Maddesine aykırı olarak düzenlendiği ve davacının alacağının --- mahkememizce kabul edilerek davanın kabulüne, davalının ---- esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 101.749,90 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %16,75 oranında ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, alacak likit olmakla hüküm altına alınan 101.749,90 TL nin %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
KARŞI OY YAZISI Dava, gayrimenkul komisyon alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali, sözleşmenin feshi ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamında itirazın iptali davasına konu alacağın takip tarihi itibariyle muaccel olup olmadığının tespiti amacıyla birden çok bilirkişi raporu alınmış, hükme esas alınan raporda gerekçeleri açıklanmak suretiyle takip konusu alacağın takip tarihi itibariyle muaccel olmadığı bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce itirazın iptali davasına konu alacağın muaccel (istenebilir) olmadığı gerekçeli karar yerinde ifade edilmiş ise de hüküm fıkrasında itirazın iptali davası esastan red edilmiş, bu dava bakımından da nispi vekalet ücretine hükmolunmuştur. İcra takibi başlatmakta ve dava açmakta doğmuş ve güncel bir menfaatin bulunabilmesi, talep edilen alacağın muaccel (istenebilir) olmasına bağlıdır....
Davacı tarafça, yargılama aşamasında sunulan dilekçelerde ve temyiz dilekçesinde, sözleşme ile edinilen menfaatler açısından nispetsizliğin arsa sahipleri arasında olduğu, davalı diğer arsa sahibinin, kendisine düşen taşınmazlara göre daha değerli olan taşınmazları aldığı, davanın ihbar edildiği sözleşmenin karşı tarafı olan yüklenici yönünden bir nispetsizlik bulunmadığı belirtilerek sözleşmenin iptali istenmiştir....
takibinin .4.913,24-TL asıl alacak üzerinden talepnamedeki koşullar ile birlikte devamına, ayrıca alacak likit ve yasal şartlar oluşmakla asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatına da hükmolunarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Sözleşmenin yerine getirileceği yer, öncelikle yanların açık ya da örtülü isteğine göre belirlenir. Tersi durumda ise, sözleşmenin yerine getirileceği yer takip tarihinde yürürlükte olan Borçlar Kanunu uyarınca saptanır. Öyle ki, davanın konusu, varlığı inkar edilmeyen sözleşmeden doğan bir para borcu olup da, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, bu para borcu, götürülecek borçlardan olduğundan alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir." Somut olayda; davalı borçlu, borca itiraz ile birlikte icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiştir. Tacir olan taraflar arasında düzenlenmiş bir yetki sözleşmesi bulunmamaktadır. Davacı alıcının yerleşim yeri Melikgazi/ KAYSERİ, davalı satıcının yerleşim yeri Esenyurt/ İSTANBUL'dur. Sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesi de icra takiplerinde yetkili olmakla birlikte dosya kapsamında taraflar arasındaki sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesi tespit edilememiştir....
Somut olaya bakılacak olursa, davalı tarafından, ... bu davada iptali istenilen satış vaadi sözleşmesine dayanılarak ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/223 esas sayılı dosyası üzerinden alacak davası açıldığı anlaşılmaktadır. Davacının, bu davada ileri sürmüş olduğu hususları ve sözleşmenin hata ve hile nedeniyle iptali istemini, kendisine karşı aynı sözleşmeye dayanılarak açılmış olan alacak davasında ileri sürebilmesi mümkün olduğundan, bu konuda ayrı bir dava açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın, hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerekirken, işin esası incelenerek, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili, bahsi geçen sözleşmenin davacı ile değil, ...ile imzalandığını, bu bakımdan müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının, taraflar arasında imzalanan 03.01.2009 tarihli sözleşmeler kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği ve ücrete hak kazandığı, davacının işletme sorumluluğu işinden dolayı iki adet faturaya dayalı olarak 6.230,40 TL asıl alacak olmak üzere fer'ileriyle birlikte toplam 6.898.40 TL alacağı bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline, 6.898,40 TL üzerinden takibin devamına, asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir....
Sözleşmenin, davacı tarafından davalıya dağıtımı yapılacak Gazlı ve Gazsız ürünlerin tamamının davalının işyeri olarak geçen ... ... (... ...) satışının yapılması konusunda olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmenin başlangıç tarihinin 09/10/2016 tarihi olduğu, sözleşmenin herhangi bir süre sınırlaması olmadığı, sözleşmenin özel hükümler maddesinde kararlaştırılan 3000 koli ürünün tamamlanması ile sona ereceği anlaşılmaktadır. Sözleşmeye göre davacı tarafından davalıya bir kereye mahsus olmak üzere pazarlama faaliyetlerinde katkıda bulunmak için KDV hariç 30.000.-TL ödeme yapacağının kararlaştırılmış olduğu görülmektedir. Davacı şirket tarafından sunulan ticari defterlerin tetkikinde; Davalıya düzenlemiş olduğu faturaları bu hesabın borcuna kaydetmiş olduğu, davalı tarafından yapılan havale işlemlerini ise bu hesabın alacağına kaydetmiş olduğu, Takip tarihi itibariyle bu hesabın herhangi bir borç yada alacak bakiyesi vermemiş olduğu belirlenmiştir....
Somut olayda vaad borçlusu davalı tarafından sözleşmenin geçersizliği ileri sürülmediğine ya da sözleşmenin irade fesadı nedenleriyle iptali savunulmadığına göre sözleşme konusu payların belirlenerek tescil istemi hüküm altına alınması gerekir. Davanın yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu şekilde kabulü doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 1.2.2006 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesi ve Ankara 8. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Asliye Ticaret Mahkemesince, uyuşmazlığın temelinde kira sözleşmesi bulunduğu, HMK'nın 4/a maddesi gereğince kira ilişkisinden doğan alacak davalarında Sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin kira sözleşmesi niteliğinde olmadığı, TTK 4/f ve TTK m.5 gereğince ticaret mahkemesi görevli olduğundan bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....