Hile nedeniyle sözleşmenin geçersiz sayılabilmesi için kişide aldatma kastının bulunması gerekir. Buna göre kişinin ileri sürdüğü ya da açıklanan zorunluluğu bulunmadığı halde susmuş olduğu nitelikler, karşı tarafı sözleşme yapmaya ikna etme veya sözleşme düşüncesini pekiştirme amacıyla ortaya konulmuş olmaktadır. Kişi bu eylem ve davranışlarda bulunmasaydı diğer tarafın bu sözleşmeyi yapmayacağı bilinç ve düşüncesinde olmalıdır. Aldatma kastında, kişiyi gerçek dışı eylem ve davranışlarda bulunmak suretiyle sözleşme yapmaya ikna etme düşüncesi vardır. Bir başka ifadeyle, sözleşmenin yapılması ile aldatma eylemi arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Hileye uğrayan kişinin iradesi sakatlanmıştır. Bu nedenle sözleşmeyi iptal etme hakkına sahiptir. Sözleşmenin iptali halinde tarafların aldıklarını iade yükümlülüğü doğacaktır. BK'nun 28/1.mad....
ın yasal mirasçısı olduğunu, murisin rahatsızlığı sebebiyle hastanede yatmakta iken lehine vasiyet edilen davalı tarafından yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama suretiyle 21/07/2006 tarih gece yarısı 00,30 da "Evlenme İrade Beyanı ve Vasiyetname" konulu yazıyı yazdırdığını, ardından ... 24.Noterliği'nin 21/07/2006 tarih ve 04742 sayılı muris ...'...
Anlaşma tutanağı; yanılma (hata, TBK. Mad. 30 vd , Ki, TBK. Mad. 31/1.5 “Yanılanın, gerçekte üstlenmek istediğinden önemli ölçüde fazla bir edim için veya gerçekte istediğinden önemli ölçüde az bir karşı edim için iradesini açıklamışsa, bunun esaslı bir yanılma olduğunu kabul etmiştir. Kısaca gabin halini yanılma olarak belirtmiştir), aldatma (TBK. 36.) ve korkutma (TBK. 37) hallerinde imzalanmış ise geçersizliği ileri sürülebilir. 6098 sayılı TBK’nın 39 uncu maddesine göre “Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. Somut uyuşmazlıkta dava 08.07.2021 tarihinde açıldığına göre hak düşürücü süre içinde açılmıştır....
sonra davalıların yada anne babasının cenaze ile ilgilenmediğini 3 gün sonra müvekkilinin cenazeyi teslim aldığını, murisin sağlığında hemen hemen her gün alkol aldığını, murisin o dönemlerde kardeşleriyle arasının iyi olmaması, kardeşleriyle sürekli tartışma içerisinde olması gibi hususlar dikkate alınarak söz konusu vasiyetnamenin yanılma aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapıldığını belirterek, davaya konu Bigadiç Noterliğinin 15/03/2011 tarih ve 1381 yevmiye nolu vasiyetnamesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karara karşı davacılar vekilinin istinafı üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dava, aldatma ( hile ) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir....
Aynı Kanun'un 39. maddesi ise “yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. Aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcılığı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Davacı baskı altında ve hile ile arabuluculuk görüşmesine katılmaya ve görüşmeyi sonlandırmaya zorlandığını, gabin hükümlerine de dayandığı belirterek arabuluculuk tutanağının iptalini talep etmiştir. Davacının Türk Borçlar Kanunu 37. maddesi kapsamında korkutma sonucu arabuluculuk tutanağını imzaladığını iddia ettiği, aynı Kanun'un 39. maddesinde korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan itibaren bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez ise sözleşmeyi onamış sayılacağının düzenlendiği anlaşılmaktadır....
Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir....
(mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 31. md.) maddesinde "Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır." hükmü bulunmakta olup hile hukuksal sebebine dayalı davalarda TBK 39. maddesi gereği davanın hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekir....
(Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tanımanın İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine,peşin alınan harcın mahsubuna, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 18.12.2006 (Pzt.) KARŞI OY YAZISI Türk Medeni Kanununun 297. madde uyarınca, tanıyan yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle tanımanın iptalini dava edebilir....
Sözleşmenin geçerli olarak kurulduğuna ve yerine getirileceğine duyulan güvenin boşa çıkmasından yani sözleşmenin yanılma sebebiyle iptal edilip, geçersiz olmasından doğan zarara, "menfi zarar" denir. Menfi zarar, sözleşmenin geçerli olacağı, yerine getirileceği düşüncesiyle yapılan masrafları kapsar. Bu zararın tazminiyle karşı taraf, geçersiz hale getirilen sözleşme yapılmamış olsaydı, ekonomik yönde hangi durumda bulunacak idiyse o duruma sokulur. Ayrıca sözleşmenin geçerli bir şekilde kurulmuş olmasına duyulan güven sebebiyle kaçırılmış bulunan fırsatlardan doğan zarar da menfi zararın kapsamına girer. Diğer taraftan, hakim hakkaniyet gerektiriyorsa, daha fazla zararın ve özellikle menfi zararı aşan müspet zararın giderilmesine de karar verebilir. Ancak, hükmedilecek tazminat miktarı ifadan beklenen yararı, yani müspet zararı aşamaz (Eren Borçlar Hukuku Şerhi, s. 878)....