Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....

    -KARAR- Davacı vekili, müvekkili ile davalı ... arasında 02.....2011 tarihinde iki yıl süreli yetkilendirilmiş işletmeciler fatura tahsilat sistemi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme çerçevesinde şirket olarak adlandırılan müvekkilinin ... bölgesinde 35 adet bayilik oluşturmak suretiyle çalışmaya başladığını, davalı kurumun talimatlarına harfiyen uyulduğunu, ancak ....01.2013 tarihinde eksikliklerin giderilmesi aksi takdirde sözleşmenin feshedileceğine dair uyarı yazısı gönderildiğini, davalı ile sürtüşmeye girmemek için talep edilenlerin yapıldığını, buna rağmen davalı tarafından tahsilat ve su dolum sisteminin aynı gün kapatıldığını, ....01.2013 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini ileri sürerek, haksız feshin tespiti ve iptali, sözleşmenin aynen ifası, fazlası saklı olmak üzere 100.000,00 TL maddi zararın, 100.000,00 TL manevi zararın davalıdan tazmini ve işletmeciler ve müvekkili şirket açısından ileride telafisi imkansız zararlara sebebiyet verilmemesi için kartlı su dolumu...

      Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Sözleşmenin ifası ancak, elbirliği mülkiyetinin sona ermesi halinde istenebilir. Fakat, elbirliği ortaklarının birbirlerine yaptıkları satış geçerlidir. Zira, bu durumda her bir ortağın tasfiye payı kalmamakta, bu pay elbirliği mülkiyetinin diğer ortağının tasfiye payına ilave edilmiş olmaktadır. Somut olayda; davacı ile davalılar arasında soyisim benzerliği bulunmaktadır. ... kızı Nebihe Yavuzefe mirasçıları adına tapuya kayıtlı taşınmazda davacının elbirliği ortağı olup olmadığı mahkemece araştırılmamıştır....

        Somut olayda da taraflar arasında taksitle satım sözleşmesi düzenlenmiş, ancak sözleşmenin düzenlendiği anda teslim olgusu gerçekleşmemiştir. Davacı-alıcının malları almakta temerrüde düştüğü de söylenemez. Öyle olunca, yasanın aradığı sözleşmenin düzenlendiği anda teslim yada hizmetin ifası koşulu gerçekleşmediğinden taraflarca aktedilen sözleşme bu manada geçersizdir. Mahkemece, davanın tamamen kabulüne karar verilmesi gerekirken aksine düşünce ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davalının bütün temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 472.55 TL kalan harcın davalıdan alınmasına, 12.4.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Davalı, satış vaadi sözleşmesinin davacıya olan borçlarının teminatı için yapıldığını, borç tamamen ödediğinden sözleşmenin hüküm ifade etmediğini beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağının bulunması zorunludur. Elbirliği ortaklığında amaç, bir paydaşın tasarrufu ile diğer paydaşların zarar görmemesi; bir başka anlatımla diğer paydaşların dışarıya karşı koruması olup, satış vaadine konu payın alıcı ile satıcıları başından beri iştirakçi paydaş iseler, sözleşmenin ifası sonucunda da taşınmaza iştirakçiler dışında bir başka paydaş girmeyeceği için iştirakçi paydaşlar arasındaki satışlar ve satış vaadi sözleşmeleri, hükmünü ifa eder....

            Sözleşmenin konusu özel imalât kapıya ilişkin olduğundan uyuşmazlığın BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. İş bedeli bir miktar nakit ödeme olarak kararlaştırıldığından sözleşme tek yanlı irade beyanının karşı tarafa ulaşmasıyla feshedilebilir. Takipte, eserin kararlaştırılan tarihte teslimi yapılmadığından sözleşmenin feshiyle, peşin ödenen iş bedelinin istirdadıyla birlikte, sözleşmenin 5. maddesinde düzenlenen cezanın ödenmesi de istenmektedir. Sözleşmenin 5. maddesiyle düzenlenen, ihlâli halinde şirket ve kefillerin 20.000,00 TL cezai şart ödeyeceklerine ilişkin hüküm, BK’nın 158/I. maddesince seçimlik cezadır. Sözleşmeye aykırılık halinde, aksine hüküm olmadıkça, ya sözleşmenin aynen ifası ya da seçimlik cezanın ödenmesi istenebilir....

