Sözleşmenin içeriği üst başlığı ile sözleşme özgürlüğü başlığı altında TBK'nın 26. madde de tarafların bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilecekleri düzenlenmiştir. İrade bozuklukları üst başlığı altında madde 30'da yanılma, madde 36'da aldatmaya yer verilmiştir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 31.madde karşılığı TBK'nın 39. maddedir. Mülga 31. madde de hata ve hile şeklindeki ifadelere yürürlükte bulunan TBK'nın 39.madde de yanılma veya aldatma biçiminde yer verilmiştir. TBK'nın 39. maddesinde irade bozukluğunun giderilmesi başlığı ile;"Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.02.2012 gününde verilen dilekçe ile sözleşmenin iptali ve elatmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, sözleşmenin iptali ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir....
Somut olayda, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu′nun 36.(818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 28.) maddesinde düzenlenen ″aldatma(hile)″ hukuksal nedenine dayandırıldığı anlaşılmaktadır. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan ″taraf muvazaası″ nitelendirmesinin de isabetli olduğu söylenemez. Bilindiği üzere, aldatma(hile) genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. Taraflardan biri diğer tarafın ya da üçüncü bir kişinin kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz....
Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesi içeriği ve diğer beyanlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının; aldatma ( hile ) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki mahkemece, dayanılan hukuksal neden yönünden hataya düşülerek tasarrufun iptali üzerinde durularak sonuca gidildiği görülmüştür. Dava dilekçesinde geçen "tasarrufun iptali" isteminin, dava konusu taşınmazların devredildiği işlemin irade fesadı nedeniyle iptal edilmesi yönündeki isteme ilişkin olduğu tartışmasızdır. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, 123 ada 35 parsel sayılı taşınmazını kendisine ölünceye kadar bakması şartı ile davalı kızına temlik ettiğini, ancak davalının aralarındaki anlaşmaya uymadığını, kendisine bakmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, dava konusu taşınmazın devrinin ölünceye kadar bakma sözleşmesinden kaynaklanmadığını, bedeli karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
Yanılma TBK.md.35 de düzenlenmiştir. Madde 35- Yanılan, yanılmasında kusurlu ise, sözleşmenin hükümsüzlüğünden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Ancak, diğer taraf yanılmayı biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, tazminat istenemez. Aldatma TBK.md.36 da düzenlenmiştir. Madde 36- Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir. Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı değildir. İrade bozukluğunun giderilmesi hususu TBK.39.md. Düzenlenmiştir. Madde 39- Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır....
Açıklamada yanılma'' alt başlıklı 31 inci maddesinin ikinci fıkrası; ''Yanılan, istediğinden başka bir konu için iradesini açıklamışsa'' , ''İrade bozukluğunun giderilmesi'' başlıklı 39 uncu maddesi ise; ''Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. Aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcılığı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz'' şeklindedir. 2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun; ''İspat yükü'' başlıklı 6 ncı maddesi; ''Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür'' , ''Resmî belgelerle ispat'' başlıklı 7 nci maddesi; ''Resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur....
(Muhalif) -KARŞI OY- Bilindiği gibi TBK'nun 39/1. maddesi uyarınca Yanılma (hata) ve aldatma (hile) sebebiyle ya da korkutulma (ikrah) sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; Aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcılığı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz denilmektedir. Somut olaya gelince, davacı hileye dürüşüldükten sonra bir yılık hak düşürücü süre içerisinde akitle bağlı kalmadığını karşı tarafa bildirmediğine göre akde onam vermiş demektir. Akde onam verdiğine göre artık iptal tescil istemeyeceği tartışmasızdır. Ne var ki, akde onam vermiş olması onun tazminat isteme hakkını ortadan kaldırmaz....
Öncelikli olarak yanılma (hata), aldatma (hile), kavramları üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04.12.2018 tarih 2017/11- 3154 E.–2018/1847 K. ve 15.06.2021 tarih 2017/11- 2625 E. -2021/766 K. sayılı Kararında da vurgulandığı üzere bir sözleşme yapılırken taraflardan birinin işlem iradesinin oluşum veya beyanı aşamasında ortaya çıkan sakatlıklara irade bozukluğu denir. İradenin bozulmasını sağlayan sebeplerden ilki yanılma, diğer bir ifade ile hatadır. Dar anlamda yanılma, bir durum veya olay, kısaca gerçek hakkında bilinçli olmayan yanlış ya da eksik tasavvurdur. Yanılmada, tasavvur edilen şey, gerçeğe uymamaktadır. Geniş anlamda yanılma, bir olay veya durum hakkında bilgisizliği de içerir. Ayrıca yanılmanın hukuki ve fiili yanılma şeklinde ikiye ayrılması mümkündür. TBK 30. maddesinde “esaslı yanılma”, “esaslı olmayan yanılma” ayrımını yapmaktadır....
Bilindiği üzere, "hile"(aldatma); genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun(TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun(BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı gibi; taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse, yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir....