Davacı sözleşmenin ifa imkansızlığı sebebiyle iptalini ve menfi zararını talep etmiştir. Bu zarar borçlar kanunu gereğince sözleşmeyi fesheden tarafa tanınmış bir haktır. Davacının kendi kusuru olmaksızın sözleşmenin ifa imkansızlığına sebep olan davalıların bu sözleşmenin gereği gibi ifa edilseydi daire satışlarından kazanacağı bedeli menfi zarardır. Davacı süresinde alamadığı daireler nedeniyle ilerde alabileceği gelirinden mahrum kalmıştır. Menfi zararın kapsamı sözleşmede yazılı davacının uhdesine düşen dairelerin toplam bedelinin dava tarihi itibariyle satışından elde edilecek gelirini kapsamaktadır.. Bu miktar raporda 589120,26 TL olarak hesaplanmıştır....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin alacağının sözleşmeden kaynaklandığını, yetkili mahkemenin sözleşmenin ifa yeri mahkemesi olduğunu, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü tamamen yerine getirdiğini, ancak davalının borcunu ödemediğini, davalının hakkında başlatılan takibe itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, borçlunun itirazının iptalini, % 40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, geçerli bir icra takibi bulunmadığını, davanın yetkisiz bir mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin Söğüt Mahkemeleri olduğunu, temel borç ilişkisine itiraz edildiğinden sözleşmenin ifa yerinin dikkate alınamayacağını, müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığını, davacının hiçbir edimi yerine getirmediğini, taraflar arasında geçerli bir sözleşme bulunmadığını savunarak, davanın reddini, % 40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir....
Bu sebeple satış sözleşmesinin zapta karşı -----, ticari işletmenin devrinde de tatbik edilebilir. ----- için, geçerli bir devir sözleşmesinin olması, sözleşmenin kurulduğu anda------- dayanarak ------- bulunması,---------- böyle bir--- devredeni durumdan haberdar ederek bildirim yükümlülüğünü yerine getirilmesi gerekir Dava yoluyla ileri sürüldüğü kabul edilen zapt girişimi bakımından, bu şart yerine getirilmese de, mülkiyeti devir borcunun tam olarak ifa edilmemesi hallerinde, borcun gereği gibi ifa edilmeme durumunun da ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Bu sebepe------------- birlikte---- hakkına dayanarak,-------kullanılmasına engel olmasıyla da, davalının----- etmediği anlaşılmaktadır. Gereği gibi ifa ---- nazara alınarak, devralananın müspet zararlarını talep etmesi mümkündür. Davacı da müspet zararlarından olan yoksun kalınan karını talep etmiştir. Yoksun ---- ------- olduğu tespit edilmiştir....
Mahkemece, taraf teşkilindeki eksiklik giderildikten sonra davacının mülkiyet aktarımına ilişkin talebinin bu doğrultuda değerlendirilmesi gerekecektir.Ancak; Davacı, ikinci kademede borcun ifa edilmemesinden dolayı tazminat isteminde de bulunmuştur. İfa, borcu sona erdiren nedenlerdendir. ”İfa”, borç ilişkisinde borçlunun yüklendiği “edim”i, kaynağındaki ve kanundaki esaslara uygun surette yerine getirmesidir. İfanın konusu borç ilişkisinin konusundan, yani edimden başka bir şey değildir. Kural olarak, alacaklı kendisine verilmesi (veya yapılması) gereken şeyden başka bir şey isteyemez, verilmek istenen başka şeyi de kabule zorlanamaz. Borcun ifa imkanı olduğu sürece borçlu borcunu yerine getirmekten kaçınıyorsa alacaklı onu ifaya zorlayabilir. Borcun ifa edilmemesi ise, borçlunun sözleşmenin kendisine yüklediği ifa yüküne karşı bir davranış içinde olmasını ifade eder....
Borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi Normal ilişkiler uyarınca kurulu olan borç ilişkisinin sonraki safhalarında, borç, normal bir gelişme izlemek yerine, tarafların ve çevrenin tesiri ile sapmalar yapabilmektedir. Borçlar, ifa edilmek amacı ile kurulduğuna göre, bunların ifa edilmemesi, normal ilişkilerin bozulmasına, gelişmelerin kötüye gitmesine neden olur. Borç ilişkisi ile başlayan beklentilerin gerçekleşmemesi ve borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar, borçlunun kusursuz olduğunu ispatlayamadığı hâllerde, tazmin edilmektedir (TBK m. 112). Karşılıklı taahhütleri havi sözleşmelerde, TBK m.123-125 hükümleri çerçevesinde, borcunu ifa etmeyen borçluya karşı, borcunu ifa etmesi için, üçlü seçim hakkı kullanılmaktadır. Buna göre, karşılıklı taahhütleri havi sözleşmelerde borçlunun temerrüdünün sonuçları uygulanacaktır....
Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, s. 427). Burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme feshedilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Başka bir anlatımla, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 12. Baskı, ... 2010, s. 482)....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 22/01/2020 NUMARASI : 2018/577 ESAS, 2020/31 KARAR DAVA KONUSU : Alacak (Distribütörlük Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : Mersin 2....
Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.). Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir." (Örnek: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 05.07.2006 tarihli, 2006/13- 499 Esas, 2006/507 Karar sayılı ilâmı)....
davanın kısmen kabulüne, 3.760.000,00 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davacının sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan zarar talebinin reddine dair davalı tarafın kazanılmış hakları da dikkate alınarak aşağıda yazılı kararın verilmesi gerekmiştir....
rağmen projenin halen inşaat aşamasında olduğunu, öngörülen sürenin kabul edilemez olduğunu belirterek, sözleşmeden vazgeçerek borcun ifa edilmemesinden kaynaklanan zararın tazminini talep ve dava etmiştir....