WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davalı bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğine ve mahkemece de,davanın reddine karar verildiğine göre ,reddedilen tutar üzerinden ,davalı lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, 4820 TL nisbi vekalet ücretinin takdiri gerekir.Davalı lehine vekalet ücretinin eksik takdir edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir .Ne var ki yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK. 438/7 maddesi hükmü 2010/15340 2011/4851 uyarınca mahkeme kararının aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir....

    Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının sözleşmenin feshinden önceki döneme ilişkin alacak talebi hakkında açmış olduğu alacak davasına yönelik verilen kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğundan, bu hüküm yönünden yapılan istinaf sebebi yerinde görülmediği, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin, 01.06.2003 tarihinde davalı tarafından haksız şekilde feshedildiği, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle fesihten sonraki döneme ilişkin uğranılan zararların tazminine ilişkin tazminat talebi bakımından sözleşmenin feshi tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Kanun'un 125 inci maddesi uyarınca ve 6098 sayılı Kanun'un 146 ncı maddesi uyarınca genel zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, sürenin sözleşmenin fesih tarihi olan 01.06.2003 tarihinde başladığı, zamanaşımına konu alacak talebi sözleşmenin feshinden sonraki döneme ilişkin olduğundan dava açmadan önce sözleşmenin feshi ile öğrendiği gözetildiğinde dava tarihi...

      Davacı dava dilekçesinde, kiralanan taşınmazın 1.1.2004 başlangıç tarihli sözleşme ile kiraya verildiğini, aylık 150 USD olarak halen ödenen kiranın emsalleri karşısında çok düşük kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Taraflar arasında yazılı bir kira sözleşmesi dosyada bulunmamakla beraber ,kira sözleşmesinin varlığı davalı tarafından da kabul edilmektedir.Davacı ve davalının beyanları birlikte değerlendirildiğinde açılan dava bir tespit davası olmayıp; niteliği itibarıyle kira bedelinin günün ekonomik koşullarına uyarlandırılması davasıdır. Dava değerine göre de Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekir. Uyarlama koşullarının bulunup bulunmadığı da yapılacak 2008/14550-2009/3938 yargılama sonunda belirlenecektir. Bu nedenle mahkemece işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, görev yönünden dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

        Bu nedenle dairemizce inceleme, istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ve mahkemece resen gözetilmesi gereken kamu düzenine aykırılık oluşturan sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, kira bedelinin uyarlanması talebine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 138. maddesinde “Aşırı İfa Güçlüğü” madde başlığı altında “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir....

        Bu boşluk, sözleşmenin anlamına ve taraf iradelerine önem verilerek yorum yolu ile ve dürüstlük kuralına uygun olarak doldurulur (M.K. 1.mad). Bu yönteme, sözleşmenin yorum yoluyla düzeltilmesi veya değişen hal ve şartlara uyarlanması denir. Uyarlama, daha çok ve önemli ölçüde uzun ve sürekli borç ilişkilerinde söz konusu olur. Her talep vukuunda sözleşmeyi değişen hal ve şartlara uydurmak mümkün değildir. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan “irade özgürlüğü” “sözleşme serbestliği“ ve “sözleşmeye bağlılık” ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye müdahale müessesesi, istisnai, tali (ikinci derecede) yardımcı niteliktedir. Uyarlamanın anlatılan hukuki tanımından sonra şimdi, sözleşmeye müdahale için gerekil olan esaslara değinelim: Sözleşme kurulduktan sonra, ifası sırasında ortaya çıkan olaylar, olağanüstü ve objektif nitelikte olmalıdır. Örneğin para değerinin aşırı derecede düşmesi (enflasyon) gibi....

          Şubesi arasında, ... inşaat taahhüt ticaret ve sanayi limited şirketi Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi imzalanmış ve bu sözleşme kapsamında ... numaralı taksitli ticari kredi ( kgf destekli ) kullandırıldığını, Ayrıca ...'ın da müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak sözleşmeleri imzaladığını, Davalılar/Borçlular hakkında Antalya ... Müdürlüğü’nün ......

            Bu boşluk sözleşmenin anlamına ve taraf iradelerine önem verilerek yorum yolu ile ve dürüstlük kuralına uygun olarak doldurulur (MK. md. 1). Bu yönteme sözleşmenin yorum yoluyla düzeltilmesi veya değişen hal ve şartlara uyarlanması denilir. Uyarlama daha çok ve önemli ölçüde 2010/6881-16390 Uzun ve sürekli borç ilişkilerinde söz konusu olur. Her talep vukuunda sözleşmeyi değişen hal ve şartlara uydurmak mümkün değildir. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan "irade özgürlüğü" "sözleşme serbestisi" ve "sözleşmeye bağlılık" ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai, tali (ikinci derecede) yardımcı niteliktedir. Uyarlamanın anlatılan hukuki tanımından sonra şimdi, sözleşmeye müdahale için gerekli olan esaslara değinelim; Sözleşme kurulduktan sonra ifası sırasında ortaya çıkan olaylar olağanüstü ve objektif nitelikte olmalıdır. Az yukarıdaki örneklenen olayda olduğu gibi....

              den 26.670,00TL alacaklı olduğu, Bu bağlamda davacı ve davalı arasında imzalanan sözleşmenin "FESİH" başlıklı 8. maddesinde, Tarafların sözleşme hükümlerine aykırı davranması halinde, tarafların sözleşmeyi fesih etme yetkisine sahip olduğu belirtildiğinden ve sözleşme hükümlerine tam olarak uyulmaması nedeniyle söz konusu sözleşmenin feshedilebileceğinin düşünüldüğü, rapor edilmiştir....

                Maddesinde sözleşmenin her hangi bir şekilde sona ermesi halinde müşterinin derhal ilgili ticaret sicil müdürlüğü, vergi dairesi ve diğer yasal makamlara bildireceği ve buralarda kayıtlı yasal adresini değiştireceğini kabul ve taahhüt ettiği sözleşmenin sona ermesi içinde 5 iş günü içinde ilgili makamlara bildirilmediği taktirde smart ofisin sözleşmede belirtilen hizmet bedelinin değişikliğin yapıldığı tarihe kadar talep etme hakkına sahip olduğu bu maddenin sözleşmenin sona ermesinden sonra da yürürlükte kalacağı 17. Maddesinde sözleşmenin süresinin sona ermesinden iki ay önce taraflarca yazılı bildirimde bulunmak kaydı ile sözleşmenin sonlandırılabileceği, aksi belirtilmedikçe sözleşmenin ücretleri dışında aynı yüküm ve koşullarla 1 yıl süre ile uzayacağının kararlaştırıldığı, görülmüştür....

                  Davalılar da cevaplarında bu sözleşme ile alacak davası açtıklarını ve derdest olduğunu bildirmişlerdir. Bu durumda taraflar arasında aynı sözleşme nedeniyle açılmış bir alacak davası var iken davacıların ayrıca dava açarak sözleşmenin iptalini istemekte hukuki yararı yoktur. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne dair hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalılar yararına BOZULMASINA, 550,00 YTL duruşma avukatlık parasının davacılardan alınarak davalılara ödenmesine, peşin alınan 1.695,80 YTL temyiz harcının istek halinde iadesine, 2.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu