Somut olayda; Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.02.2011 başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesine ilişkin uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinde kira parası aylık 3000,00-TL olarak belirlemiş, sözleşmenin 4. maddesinde artış hükmünün ‘’her yıl dönem başı %10 oranında artırım ve 3 yılın sonunda ise sözleşmenin devam edip etmeyeceği, artış miktarları ve kira süresi hakkında yeniden görüşülüp belirleneceği’’ kararlaştırılmıştır. Kira bedelinin indirilmesi talep edilen dönemde yukarda anlatıldığı gibi ekonomik koşullarda olağanüstü değişmeler olmaması, işlem temelinin çökmesi ile ilgili bir delil sunulmaması, yine kiralananın bulunduğu semte özgü ekonomik koşullarda olağandışı bir değişiklik yaşanmaması karşısında uyarlama koşullarının gerçekleşmediği anlaşıldığından bu nedenle kira bedelinden indirim istenemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kira bedelinden indirim yapılması doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
"İçtihat Metni"Mahkemesi:Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesi kapsamında diş protez iş ve imalâtının ayıplı ifası nedeniyle ödenen bedelin iadesi, uğranılan maddi ve manevi zararların giderimi istemine ilişkindir. Mahkemece ıslahla arttırılan miktar da dikkate alınarak maddi tazminat isteminin kabulüne, ödenen iş bedelinin iadesine ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı yüklenici şirket tasfiye memuru ... ve davalı şirket ortağı ... tarafından temyiz edilmiştir.Karar başlığında ... davalı şirketin tasfiye memuru olarak gösterilmiş ise de, gönderilen ticaret sicil kaydına göre davalı şirketin tasfiye memuru ......
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; sözleşmenin 4. maddesi gereğince, sözleşmenin 1 yıl süreyle geçerli olduğu, sözleşmenin bitiminden 1 ay önce taraflardan birinin sözleşmenin yenilenmeyeceğini karşı tarafa bildirmemesi halinde aynı koşullarda sözleşmenin uzamış sayılacağı, aynı maddenin 2. ve 3. paragraflarında davacının sözleşmeyi süresinden evvel feshetme hakkının olmadığının, davalının dilediği zaman ihbarda bulunmaksızın tek taraflı olarak sözleşmeyi feshedebileceğinin, davacının bankadan tazminat, bedel vb. talep edemeyeceğinin düzenlendiği, sözleşmenin davacı aleyhine hükümler içermesine rağmen bu durumu kabul eden tacir davacının sözleşme serbestisi ilkesi ile sözleşme hükmü nazara alındığında tazminat, bedel vb herhangi bir talepte bulunamayacağı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
Bozmaya uyan mahkemece %75 hakkaniyet indirimi ve mahsup sonrası tespit edilen toplam 1.228,72TL cezai şart kabul edilmiş ise de yüzde 75 oranındaki indirim hakkın özünü etkileyecek oranda fahiş olmuştur. Davalı işçinin, davacı işverene ait okulda 01.09.2013- 07.02.2014 tarihleri arasında çalıştığı, aldığı ücret miktarı ve çalıştığı süre ve işin niteliği nazara alınarak, daha uygun bir indirim yapılması gerekmektedir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ten, 1.793,44 TL'nın da diğer davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş; hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, mahkemece uyulmasına karar verilen Dairemizin 03.11.2014 tarihli ve E:2014/14119, K:2014/14940 sayılı bozma ilamında; davalı askerin askerlik görevini (hak ve yükümlülüğünü) yerine getirdiği sırada askeri araçta şoför olarak görevlendirildiği ve araç onun tarafından kullanılırken trafik kazası gerçekleştiğini, her ne kadar askerlik yükümlülüğü karşılıksız bir borç ise de; olayda bu görevin ifası sırasında bir kasıt bulunmaksızın kusurlu davranış sonucunda bir zararın ortaya çıktığını, davalının diğer kamu görevlileri gibi yaptığı hizmetin karşılığında bir ücret de almadığı, tazminat kapsamı belirlenirken davalının içinde bulunduğu bu durumun göz önünde tutulması, hakkaniyet gereği belirtilen hal ve mevkii gözetilip onun icabı olarak tazminattan uygun bir indirim yapılması gerektiği belirtilmiş; mahkemece davalı...
Ancak, kaldırma talebi, azaltma talebini de içermekte olup, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Tarafların boşanmasına ilişkin dosya incelenerek bu davadan sonra davalının gelirinin ne kadar arttığı araştırılmalı, dava dilekçesindeki istem gözetilerek çoğun içinde az da istenilmiştir kuralı gereğince yoksulluk nafakası miktarından indirim yapılması gerekip gerekmediği değerlendirilmelidir. Mahkemece yukarıda açıklanan yönler gözetilmeden eksik inceleme ve değerlendirmeyle davanın yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi bozma nedenidir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22/11/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda BK.nun 43. maddesi (6098 sayılı TBK’nin 51. md.) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmakta, ancak yakın akrabaların taşınmasının ahlaki bir ödevin ifası kapsamında olduğu kabul edilmektedir....
Yerel mahkeme davayı kısmen kabul etmiş, yapılan temyiz üzerine karar, Dairemizce oyçokluğu ile ve cezai şart alacağından yapılan indirimin yetersiz olması gerekçesi ile bozulmuştur. Kanaatimce, yerel mahkeme kararı düzenlenen cezai şartın geçersiz olması noktasından bozulmalı idi. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 7. maddesinde "Taraflar bu anlaşmaya uymadığı takdirde, 7,000 TL tazminat öder" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenleme de, tarafların hangi eylemlerinin tazminat gerektireceği somut olarak belirtilmemiştir. Haklı veya geçerli nedenin varlığı halinde, bunun cezai şarta etkisi ifade edilmemiştir. Genel ve soyut bir düzenleme yapılmıştır. Taraf iradelerini ağır baskı altına alan ve hukuki olarak değer verilemeyecek düzeyde soyut ve genel olan bu cezai şarta değer verilemeyeceği, yerel mahkeme kararın bu gerekçe ile bozulması gerektiği kanısında olduğumdan, sayın çoğunluğun farklı görüşüne katılmıyorum. ....
MUHALEFET ŞERHİ Sanık hakkında mağdurda orta ikinci derecede kırık oluşturacak şekilde meydana getirdiği yaralamadan dolayı TCK'nin 87/3. maddesi uyarınca 1/6 oranında veya ¼ oranında artırım (mahkemece TCK'nin 86/1. maddesi uyarınca belirlenen bir yıl ceza 1/6 oranında artırıldığında 1 yıl 2 ay hapis, ¼ oranında arttırıldığında 1 yıl 3 ay hapis) yerine 1/3 oranında artırması hatalı ise de ilk haksız hareketin kimden geldiği belli olmadığı gerekçesi ile cezadan TCK'nin 29. maddesi gereğince ¼ oranında indirim yapılması gerekirken (10 ay 15 gün hapis veya 11 ay 7 gün hapis) ½ oranında indirim yapılması dolayısıyla sanığın TCK'nin 62. maddesi uyarınca cezasından 1/6 oranında indirim sonucunda 8 ay 22 gün hapis veya 9 ay 10 gün cezası yerine 6 ay 20 gün hapis cezası alması sebebiyle sanık sonuç olarak alması gereken cezadan daha az ceza aldığı ve karşı temyizi olmadığı göz önünde bulundurularak "Geciken adalet adalet değildir." ilkesi de gözetilerek yargılamanın daha fazla uzamaması için...