CEVAP: Davalı vekili; tarafların 30.10.2007 tarihinde bir araya gelerek 31.12.2010 tarihinde sona erecek 3 yıl süreli bir sözleşme akdettiklerini,sözleşmenin süresi sonunda sona erdiğini, sona eren bir sözleşmenin yeniden feshinin mümkün olmadığını, müvekkilinin bu tarihten sonra davacıya ürün satmayı da fiilen sona erdirdiğini, davacıya sona eren sözleşmenin yenileneceğine dair söz veya taahhüt verilmediğini, müvekkilinin 14.01.2011 tarihli ihtarname ile de sözleşmenin sona erdiğini ve sözleşmenin yenilendiği anlamına gelmemek kaydıyla 2011 yıl sonuna kadar iskontolu münferit ürün satın alma ve satma hakkı tanındığını bildirdiğini, ancak davacının satın aldığı ürün bedellerini de ödemediğini,2010 yılı hedef mutabakatının ise davacıya verilecek yıllık ciro prim taahhüt koşullarına ilişkin olup, takip eden dönemle hiçbir ilgisinin olmadığını,culpa in conrahendo ilkesinin uygulama yerinin bulunmadığını, davacının sözleşmenin aynı şartlarda devam ettiği ve edeceği inancına kapıldıklarına...
Noterliğinin 29.03.2021 ve 10.05.2021 tarihli ihtarnameleri ile sözleşme hükümlerine uyulmasının ihtar edildiğini, davacının 31.03.2021 ve 10.05.2021 tarihli ihtarları ile sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmeyeceğini beyan ettiğini, davacının, sözleşmenin 15.8. maddesinde sözleşmenin herhangi bir nedenle feshedilmesi veya sözleşmenin süresinin sona ermesi halinde hizmetin başka bir firma veya bizzat müvekkili tarafından sağlanmasına imkan vermek amacıyla 6 (altı) ay süreyle sözleşmede belirtilen fiyat ve şartlarda hizmet sağlamaya devam edeceğini kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, bu kapsamda müvekkili tarafından davacıya gönderilen ihtarname ile 6 ay süre ile daha taraflarından hizmet alınmaya devam edileceğinin, aksi halde sözleşmenin 15.1. maddesinin işletilmek zorunda kalınacağının ve teminat mektubunun paraya çevrileceğinin bildirildiğini, sözleşmenin 15.1 maddesi gereğince, davacının iş bu sözleşme kapsamında belirtilen yükümlülüklerini ihlal etmesi halinde, müvekkilinin bir...
şartlarla devam ettiğinin kabulü gerektiği, ilk yapılan sözleşmenin sona erip maillerle devam ettiği iddası ile bu deliller kapsamında itibar edilmemiş, Sözleşmenin 01/03/2006 tarihli sözleşmenin fesh edildiği tarihe kadar yürürlükte olduğu, sözleşmenin "Tabi Olunan Hukuk ve Yargı Yetkisi" başlıklı 8....
Davacı tarafça yanlar arasındaki sözleşmenin 14.2....
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 1 ve 18. maddelerinin sözleşmenin yürürlük koşulu olarak belirlendiği, taraf iradelerinin bu konuda örtüştüğü, iş bu sözleşme hükümlerine göre 225.500,00 USD'lik avans ödemesi yapılmadıkça sözleşmenin yürürlüğe girmiş sayılmayacağı, dolayısıyla taraflar arasında tesis edilmiş bir sözleşme ilişkisinden söz edilemeyeceği, davacı tarafından davalıya gönderilen e-posta yazışmalarının sözleşmenin mutlaka kurulacağı ve yürürlüğe gireceğine dair davalı nezdinde güçlü bir beklenti oluşturduğu, ancak bu yazışmalardan sözleşmenin hüküm ifade etmeye başladığı sonucunun çıkarılamayacağı, dolayısıyla 225.500,00 USD 'lik avans ödemesi gerçekleşmediğinden taraflar arasındaki sözleşmenin de yürürlüğe girmediği, yürürlüğe girmemiş bir sözleşme uyarınca ödenen bedelin iadesi gerektiği anlaşılmıştır....
Sözleşmenin 8.maddesinin 5.bendinde "Taraflar işburada düzenlenen haklı sebeplerden herhangi birisinin varlığı olmaksızın Sözleşmeyi tek taraflı olarak feshederse, karşı tarafa sözleşmenin fesih tarihinden itibaren sözleşme sonuna kadarki süre için ödenmesi gereken toplam bedeli ödemeyi kabul eder" düzenlemesi yapılmıştır. Sözleşmenin 10.maddesinde, sözleşme süresinin ilk fatura kesim tarihinden itibaren başlamak üzere 12 (on iki) ay olduğu, sözleşme süresi sonundan 30 (otuz gün önce herhangi bir bildirimde bulunulmadığı takdirde bir sonraki yıl ve takip eden yıllar için EK-2 de belirtilen "Aylık Sistem Bakım ve Destek Hizmeti" bedeli üzerinden aynı şekilde uzamış sayılacağı belirtilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 20/05/2016 tarihinde imzalanması ve sözleşmenin 3. maddesi hükmü uyarınca, sözleşmenin imzalandığı tarih olan 20/05/2016 tarihinden sonra ilk 31/05/2016 tarihinde fatura düzenlendiğinden sözleşmenin süresinin 31/05/2016 tarihinde başladığı anlaşılmıştır....
