Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

görmemekle ve sözleşmenin artık pratik sonuçları olmayıp hayata geçirilmesi mümkün olmamakla birlikte ilgili sözleşmenin 12. maddesi “Sözleşme 2 yıl için akdedilmiştir....

    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça 31.08.2006 tarihli fesih bildirimi ile sözleşmenin X maddesinde belirlenen 2 aylık süreye uymadan yapıldığı, bu haliyle sözleşmenin X maddesine aykırı davranıldığı, sözleşmenin II maddesi ise somut olayda uygulanmasının söz konusu olması, haksız fesih nedeniyle davalının sözleşmenin V. maddesinde belirtilen kıdem tazminatları ve yıllık ücretli izin alacaklarını ödemesi gerektiği, sözleşmede ihbar tazminatlarından bahsedilmediği için davacının ihbar tazminatlarına yönelik talebinin yerinde olmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile takibin 15.320,85 TL üzerinden, bu bedele takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazla talebin reddine, %40 tazminat talebinin de koşulları bulunmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Davadaki istek, davacı idare tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması nedeniyle sözleşmenin eki şartnamenin 31.maddesi gereğince son bir yılın kirasının cezai şart olarak tahsili istemine ilişkindir. Sözleşmenin eki şartnamenin 31.maddesinde; “…kiraya veren idarenin belirleyeceği ve bu şartnameye ve kira sözleşmesinin özel şartlarına ekleyeceği kurallara kiracı tarafından riayet edilmediği takdirde 2886 sy nın 62.maddesine göre tebligat yapmaya gerek kalmaksızın feshedilecek, kesin teminatı irad kaydedilecek ve son bir yıl kira bedeli tazminat olarak tahsil edilecektir.” Düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamına göre, kiralananın Borçlar Kanununun adi kiraya ilişkin hükümlerine tabi bir yer olduğu anlaşılmaktadır....

        olduğuna yönelik haklı beklenti yaratılmadığı, ayrıca, 10 yıl çalışma süresini doldurduğundan bahisle sözleşmenin feshedilmesine yönelik işlemin iptali istemiyle açılan davada Mahkemenin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, bu durumda, mahkeme kararının uygulanması kapsamında 10 yıllık çalışma süresini dolduran özel halk otobüsü sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle ortada hizmet kusuruna dayalı tazmin sebepleri bulunmadığı gibi, kusursuz sorumluluk ilkesine göre de tazminat ödenmesini gerektirir bir durum bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

          İtirazın iptali davaları, icra takibine bağlı davalar olup, takibe dayanak belgelere bağlı olarak yargılama yapılır. Yargıtay HGK’nun 11/02/2020 tarih, 2017/... E. ve 2020/... K. sayılı ilamında belirtildiği üzere itirazın iptali davaları icra takibine bağlı davalardır. Alacağın varlığının genel hükümlere göre ispatlanması imkânı, takip talebinde yer alan borç sebebinden ve takip dayanağından uzaklaşmak anlamında düşünülmemelidir. Burada sadece icra mahkemesinin dar yetkisi nedeniyle inceleyemediği delillerin genel mahkemede serbestçe ancak borca bağlı olarak ileri sürülmesi olanağının varlığı söz konusu olmaktadır. Bu sebeple itirazın iptali davalarında alacaklı, takipte dayanmadığı belgeler dışındaki başka belgelere dayanamaz. Bu davaların konusu, icra takibine konu alacağın varlığıdır. Bu yönüyle itirazın iptali davalarının alacak davalarından farklı bir yönü bulunmamaktadır....

            Davacı taraf, İlk Derece Mahkemesince eksik inceleme ile karar verildiğini, yapılan fesih işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince maddi tazminat talebi yönünden kısmen kabul kararı verilmesinin yerinde olmadığını, manevi yönden yıprandığını, mesleki ve kişisel itibarının zedelendiğini, bu nedenle eksik inceleme ile verilen kısmen kabul kararının kaldırılarak yeniden yapılacak yargılama ile sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin tespiti ile fesih işleminin iptali, sözleşmenin aynen devamı, maddi ve manevi tazminat yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf ise; sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, davacının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, davacı eczaneye karşı yapılan işlemlerin OHAL kapsamında ilgili KHK'lar sebebi ile gerçekleştiğini, davacının herhangi bir maddi zararının bulunmadığını ve bu yöndeki kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

            Davalı vekili, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 30.10.2013 tarihinde sona erecek olması nedeniyle davacıdan alınan yeni fiyat teklifinin yüksek olması hasebiyle sözleşmenin yenilenmeyeceğinin, 01.01.2014 tarihi itibariyle sözleşmenin sonlandırılmak istenildiğinin davacıya bildirildiğini, davacının sözleşmenin 30.10.2013 tarihinde sona ereceğinden bahisle, resmi kurumlar ve yasalar karşısında sıkıntıya düşmemek bakımından sözleşmenin yenilenmesi gerektiğini belirterek müvekkil şirketi temsile ve imzaya yetkisi dahi bulunmayan şirket çalışanı Seda Yaprak'tan imza almak suretiyle sözleşmenin oluşturulduğunu, davacının sözleşmenin feshi ile nasıl bir zarar meydana geldiğini ispat etmesi gerektiğini, sözleşmenin 9-d maddesi davacının tazminat talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir....

              Mahkemece davalı yanın alacağının dayanağı olan fatura tarihlerinden önce 02.02.2004 tarihinde davacının davalı şirkete başvurarak sözleşmenin iptali ve tesisatın sökülmesini istediği, buna rağmen davalının herhangi bir işlem yapmadığı, hal böyle olunca menfi tespit talebinin yerinde olduğu, şahsiyet hakkına saldırı olmadığı için manevi tazminat isteminin yerinde bulunmadığı gerekçeleri ile 7.631.15 YTL miktarlı faturalardan dolayı davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine, manevi tazminat davası sübut bulmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 24.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.02.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne dair verilen 01.02.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 28.06.2011 günü mürafaa icrasından sonra dosyada görülen eksiklik nedeniyle evrak mahalline iade edilmiştir. Anılan eksikliğin giderilmesinden sonra dosya tekrar Dairemize gönderilmiş olmakla içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali tescil, ikinci kademedeki istek ise yükleniciye yapılan ödeme tutarı 30.000 TL nin tahsili istemlerine ilişkindir....

                  İtirazın iptali davasında icra takibinde talep konusu yapılan alacağın mevcut olup olmadığı incelenir ve takip tarihi itibari ile talep edilen alacak mevcut ise itirazın iptaline karar verilir. Davacı sözleşmenin 5.3. 2. maddesindeki cezai şartı talep etmesine rağmen, mahkemece sözleşmenin bu maddesinde belirlenen cezai şartın oluşmadığı saptanıp, sözleşmenin 5.3. 1. maddesine göre cezai şarta hükmedilmesi karşısında davacı tarafından icra takibinin talep edilen ve bu davanın konusu olan cezai şartın talep şartlarının gerçekleşmediğine göre icra takibindeki cezai şarta ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken, icra takibinde ve işbu itirazın iptali davasının konusu olmayan taraflar arasındaki sözleşmenin 5.3. 1. paragrafındaki cezai şarta dayalı olarak itirazın kısmen iptali kararı doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu