"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... 'nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, hile (aldatma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/01/2020 NUMARASI : 2018/106 ESAS 2020/19 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Aldatma nedenli) KARAR : Salihli 1....
Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi defi veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hilenin varlığı her türlü delille ispat edilebilir. Türk Borçlar Kanunu 39.maddesi gereğince; "Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. Aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcılığı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz."...
Bunlar; 1-Ehliyetsizlik, 2-Vasiyetnamenin yanılma aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3-Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlaka aykırı olması, 4-Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılış olması olarak 4 tanedir. Somut olayda; davaya konu vasiyetname 04.05.1999 tarihinde düzenlenmiş olup, muris...' ın ilk eşi 22.12.1999 tarihinde ölmüştür. İptali istenen ... Noterliği'nin 04/05/1999 tarih 832 yevmiye numaralı vasiyetnamede "... adresinde bulunan ve halen benim zilyetliğimde bulunan tamamı iki katlı gayrimenkulün oturmakta olduğum katı yeni eşim.nüfusuna kayıtlı 15.05.1948 doğumlu ...'na sağlığımda benim ölümümden sonra ise kendisinin olmak üzere vasiyet ve temlik ediyorum..." ifadelerinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır....
Türk Borçlar Kanunu 39/1.maddesinde; “ Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Hilenin varlığının kabulü için şu şartların gerçekleşmesine ihtiyaç vardır: Birinci şart “yanıltma”dır. Aldatan şahıs diğerini yanıltmış --- olmalıdır. Fakat karşı tarafın düştüğü bu yanılmanın esaslı olması gerekmez. Çünkü aldatan hiçbir surette korunmaya layık değildir. İkinci şart; “aldatma kastının bulunması”dır. Yalan söyleyen, sözlerinin yalan olduğunu bilerek söylemiş olmalıdır. Başka bir deyişle, yalan söyleyende karşı tarafı aldatmak ve onun gerçeği bilmesi halinde yapmayacak olduğu bir sözleşmeyi yapmağa sevk etmek niyeti bulunmalıdır. Üçüncü şart “İlliyet bağı”dır....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hile (aldatma) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir. 9.2. İlgili Hukuk 9.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. 9.2.2. Türk Borçlar Kanunu'nun 39....
İLK DERECE KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince "Davacının beyanında taşınmaz devrinin gerçek bir satış olmadığı iddiasında bulunarak muvazaa iddiasında bulunmuş ise de; davacının muvazaalı olduğu iddia olunan işlemin tarafı olduğu ve muvazaa iddia olunan işlemin tarafının kendi muvazaasına dayanamayacağı anlaşıldığından davacının muvazaa iddiasını ispat edemediği anlaşılmıştır........ ........Davacı kendisine verilen söz nedeni ile taşımazı devrettiğini ancak davalının verilen sözü tutmadığını beyan ederek yanıldığı iddiasında bulunmuş ise de davacının yanılmasının saikte yanılma olduğu zira saikte yanılmanın tarafı sözleşmeye iten nedenlerde kendi iç dünyasında yapmış olduğu değerlendirme de ki yanılma olduğu ve saikte yanılmanın düzenlendiği Borçlar Kanunun 32. Maddesinde " Saikte yanılma, esaslı yanılma sayılmaz. ......" denildiği o nedenle saikte yanılma yani kendisini sözleşmeye iten sebeplerde ki yanılmasının tapu iptali bakımından yeterli olmayacağı anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"DAVA TÜRÜ : Sözleşmenin İptali MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, aşırı yararlanma, aldatma, zor durumda kalma ve iyiniyete aykırılık hukuksal nedenlerine dayalı sözleşmenin iptali, sözleşmeye ve buna bağlı terekeyle ilgili işlemlerin eski hale getirilmesi, tapu iptali ve tescil, alacak ve tenkis istemlerine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulunun 10.01.2020 tarihli ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı kararı ile Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilen, 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (1.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 28.10.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Sözleşme aldatma sonucu, onun etkisi ile yapılmalıdır. Aldatılan yapmış olduğu sözleşmeyi, aldatma olmasıydı ya hiç yapmayacak ya da daha iyi şartlarda yapacak idiyse, illiyet bağı gerçekleşmiş olur. Aldatma fiili, sözleşmenin kurulmasının asli şartı olmalı, aldatma ile sözleşmenin kurulması arasında tabi bir illiyet bağı bulunmalıdır (Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2010 tarihli ve 2010/1-502 Esas, 2010/536 Karar sayılı; 08.07.2020 tarihli ve 2017/1-1831 Esas, 2020/549 Karar sayılı kararları). Ancak, hile üçüncü bir kişi tarafından da yapılabilir. Böyle bir durumda kural olarak aldatılan taraf sözleşme ile bağlı ise de üçüncü kişinin hilesini karşı taraf sözleşmenin yapıldığı sırada biliyor ya da bilmesi gerekiyor ise aldatılan taraf sözleşmenin iptalini isteyebilir. 22. Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere taraflardan biri diğer tarafı hileyle sözleşme yapmaya yöneltmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz....
(Emsal kararlar Yargıtay 1.Hukuk Dairesi'nin 2019/1231 esas, 2020/6171 karar, 2019/1186 Esas, 2020/5454 karar) Dava, hile (aldatma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Dairemizin görev alanı HSK'nun 01/09/2020 tarihli kararında belirtilen işlerle sınırlıdır. 01/09/2021 tarihli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri ve Ceza Daireleri arasındaki iş bölümü kararı gereğince "Aşırı yararlanma, yanılma, aldatma ve korkutma gibi iradeyi sakatlayan sebeplere (TBK m. 28, 30 ila 39)dayanılarak açılmış tapu iptal davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar" İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1.-2. Hukuk Dairesinin görev alanındadır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü düzenleyen 01/09/2021 tarihli kararı ve davanın açıklanan niteliği gereğince istinaf başvurusunu inceleme görevi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1.-2....