olsa da,16 yıldır her defasında yenilenmek sureti ile sürenin uzatıldığını, ancak müvekkili şirketin yaptığı yatırım harcamalarını tam olarak karşılayamadan, sözleşmenin yenilenmeyeceği hususunu ihtaren öğrendiğini, ancak bu ihtarnamenin keşide edilmesinden önce davalı tarafından sözleşmenin yenileceğinin açıkça ve sözlü olarak müvekkiline bildirildiğini, bu kapsamda 2010 yılı Eylül ayında revize hedef mutabakatı imzalandığını, değişiklik olmadan sözleşmeye devam edileceğini 31.12.2010 tarihine kadar belirttiğini, sözleşmenin başlangıçtan beri belirsiz süreli sözleşme olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, davalı şirketin sözlü bildirimler ve taahhütler ile sözleşmenin uzayacağı inancını oluşturduğunu, 14.01.2011 tarihli mezkur ihtarnamenin haksız fesih niteliğinde olduğunu, davalının ağır kusuru nedeniyle manevi tazminat ödemesi gerektiğini, sözleşmenin yenilenmediğinin ileri sürülmesi halinde ise davalının sözleşme öncesi görüşmelerdeki tutum ve davranışlarıyla sözleşmenin yenileneceği...
Davalı tarafın yetkisiz bir temsilci tarafından sözleşmenin akdedildiği ve sözleşmenin kendisi açısından bağlayıcı olmadığı yönündeki itirazı açısından yapılan değerlendirmede; davalı tarafın sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği ve davacının masraflarını karşılayarak kendi fabrikasına getirttiği yönünde beyanda bulunduğu, davalı tarafından keşide edilen ihtarnamede taraflar arasında sözleşmenin kurulduğunun kabul edildiği, davalı tarafından sözleşmenin ilk aşaması için belirlenen ücretin ödendiği hususları birlikte değerlendirildiğinde sözleşmenin davalı tarafından bağlayıcı olduğu, davalının itirazlarının dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Yargılama sırasında, davacı tarafa talep ettiği alacağın hukuki sebebini açıklaması ve talebin cezai şart olup olmadığı konusunda beyanda bulunması için süre verilmiştir. Davacı taraf, sunmuş olduğu beyan dilekçesinde sözleşmenin 8/b maddesi uyarınca sözleşme bedelini talep ettiğini belirtmiştir....
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde verilen 11/02/2016 tarih ve 2013/585 esas 2016/50 karar sayılı karar ile ; taraflar arasındaki sözleşmenin "Anlaşmaların Sona Erdirilmesi" başlığı altında düzenlenen 13. maddesi uyarınca davalının yazılı bildiriminin davacıya tebliğini takip eden 90 günlük ihbar süresinin sonunda sözleşmenin sona ereceğinin , ayrıca sözleşmenin 7. maddesi uyarınca sabit ödeme olarak fatura edilecek giderlerin aylık 3.400,00 TL olarak kararlaştırıldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin tek taraflı olarak fesih edilebileceği , fakat fesih bildirimi üzerine bildirim tarihinden itibaren 90 günlük ihbar süresi sonunda sözleşmenin feshinin gerçekleşeceği ve bu ihbar süresince sözleşmenin ayakta kalacağı ve bu nedenle de davacının davalıdan aylık sabit ücreti talep edebileceği, takip ve dava konusu faturanın bir aylık sabit ücret ile KDV sine ilişkin olduğu ve fesih ihbar süresi içinde kaldığından davanın kabulü ile itirazın iptali ve davalı aleyhinde...
Sözleşmenin 6.maddesinde; sözleşme süresi ile birlikte sözleşmenin feshi ve sonuçlarına yer verilmiştir. Davalı şirket tarafından davacı şirkete gönderilen 13/05/2011 tarihli yazı ile, sözleşmenin 6.1.3 ve 6.2.1.maddelerine dayanılarak sözleşmenin fesih edildiği belirtilmiştir. Ne var ki; bilirkişi raporlarında da ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere taraflar arasında sözleşmenin feshine dair herhangi bir mutabakat mevcut değildir. Yalnızca e-posta yazışmaları söz konusu olup, mutabakat kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan, davalı şirketçe her ne kadar fesih yazısında sözleşmenin 6.2.1.maddesi gereğince sözleşmenin süresinden önce fesih edilmesinin taraflara herhangi bir tazminat isteme yetkisini vermeyeceği düzenlemesine atıf yapmış ise de mülga 818 sayılı yasanın 99.maddesi gereğince 6098 sayılı TBK'nın 115.maddesinde de yer verildiği üzere bu türlü bir anlaşma hükümsüzdür....