Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Her ne kadar davacı vekili mahkememizin 01.04.2021 tarihli celsesinde, davaya konu tüm alacak kalemlerinin 28.02.2018 tarihinde ödendiğini beyan etmiş ise de, davalı vekilinin davaya konu alacak kalemlerine ilişkin ödeme iddiasını reddederek davanın reddini istediği, davalı kurumdan gelen 24.05.2021 tarihli müzekkere cevabından davacı vekilinin ıslahı sonrası alacak kalemlerinde yer almayan hakediş bedeli, sözleşmenin feshinden doğan %5 tutar, asgari ücret farkı ile davacının SGK ve vergi borçlarının ödendiği, ödenen SGK ve vergi borçlarının davacının alacak kalemine konu SGK ve KDV alacağı değil davacının kuruma olan borçlarına istinaden ilgili kurumlara ödendiği, bu suretle davaya konu anılı alacakların ödenmediği ve davanın konusuz kalmadığı, sözleşmenin feshinden doğan %5 tutarın 06.11.2017 tarihli açıklama/ıslah dilekçesi ile dava konusu olmaktan çıkarıldığı mahkememizce kabul edilmiştir....

    Tüm alacak kalemleri sözleşme hükümleri çerçevesinde miktarları belirlenebilecek niteliktedir. 6100 sayılı HMK'nun 107. maddesinde, "Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklının hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Buna göre, miktarı belli olan ya da belirlenebilmesi için gereken verilerin mevcut olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılamaz . Somut olayda yargılama aşamasında sadece sözleşmenin 21. maddesine dayalı cezai şart alacağı yönünden eksik peşin harç tamamlanmış, diğer talepler yönünden peşin harç yatırılmamıştır. 492 sayılı Harçlar Kanununun 28/a maddesi uyarınca karar ve ilam harcının 1/4'ü peşin alınır. Aynı Kanunun 32. maddesine göre harç alınmadıkça veya eksik harç tamamlanmadıkça yargılamaya devam edilemez....

      Maddesinde “işletmecinin satın alacağı ürünler için kararlaştırılan iskonto oranları sözleşmenin süresinden önce feshi halinde malzeme ve ürünler için uygulanmış olan iskontoların kıstalyavm usulü belirlenecek olan kısmını KDV'si ile birlikte davacıya iade edileceğini, davaya konu olan Sözleşmenin 8.maddesine göre de; “işletmeci, bu Sözleşme ve oluşmuşsa eklerinde yer alan yükümlülüklerinden herhangi birine uymaması halinde, şirket'in önceden kendisine uyarıda bulunması,önel tanıması, hüküm alması veya başkaca bir merasim uygulaması asla gerekmeksizin,hem işbu Sözleşmeyi tek yanlı olarak feshetmekte serbest ve yetkili olacağını ve hem de 20.000,00 - TL tutarını cezai şart olarak şirket'e derhal ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt...” ettiğini, sözleşmenin “Özel Hükümler” bölümünün 1.maddesine göre de; “şirket, işletmeci'nin Satış Noktası'nda şirket ürünlerinin etkin bir şekilde satışını sağlamak amacıyla yapacağı her türlü pazarlama faaliyetlerine katkıda bulunmak için ve bir defaya mahsus...

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, satılan sütün bedellerinin gecikmeli şekilde ödendiği iddiasına dayalı sözleşmeden kaynaklanan gecikme cezasının tahsili istemine ilişkindir. Davalı vekili, sözleşmenin müvekkili şirketi temsile yetkili kişi tarafından imzalanmadığını, sözleşmede öngörülen gecikme cezasının fahiş olduğunu, sözleşmenin sadece inek sütüne ilişkin olmasına rağmen keçi ve koyun sütüne ilişkin ödemelerin gecikme cezasının da talep edildiğini, sözleşmenin 01.01.2008 ile 31.03.2008 tarihleri arasındaki dönem için geçerli olmasına rağmen Nisan ayına ilişkin olarak da talepte bulunulmasının haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

          Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebi içeren ticari davalarda arabuluculuk başvurusunun dava şartı olduğu ve başvuru sonucunda düzenlenen son tutanağın dava dilekçesine eklenmenin zorunlu olduğu, dosya arasına alınan arabuluculuk formunda tarafların, davacı taraf olarak ... Medikal Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi , davalı tarafın ise ... Medikal Tıbbi Cihazlar... Ltd. Şti olduğu, sunulan sözleşme suretinde taraflar arasında imzalanan bir sözleşmenin bulunmadığı, davacının sözleşmenin tarafı olmadığı, sözleşmenin tarafının davacının taraf değişikliği talebini içeren 01/02/2022 tarihli dilekçesinden de anlaşılacağı üzere, ... İlaç ve Tıbbi Cihaz...Ltd. Şti' olduğu bu durumda davaya konu sözleşme tarafı olan ... İlaç ve Tıbbi Cihaz...Ltd....

