmemekle birlikte; taraflar arasında sözleşmenin kurulduğunun kabul edilmesi halinde dahi, “sözleşmenin süresi” başlıklı 5. maddesi gereğince sözleşmenin yürürlüğe girmesinden bahsedilemeyecek olduğunu, sözleşmenin kuruluş aşamasında İktisadi İşletme yetkilisi .....’in işbu sözleşmenin kurulmasına yönelik bir iradesi bulunmadığını, bu doğrultuda sözleşmenin esaslı unsurlarından olan “tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanının varlığı” gerçekleşmemiş olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte; bir an için taraflar arasında davacı tarafça ileri sürüldüğü gibi bir sözleşmenin kurulmuş olmasının kabulü halinde dahi, söz konusu sözleşmenin yürürlüğe giremeyeceğinin açıkça ortada olduğunu, müvekkili İktisadi İşletme tarafından işbu Sözleşmenin imzalanmış sayılabilmesi için yetkililerden ...’in imzasının Sözleşmede yer almasının zorunlu olduğunu, bu doğrultuda davacı tarafça yürürlüğe girdiği iddia edilen Sözleşmenin yürürlüğe girmediğinin...
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 2006 yılında imzalanan distribütörlük sözleşmesinin her yıl yenilendiğini, müvekkilinin faaliyet alanının Hatay merkez ve tüm ilçeler olarak belirlendiğini, davalının 14.11.2016 tarihli ihtarname ile sözleşmenin yenilenmeyeceğini, 31.01.2017 tarihinde feshedileceğini bildirdiğini, feshin haksız olduğunu, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, sözleşmenin devamına güvenerek harcamalar yaptığını, belirtilen şartlara uygun olarak araç satın aldığını, sigorta ve bakım giderlerinin müvekkilince karşılandığını, sözleşmenin feshinden sonra bu araçların düşük bedelle satıldığını, ürünlerin saklanması için mevzuattaki tanımlamalara uygun depo inşa edildiğini, deponun inşaatı için kredi kullanıldığını, personellerin fesih nedeniyle işten çıkarıldığını, sözleşmenin 13 üncü maddesi hükmü gereğince müvekkilinin sözleşmenin uzun süreceğine inandığını, sözleşmenin tek satıcılık sözleşmesi niteliği taşıdığını...
İnşaat’ın Genel Müdürlüğü onayını müteakiben yürürlüğe girecektir” denildiğini, dosyada mübrez 12.08.2017 tarihli mail yazışmasında sözleşmenin Genel Müdürlük onayından dönmüş ise onaylı suretinin talep edildiğini ancak gelen cevapta “sözleşmenin halen imzadan dönmediğinin” belirtildiğini, ancak davacı tarafça 18.08.2017 tarihinde gönderilen mail ile sözleşmenin onaylandığının bildirildiğini, buna göre sözleşmenin Genel Müdürlük onayı akabinde yürürlüğe girdiği tarihin 18.08.2017 olduğunu, yerel mahkemece ispatlanamadığı iddia edilen bu durumun ispatının birebir dosyada bulunan ve davacı yanca gönderilen mail yazışmaları olduğunu, sözleşmenin 11. Maddesinde; “ …..banka teminat mektubu alt yüklenici tarafından sözleşmenin imzalanmasına müteakip 7 gün içerisinde ......
ya vekaleten diğer davalı ... arasında 17.04.2006 tarihinde taşınmaz mal satış vaadiyle arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığını, müvekkilinin büyük ölçüde edimlerini yerine getirdiğini, davalılar vekilinin sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğine dair noterden keşide edilen 03.10.2007 tarihli ihtarnameyi göndermesi üzerine sözleşmenin geçerli olduğuna dair dava açtıklarını, sözleşmenin yürürlükte olduğuna ilişkin kesinleşmiş ilam olmasına rağmen davalı arsa sahiplerinin müteahhitlik yapan diğer davalı ... ile yeni tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıklarını ve tapuya da şerh ettirdiklerini ileri sürerek, bu yeni tarihli sözleşmenin iptalini, tapuya konulan şerhin kaldırılmasını ve taşınmaza tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir....
Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi gereğince sözleşmenin haksız feshinden kaynaklanan kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin 25. maddesi hükmü uyarınca davacı firmanın 25. maddedeki yükümlülüklere uymaması nedeniyle kar mahrumiyeti ve cezai şart isteminde bulunulamayacağı belirtilmiş ise de, sözleşmenin 25. maddesindeki hüküm taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tedarikçi firma tarafından feshi halinde uyulması gereken maddeleri içermekte olup, söz konusu sözleşme davalı bayi tarafından herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin feshedilmesi nedeniyle davacıdan sözleşmenin 25. madde hükmüne uygun hareket etmesi beklenemez....