Davalı vekili, davacıdan hizmet alanın dava dışı ... olduğundan müvekkilinin sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle davanın husumet yönünden reddini, sözleşmenin müvekkili adına geçerli olduğu kabul edilse dahi hizmet alınan tarihlerin 01.04.2011-31.10.2011 (7ay) arasını kapsadığını, sözleşme başlangıç tarihinin 01.04.2011 olmasına rağmen davaya konu ... takibinin 01.01.2011-31.12.2012 (21 ay) arasındaki alacaklara ilişkin olduğunu, karşı tarafın vermediği hizmet ve dönemlere ilişkin olmayan alacak için açılan davanın usul yönünden reddini, aksi halde müvekkili davalının davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını savunarak davanın esas yönünden reddini istemiştir....
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, mesleği hukukçu olan davalının kendisine verilen kredi kartıyla alışveriş yapması ve bundan dolayı alacak talep edilince sözleşmenin geçersizliğini savunmasının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu belirtilerek bilirkişi raporu uyarınca hesaplanan alacak tutarı üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı asil kararı temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalının yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 08.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından itirazın iptali talep edilen Ankara... Müdürlüğü'nün 2020/10348 esas numaralı icra dosyası kapsamında takibe konulan faturanın, 14.05.2020 tarihli sözleşmeye dayandırıldığını, sözleşmenin taraflarının ... ve ... Dekorasyon İnş. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğunu, sözleşme ile ...'in aile konutu için üretilecek mallar ve verilecek hizmetlerin belirlendiğini, davalı şirketin bu sözleşmeye taraf olmadığını, davalı şirkete alacak talebinde bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, alacak talebinin ...'e yöneltilmesi gerektiğini, davalı şirket ile davacı taraf arasında herhangi bir hukuki ilişki veya sözleşme ilişkisi bulunmadığını, davanın esasa girilmeksizin husumet yokluğu nedeniyle reddini talep ettiklerini, sözleşmede 100.000,00-TL götürü bedel üzerinden anlaşıldığını, süreç içerisinde sözleşmenin tarafı davacı ... tarafından dava dışı .......
Diğer taraftan, İİK'nin 67. maddesinin son fıkrasında alacaklının itirazın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davası açamamışsa umumi hükümler dairesinde alacağını dava etme hakkının saklı olduğu ifade edilmiştir. Bu da bir yıllık süre içinde açılan itirazın iptali davası ile süre geçirildikten sonra açılan alacak davaları arasında, her ikisi de genel hükümlere tabi olmakla birlikte ispat yöntemleri ve hukuki sonuçları bakımından bir fark olduğunu ortaya koymaktadır. Zira, süresi içinde açılan dava, itirazın iptali davasıdır ve itirazın iptali davasının kazanılması halinde borçlunun itirazı iptal edilmiş olur. Bunun üzerine alacaklı itiraz üzerine durmuş olan icra takibine devam edilmesini isteyebilir. Süresinden sonra açılan davada ise itirazın iptali değil, alacağa hükmedilmesi istenecektir ve verilen kararın takibe etkisi bulunmamaktadır....
DAVA TARİHİ : HÜKÜM/KARAR : Asıl davanın reddi, birleşen davanın kısmen kabulü Taraflar arasındaki asıl menfi tespit ve alacak, birleşen itirazın iptali davalarının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Davalı vekili, sözleşmenin sona erdiğine dair yazılı bir ihtarnamenin müvekkili şirkete gelmediğini, dolayısıyla sözleşmenin halen devam ettiğini, müvekkilinin halen komisyon alacağı olduğunu belirterek, davanın reddi ile % 40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafından usulüne uygun bir biçimde feshedildiği, davacının feshinin haklı olduğu, davacı yanın faturalara dayalı alacağının sabit olduğu, davalı tarafın daha fazla komisyon alacağı olduğu hususunu usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı gerekçeleri ile davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin 40.015.71 Euro asıl alacak üzerinden devamına, % 40 oranındaki 31.761.27 TL.icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan 30.10.2007 tarihli sözleşmenin 8. 1. maddesindeki hüküm uyarınca, sözleşmenin 31.12.2010 tarihinde sona erdiğini, müvekkilince sözleşmenin yenileyeceğine dair bir taahhüt de bulunulmadığını, sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğinin gerek olmadığı halde müvekkilince davacıya ihtarla bildirildiğini, sözleşmenin sona ermesine müteakip yeni bir sözleşme ilişkisi de kurulmaması nedeniyle davacının zarara uğradığına yönelik iddialarının yerinde olmadığını, sözleşmenin 5.9. maddesi uyarınca, davacının zarar talep etme hakkı bulunmadığı gibi sona eren sözleşmenin de tek satıcılık niteliğinde bir sözleşme olmadığından davacının portföy tazminatı talebinin de yasal bulunmadığını, sözleşmenin 3. maddesi uyarınca müvekkilinin ayrıca mal satış hakkını elinde tuttuğunu, müvekkilinin davacıya bir borcu bulunmadığı gibi cari hesap alacağı 165.373,00 TL'nin tahsili için ihtar keşide olunduğu halde davacının ödemede bulunmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş, ancak davanın miktarı itibari ile duruşmaya tabi olmadığından, duruşma talebinin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.10.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, tescil mümkün olmazsa alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.10.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 21.08.2006 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ödenen satış bedeli 45.000,00 TL’nin tahsili istemlerine ilişkindir. Davalı vaat borçlusu ..., sözleşmenin doğru olduğunu bildirmiş, davaya dahil edilen Şavşat Belediye Tüzel Kişiliği cevap vermemiştir. Mahkemece, mülkiyet aktarımı istemi reddolunmuş, belediye hakkındaki dava ise husumet yönünden reddedilmiş, ikinci kademedeki alacak istemi hüküm altına alınmıştır....
Sayılı dosyasında takip başlatıldığını, 15.10.2009 tarihinde asıl alacak miktarının ödendiğini, bankaya yatan paranın 1 ay hesapta tutulması uygulamasının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesinin haksız şart niteliğinde olduğu kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulüne, ... 4....