            , bunun üzerine 44.328,86 TL asıl alacak ve 6.227,91 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 50.556,77 TL'nin tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

              Mahkemece davacı tarafından yapılan alacak ihtarının davalı kulübe 30.11.2012 tarihinde tebliğ edildiği, fesih ihtarnamesinin ise ... 28. maddesine göre 30 günlük sürenin dolmasından önce 30.12.2012 tarihinde yapılmakla, süresinde fesih yapılmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı ... ile yapılan profesyonel futbolcu sözleşmesine konu alacaklarının ödenmemesi üzerine davalıya gönderilen alacak ihtarnamesinde tanınan sürede ödeme yapılmaması nedeniyle sözleşmenin haklı feshedildiğini ileri sürerek alacak isteminde bulunmuştur. ... ve Transferleri Talimatının(...) 28. maddesinin 1. fıkrasında ”Kulüp futbolcunun ücretlerini ödemekte temerrüde düştüğü takdirde, futbolcu sözleşmesini feshetmek arzusunda ise, kulübüne ve bilgi için ...’ye noterden keşide edeceği bir ihtarname ile ücretinin 30 gün içerisinde ödenmesini bildirmek zorundadır....

                Mahkemece, davacının kira ilişkisini ve kira alacağını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davada dayanılan 01.12.2009 tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesinin ön yüzüne kiracı olarak davalı şirketin adının yazıldığı, imza kısmına ise davalı şirketin anteti basılarak üzerinin imzalandığı anlaşılmaktadır. Davalı kiracı, sözleşmenin yetkili temsilci tarafından imzalanmadığını iddia etmiş olsa da bahsi geçen sözleşmenin geçersiz olduğundan bahisle sözleşmenin iptaline ilişkin herhangi bir dava açmamıştır. Davacı kiraya verenin, davalı kiracısı ile düzenlediği kira sözleşmesi usulüne uygun olarak feshedilmediğinden veya geçersiz olduğu mahkeme kararı ile belirlenmediğinden sözleşme tüm hükümleri ile geçerli olup tarafları bağlar. Kiraya veren tarafından açılan alacak davasının dava tarihinde, sözleşmenin geçersiz olduğundan bahsedilmesi mümkün değildir....

                  "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki alacak, olmadığı takdirde tapu iptali ve tescil davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın alacak istemi yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosya üzerinde yapılan ön incelemede; taraflarca sözleşmenin imzalandığı tarihte, dava konusu dairenin mülkiyet durumunu gösterir tapu kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu itibarla; davaya konu dairenin, sözleşmenin imzalandığı 21.10.2008 tarihindeki mülkiyet durumunu gösterir tapu kaydının ilgili bedilerek dosya içerisine konulması ve ondan sonra gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 24.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Uyuşmazlık, simsarlık sözleşmesi nedeniyle tapulu taşınmaz satışına aracılık edilmesi sebebiyle alacak talebine ilişkin olup, Mahkemece “ tapulu taşınmaz devrine ilişkin sözleşmenin resmi şekilde yapılması geçerlilik şartı olup şekil şartına uyulmaması nedeniyle taşınmaz satışı yönünden sözleşmenin geçerli olmadığı, aynı sözleşmenin simsarlığa ilişkin hükümler de içermesi nedeniyle simsarlık yönünden sözleşmenin geçerli olduğu söylenebilir ise de, tapulu taşınmazın adi yazılı olarak satışı hukuken mümkün olmayıp buna ilişkin sözleşmenin kurulmuş olmasından da bahsedilemeyeceği, simsarlık sözleşmesini düzenleyen Borçlar Kanunu 520. maddesinin ise sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazanıldığını belirttiği, geçersiz sözleşme ilişkisi kurulmasının sözleşmenin kurulması olarak kabul edilemeyeceği, simsarlık sözleşmesi geçerli olarak kabul edilse bile dayanak aracılık edilmesi üstlenilen sözleşmenin (tapulu taşınmaz satışı) geçersizliği nedeniyle ücret koşulu gerçekleşmediğinden simsarlık...

                      UYAP Entegrasyonu