              Hukuk Dairesi'nin 12.10.2011 tarih 2010/4469 Esas 2011/5875 Karar sayılı ilamıyla, taraflar arasındaki 09.09.1996 tarihli kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi ve 17.12.2005 tarihli ek sözleşmenin adi yazılı şekilde yapıldığı, bu nedenle başlangıçtan itibaren geçersiz oldukları, yükleniciye pay devri yapılmadığı, 26.10.2008 tarihli bilirkişi raporuna göre inşaatın tamamlama oranının %43 olduğu, ifa önemli oranda tamamlanmadığından sözleşmenin geçerlik kazanmadığı, geçersiz sözleşmeye dayanılarak kira tazminatı istenemeyeceğinden davanın reddi gerektiği belirtilerek, bozulmuş, mahkemece, uyulan bozma ilamına göre, gecikme tazminatının ancak sözleşmenin ifasının talep edilebilir olduğu durumlarda istenebileceği, geçersiz olan sözleşmeye dayanılarak sözleşmenin ifası dolayısıyla gecikme tazminatı talep edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir....

                Gerçekten, B.K.nun 117 maddesi hükmüne göre “Borçluya isnat olunamayan haller münasebeti nedeniyle borcun ifası mümkün olmazsa borç sakıt olur” Yasanın bu hükmüne göre imkansızlıktan söz edebilmek için imkansızlığın sözleşmeden sonra meydana gelmesi gerekir. Şayet imkansızlık sözleşmenin yapıldığı sırada veya bundan önce mevcutsa sözleşmenin butlanına neden olur (BK.m.20). Doktrin ve Yargıtay uygulamasında imkansızlık ortaya çıkış nedenine göre bazı ayrımlara tabi tutulmaktadır. Eğer ifa imkansızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil aynı sözleşmeyi yapacak herkes için söz konusu ise buna “objektif imkansızlık”, yalnız sözleşmenin taraflarından birinin tutumundan doğmuşsa buna da “subjektif imkansızlık” denilmektedir. İmkansızlık sözleşmeden sonra ve taraflardan birinin kusurundan kaynaklanmışsa buna “kusurlu imkansızlık” ve fakat tarafların kusuru olmadan meydana gelmişse “kusursuz imkansızlık” denilmektedir....

                  Önceki şartlarla sözleşmenin ifası davalılar zararına sonuç doğurur. Bu nedenledir ki; davacı ve davalı arsa sahipleri arasında malik ... ile sözleşme imzalanmadığı için geçersiz olan sözleşme uyarınca cezai şart talebinde bulunmak mümkün olmadığından davanın reddi gerekir. Bu gerekçelerle sözleşmenin; hisselerin tamamının sonradan davalılarda birleşmesi nedeniyle geçerli hale geldiği, geçerli hale gelen sözleşmenin davalılar tarafından haksız olarak feshedildiği, bu nedenle davacının cezai şart talebinin haklı olduğu düşüncesi ile davanın kısmen kabulünü onayan çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. ... ......

                    Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacı arsa sahiplerince dava dilekçesinde asıl talep olarak sözleşmenin ifası kapsamında yapılan bloklardan sekiz adet bağımsız bölümün tapu kayıtlarının iptâl ve tescili mümkün olmaması halinde teminat talep edilmiş olup 6098 sayılı TBK'nın 125/II. maddesi gereğince borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararlarının giderilmesini istememiş olmasına, yüklenici kooperatifin temerrüdü ve sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından, ayrıca sözleşmenin feshine yönelik dava açmalarının mümkün bulunmamasına göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 2.037,00 TL duruşma...

                      UYAP Entegrasyonu