Davacı arsa sahibinin kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi konusunda bir beyanı ve davası bulunmamaktadır. Davacı arsa sahibi bu davada, sözleşmenin aynen ifası mümkün olmadığı takdirde tazminat isteminde bulunmakla kat karşılığı inşaat sözleşmesini feshetmediğini belirtmiştir. Taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi konusunda açılmış bir dava ve verilmiş bir karar bulunmadığına göre, bu sözleşmenin yürürlükte olduğu açıktır. Bu durumda mahkemece davacı istekleri yönünden işin esası incelenip gerekli kararın verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ve davanın esası ile ilgili olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir....
Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır" denilmek suretiyle; sigorta ettirenin, sözleşmenin kurulması sırasındaki doğru beyan yükümlülüğünün kapsamı düzenlenmiştir. Gerek TTK'nun 1435. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 6102 sayılı TTK'nun 1435. maddesi (eki 1290. maddesi) “Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür....
Böyle bir cezai şart hükmü, Borçlar Kanunun 325 inci maddesine göre talep konusu yapılabilecek olan sözleşmenin kalan süresine ait ücret isteğinden farklıdır. Bu durum, konuya dair yasal düzenlemenin tekrarı mahiyetinde de değildir. Gerçekten tarafların iradesi özel biçimde cezai şart düzenlemesi yönünde ortaya çıkmış olmakla, iradeye değer verilmeli ve cezai şart hükümlerine göre çözüme gidilmelidir. İşçinin bakiye süre ücreti ölçüt alınarak kararlaştırılmış olan cezai şarttan başka, sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin de Borçlar Kanununun 325 inci maddesine göre talep edilip edilemeyeceği sorununa değinmek gerekir ki, koşulların varlığı halinde sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin ayrıca talep edilebileceği kabul edilmelidir. Gerçekten, Borçlar Kanununun 158/II maddesine göre, borcun belli zaman ve yerde ifa edilmemesi hali için cezai şart kararlaştırılmışsa, alacaklı hem ifa hem de cezai şartı talep edebilecektir....
Şti.ne satıldığını, yapılan satışların sözleşmenin ifa imkanını ortadan kaldırmak amacıyla yapıldığını ileri sürerek sözleşmenin ayakta tutulması suretiyle ifası ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi şerhinin tapuya tescilini ve dava konusu bononun iptali ile borçlu olmadığının tesbitini yahut sözleşmenin keyfi olarak davalı taraf kusuru ile feshi kabul edilirse şimdilik 250.000 TL. tazminatın reeskont faizi ile davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, müvekkillleri ... ve ... Ltd. Şti. aleyhine husumet yöneltilemeyeceğini, senedin bono vasfı taşımadığını, sözleşme konusu taşınmazın arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığını, inşaat yapılmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece davalılar ... ve ... Ltd. Şti. yönünden husumet sebebiyle diğer davalı ... açısından esastan davanın reddine dair verilen karar, davacılar vekilinin temyizi üzerine 15....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin ifası ve maddi tazminat davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 05.10.2006 gün ve 2006/7776-10511 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı-karşı davacı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yerel Mahkeme kararı, Dairemizce yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle bozulmuş olup, karar düzeltme istemi HUMK.nun 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenlerle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir....
Ne var ki taraflar arasındaki sözleşmenin 31.5. maddesinde sözleşmenin ifası için zorunluluk arzeden imalâtın bedel talep edilmeksizin yapılacağı kararlaştırılmıştır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde mahal listesi dışında fazla imalât tutarı saptanmış, ancak bu imalâtın bir kısmının sözleşmenin az yukarıda değinilen 31.5. maddesine göre yapıldığı belirtilmiştir. Bilirkişi raporunda fazla imalâtın ne kadarının 31.5 maddesi kapsamında olduğu açıklanmadığından hükme dayanak alınması doğru olmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken iş bilirkişilerden ek rapor alınarak dava konusu fazla imalâtın sözleşmenin 31.5. maddesi kapsamında kalan kısmının açıklattırılması, bunun dışında imalât var ise yapıldığı yıldaki piyasa fiyatlarına göre bedelinin hesaplattırılarak hüküm altına alınmasından ibarettir. Hukuki değerlendirmede bilirkişi raporuyla bağlı kalınarak ve eksik incelemeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması gerekmiştir....
Davalı sözleşmeyi ... taraflı fesih hakkı olduğunu, davacının maddi ve manevi tazminat isteyemeyeceği gibi talebin fahiş olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, bozmaya uyularak 1.405 YTL.nin dava tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Taraflar arasındaki Bağ-Kur sigortalılarına ilaç satışına dair yapılan sözleşmenin 1.1.1999 tarihinden 31.12.1999 tarihine kadar geçerli olduğu ve davalı tarafça sözleşmenin VII.(b) maddesi gereğince, “fiyat küpürlerinde tahrifat yapılması” gerekçesi ile sözleşmenin feshedilmesi üzerine, davacı tarafından açılan feshin iptali davasının sözleşmenin VII....
Davalı, sözleşmenin karşılıklı feshedilmediğini, davacının geri kalan borcunu ödediği takdirde taşınmazı devretmeye hazır olduğunu belirtip davanın reddini savunmuş; karşı davasında ise taşınmaza 160.000,00 TL bedelle alıcı çıkmasına rağmen sözleşmeye bağlı kaldığını ve 20.000,00 TL zarara uğradığını, ayrıca taşınmazın teslimi sonucu kendisinin kirada kaldığını, sözleşmeye rağmen ödemelerin yapılmaması nedeniyle manevi yönden yıprandığını ileri sürerek 20.000,00 TL yoksun kalınan kar, 15.000,00 TL manevi tazminat ve 4.800,00 TL ecrimisil isteğinde bulunmuştur. Birleşen Davada ise; davalının sözleşmeden vazgeçerek açtığı alacak davası nedeniyle kayden maliki olduğu 14 nolu bağımsız bölümü davalının haksız olarak kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.04.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tazminat davasının kabulüne, tapu iptali ve tescil davasının ise tefrikle yeni esasa kaydına dair verilen 27.09.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise sözleşmenin ademi ifası sebebiyle tazminat taleplerine ilişkindir. Davalı yüklenici, davacının kararlaştırılan satım bedelini eksik ödediğini, dava konusu bağımsız bölümün bu nedenle üçüncü bir kişiye tapuda satıldığını, davanın reddini savunmuştur....
Ancak; 1-Hırsızlık suçundan etkin pişmanlığın soruşturma aşamasında gerçekleşmiş olması karşısında; 5237 sayılı TCK'nın 168/1.maddesi ile uygulama yapılırken, anılan maddenin 2.fıkrasındaki indirim oranının üst sınırı olan 1/2 oranından daha fazla indirim yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde 1/2 oranında indirim yapılarak fazla cezaya hükmedilmesi, 2-Sahte tanzim edilen sözleşmenin aslının dosyada bulunmadığı, iğfal kabiliyeti bulunup bulunmadığı konusunda mahkeme tarafından değerlendirme yapılmadığı anlaşılmakla, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması amacına yönelik olarak, sözleşmenin aslının duruşmaya getirtilerek özeliklerinin duruşma zaptına yazılması ve sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde eksik araştırma ile hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 08/03/2017 gününde...